Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz; ya da nasıl görmeye koşullanmışsak öyle. Gördüklerimizi tarif etmek üzere ağzımızı açtığımız anda, aslında kendimizi, algılarımızı ve paradigmalarımızı tanımlarız.
Pazar günleri, hayatın intikam günleri.
Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.