Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Çok sürmeden öyle bir zaman gelecek ki, insanlar kalburda elenir gibi elenecekler. (İyi kimseler gidip) sadece rezilleri kalacak. Ahitlerini bozacaklar ve emanetlerine hainlik edecekler. Kendileri de ihtilafa düşmüş olup şu hale gelecekler" buyurdu ve parmaklarını birbirine geçirdi. Ashâb-ı Kirâm: "O vakit biz ne yapalım (Bize Peygamber ne emredersiniz) Yâ Resûlallah!" diye suâl ettiler; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Hak bildiğiniz (Şer-i serîfin emrettiği) şeyleri yapar, inkâr ettiğiniz şeyleri, yani dinin yasak kıldıklarını terk edersiniz. Kendi emriniz altında bulunan (terbiye etmekle mesul olduğunuz) kişileri ıslah ile uğraşır, halkı ıslah etmekle uğraşmazsınız. (Zira o zaman geldiğinde insanlar nasihati kabul etmezler.) Sünen-i Ebû Dâvud
Sayfa 65
Buyurur ki âlemlerin efendisi Peygamber Efendimiz (sav.); "Allah yolunda sefer yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini göklere uzatarak: "Ya Rab, ya Rab!" diye yalvarıyor. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haram dır. Böylesinin duası nasıl makbul olur?"Boğazından gecen haram bir lokma, makbul bir duâya mânidir kıymetli kâri. Suçu başkasında değil de yediklerinde ara. Sabahlara kadar yal varsan bile duana icabet bulamazsın. Değil bugün, kırk gün evvel yediğin haram lokma bile daha bedeninden çıkmamıştır. Bugün yediğin ise kırk gün daha duanı bağlayacaktır. Ashabın büyükle rinden Enes Bin Malik'e (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyurdular: "Ey Enes, helal kazan, duan müstecâp olur. Zira bir kimse ağzına haram lokma götürürse, muhakkak kırk gün onun duası kabul olmaz. Duana icabet bekliyorsan, Hakk'ın yardımı ulaşsın istiyorsan önce haneyi, yani kalbini mamur etmelisin. Kalbi mamur etmenin yolu, evvela boğazdan geçen lokmayı düzeltmektir. Bir bedende haram bulunuyorsa, ne o bedenle yapılan ibadet, ne o dille yapılan dua kabul olur
Reklam
MAL VE BEDEN İLE YAPILAN İBADET: HAC
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “İslâm, beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kelime-i Şehâdet getirmek (Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.), Allâh’ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet etmek), namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Kâbe-i Muazzama’yı haccetmektir.” Hac ibadeti,
MAL VE BEDEN İLE YAPILAN İBADET: HAC
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “İslâm, beş esas üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kelime-i Şehâdet getirmek (Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.), Allâh’ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet etmek), namaz kılmak, zekât vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Kâbe-i Muazzama’yı haccetmektir.” Hac ibadeti,
KANAATİN LÜZUMU
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsânlarının en büyüklerinden birisi de kanaattir. Takdir-i İlâhî’ye râzı olmak ve Cenâb-ı Hakk’ın taksimine güvenmek kadar bedeni ve ruhu rahatlatan haslet yoktur. Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) şöyle anlattı: Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, iki omuzumdan tuttu ve buyurdular ki: “Dünyada (vatanından ayrı düşmüş) bir garip
Misvak ve ağız temizliği. ( R.S.A.V. Efendimiz buyurdular.)
* '' Ümmetimden abdest alırken ve yemekten sonra ağızlarını ve dişlerini temizleyenler ne güzel iş yapmış olurlar. '' * '' Yemekten sonra dişlerinizi temizleyip ağzınızı yıkayınız! zira bu hareket , dişler için sağlık vericidir.'' * '' Misvak, ağız ve dişlerin sararmasını önler, ağız sağlığının korunmasını ve dişlerin çürümemesini temın eder. '' ( REHBER BİLGİLER. )
Reklam
Namazın Ehemmiyeti.
Peygamber Efendimiz s.a.v. buyurdular; '' Namaz bütün müttakılerin ( takva sahiplerinin ) Allah'a yaklaşma vesilesidir.'' * Namaz , dinin direğidir. * Namaz , İslam ile küfür arasını ayıran bir ibadettir. ( Rehber bilgiler.)
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Peygamber Efendimiz {s.a.v.} şöyle buyurdular: Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın benimle göndermiş olduğu hidáyet ve ilim yeryüzüne yağan yağmura benzer.
Muhtasar Sünen-i Nesai
Muhtasar Sünen-i Nesai
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "Kim çarşıya çıktığı zaman ''Lâ ilahe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, lehü'lmülkü velehül hamdü, yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemût, biyedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr.'' derse, Allâhü Teâlâ, onun için milyon sevap yazar, ondan milyon günahı siler ve onun derecesini milyon yükseltir. Tirmizî (3428) İbni Mâce (2235)
Reklam
“MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) ALLÂH’IN RESÛLÜ VE İNSANLARIN EFENDİSİDİR”
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular: Bütün insanların en faziletlisi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin fazileti hakkında rivâyet olunanların birkaçını yazarak, âhiretteki kurtuluşa vesile kılmak istedim. Ancak ben sözlerimle onu methediyor değilim, bilakis onun vesilesiyle sözlerimi güzelleştiriyorum... Ben derim ki: “Şüphesiz,
“MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) ALLÂH’IN RESÛLÜ VE İNSANLARIN EFENDİSİDİR” İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular: Bütün insanların en faziletlisi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin fazileti hakkında rivâyet olunanların birkaçını yazarak, âhiretteki kurtuluşa vesile kılmak istedim. Ancak ben sözlerimle onu methediyor değilim, bilakis onun
HAZRET-İ FÂTIMA’NIN MEHRİ
Resûlullâh Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), kızı Hz. Fâtıma’yı (r.anhâ) Hz. Ali (kerramallâhü veche) ile evlendirmeyi murâd edince, buyurdu ki: “Yâ Fâtıma, mehir olarak 400 dirheme râzı olur musun?” Hz. Fatıma: “Râzı olmam” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) gelip: “Ey Allâh’ın Resûlü! Allâhü Teâlâ, Fâtıma’ya cenneti ve içindekileri mehir olarak verdi.” dedi. Bu müjde Hz. Fâtıma’ya ulaştırılınca, yine: “Râzı olmam” cevâbını verdi. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Ey kızım, neye râzı olursun?” buyurdular. Hz. Fâtıma: “Senin râzı olduğun şeye… Ümmetine şefâat etme nimetine” cevabını verdi. Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselam elinde yazılı bir kâğıt olduğu halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna tekrar geldi ve: “Yâ Fâtıma! Babanın ümmeti sana mehir kılındı” müjdesini verdi. Hz. Fâtıma (r. anhâ) kâğıdı eline aldı ve: “Yâ Rab! Kıyâmet günü olduğunda bu kâğıdı elime alarak, işte benim mehrim diyeceğim” buyurarak Allâh’a şükretti. (Risâle-i Mürşidü’l-Müteehhilîn)
İLİM TAHSİLİNİN FAZİLETİ
Şeyhülislâm İbn-i Kemâl rahimehullah, el-Münîre isimli risalesinde şöyle yazmıştır: Ehl-i iman olan kimsenin, ömrünü, kendisine fayda verecek olan ilimleri tahsile sarf etmesi icap eder. Kişiye en fayda verecek ilim, din ilmidir ki fıkıh, hadîs, tefsir gibi ilimlerdir. Dünya ve âhirette fayda veren bu din ilmini tahsilin faziletine dâir Allâh’ın
İLİM TAHSİLİNİN FAZİLETİ
Şeyhülislâm İbn-i Kemâl rahimehullah, el-Münîre isimli risalesinde şöyle yazmıştır: Ehl-i iman olan kimsenin, ömrünü, kendisine fayda verecek olan ilimleri tahsile sarf etmesi icap eder. Kişiye en fayda verecek ilim, din ilmidir ki fıkıh, hadîs, tefsir gibi ilimlerdir. Dünya ve âhirette fayda veren bu din ilmini tahsilin faziletine dâir Allâh’ın
1.260 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.