Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Büyüyün ve çoğalın dedik, makineler de büyüyüp çoğaldılar. Bizim için çalışacaklarına söz vermiştiler. Şimdi biz onlar için çalışıyoruz. Gıda miktarını arttırsınlar diye icat ettiğimiz makineler açlığı çoğaltıyorlar. Kendimizi savunmak için icat ettiğimiz makineler bizi öldürüyorlar. Hareket etmek için icat ettiğimiz otomobiller bizi hareketsiz hale getiriyorlar. Buluşmak için icat ettiğimiz şehirler bizi yalnızlaştırıyorlar. İletişim kurmak için icat ettiğimiz büyük iletişim araçları, ne bizi dinliyorlar ne de bizi görüyorlar. Biz makinelerimizin makineleriyiz. Onlar masum olduklarını iddia ediyorlar. Ve bunda haklılar."
272 syf.
·
Puan vermedi
İnsan yaşamının ve sevgisinin çeşitliliği tarihin yanı sıra siyasal yorumun da sık sık yapıldığı zaman zaman şaşıracağınız ama sayfalarında sıcaklık bulacağınız bir roman...
Kucaklaşmanın Kitabı
Kucaklaşmanın KitabıEduardo Galeano · Can Yayınları · 1994608 okunma
Reklam
Dünyada açlar ile obezlerin sayısı eşit. Açlar çöplüklerden topladıkları, obezler ise Burger King'dan, McDonalds'tan aldıkları çöplerle besleniyorlar..."
"Düşünürseniz, acı çekersiniz, Şüphe ederseniz, delirirsiniz, Hissederseniz, yalnız kalırsınız…"
Kolombiya'nın Choco bölgesindeki yaşlı bilgelere göre, Adem ve Havva siyahtı. Kabil kardeşi Habil'i bir sopa darbesiyle öldürünce Tanrı'nın öfkesi gümbürledi. Tanrı'nın öfkesi karşısında katil korkudan ve suçu yüzünden soldu, o kadar soldu ki ömrünün sonuna kadar beyaz kaldı. Biz beyazlar, hepimiz Kabil'in çocuklarıyız.
Görevliler, görevini yapmaz. Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır ama seçemezler. Bilgilendirme medyası bilgilendirmez. Okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır. Ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. Polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz. Kârlar özelleştirilirken iflaslar kamulaştırılır. Para, insandan özgürdür. İnsanlar nesnelerin hizmetindedir. Eduardo Galeano
Reklam
Ama babacığım, dermiş Josep ağlayarak, "Tanrı yoksa dünyayı kim yarattı?" Babası bir sır verecekmiş gibi başını eğerek, Dangalak, dermiş ona, "biz yarattık dünyayı, biz, tuğla işçileri." Dünyanın başlangıcı.
Yürekten geliyorsa, konuşmak gereksinmesinden kaynaklanıyorsa, insan sesini kimse susturamaz. Ağız bulamazsa eller ve gözlerle, gözeneklerle, ne bulursa onunla konuşur. Çünkü her birimizin ötekine söyleyecek bir şeyleri vardır; başkalarınca kutlanması ya da bağışlanması gereken bir şeyler. İnsan sesine övgü/2
Hiç kimseler: hiç kimselerin çocukları, hiçlerin sahipleri. Hiç kimseler, hiç kimsesizler, tavşan gibi kaçanlar, yaşarken ölenler. Olabilecekken olamayanlar. Dil değil lehçe konuşanlar. Din değil kör inanç sahibi olanlar. Sanat değil süs eşyası yaratanlar. Kültürleri değil folklorları olanlar. İnsan değil insansal kaynak olanlar. Yüzleri değil kolları olanlar. Adları değil numaraları olanlar. Dünya tarihinin sayfalarına değil de yerel gazetenin zabıta sayfasına geçenler. Canlarını alacak kurşuna bile değmeyen hiç kimseler. Hiç kimseler.
Satılık: "Cabinda ırkından melez bir kadın, 430 pesoya. Basit dikiş, ütü bilir." "Avrupa'dan yeni gelmiş sülük, üstün kalite. Tanesi dört, beş, altı vinten'e." "Araba. Beş yüz patacone'a satılır ya da bir zenci kadınla takas edilir." "On üç-on dört yaşında dişi zenci, kötü huyları yoktur; Bangala ırkından." "Küçük kırma, ona bir yaşında, basit dikiş bilir." "Saparna esansı, şişesi iki pesoya." "Yeni doğum yapmış bir dişi. Çocuksuz satılacaktır. Sütü çok iyi ve boldur." "Bir aslan, köpek kadar evcil, her şeyi yer. Yazı masasıyla çekmeceli dolap, iki de maun." "Hizmetçi, kötü huyu ve hastalığı yoktur, Conga ırkından, yaklaşık on sekiz yaşında. Bir piyano ve başkaca mobilyalar, hepsi makul fiyata." (1840 yılının -yani köleliğin yasaklanmasından 27 yıl sonra -Uruguay gazetelerinden.) Reklamlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.