Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
6.cilt
1473. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle dua etti: “Allâhümme musarrife’l-kulûb! Sarrif kulûbenâ alâ tâatik: Ey kalpleri yönlendiren Allahım! Kalplerimizi sana itaate yönelt!” Müslim, Kader 17. Ayrıca bk.Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 168. Açıklamalar Hadisimizin
ASR-I SAADET İslam Tarihi, Peygamber Efendimizden (s.a.v.) itibaren; Asr-1 Saâdet devri, Hulefa-i Raşidin, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar gibi farklı dönemlere ayrılmıştır. Bu devirlerin başında yer alan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) devrine âlimler, huzur ve mutluluk manasına gelen "Asr-ı Saâdet" ismini vermişlerdir. Asr-1 Saâdette, Ashab-ı Kiram efendilerimiz onun rehberliğinde, dinimizin bütün emirlerini anlamaya çalışmış, yaşamış ve yaşatmışlardı. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) eğitim ve terbiyesinden geçmiş olan Sahabi efendilerimiz, İslam'a gönülden bağlanmışlardı. İhlasla Allâhü Teâlâ'ya ibadet etmişler, Peygamber Efendimize de (s.a.v.) gönülden bağlanmışlardı. Zikirlerini, fikirlerini, ruhlarını, düşüncelerini ve yaşayışlarını Peygamber Efendimizin (s.a.v.) istediği gibi şekillendirmişlerdi. Kur'an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye, onların hayatlarına yön veren rehberleri idi. İnandıkları İslam davasını her şeyin üstünde tutuyorlardı. Dinleri uğruna mallarını, hatta canlarını feda etmede zerre kadar tereddüt etmiyorlardı. Bu inanç ve yaşayışa sahip olan zatlardan oluşan İslam toplumunda, kalbi birlik ruhi ahenk, dayanışma, yardımlaşma ve kaynaşma hakimdi. Ekonomik olarak hayat şartları pek yüksek değildi ama zaten onlar lüks ve israfı sevmezlerdi. Farklı ilimlere dair sistemli eserler yazılmamıştı ama asıl bilgiye yani vahye sahip çıkmış, ilmin önem ve değerini gayet iyi anlamışlardı. Adliye sarayları, mahkeme salonları yoktu ama "Hırsızlık yapan, kızım Fâtıma da olsa gereken cezayı verirdim." buyurarak adaletten asla taviz vermeyen bir peygamberleri vardı.
Reklam
Hz. Muhammed efendimizin muhataplarıyla göz göze geldiğinde: ▫️Tebessüm ederek konuşmasını sağlar ▪️En şerli insan da olsa kazanma adına ülfetle yaklaşır ▫️Kalbi kırılmasın diye ona bakar, onu dinler ▪️Muhatabı gitmedikçe başka bir yere dönmez ▫️Muhatabına tam yönelirdi.
Bazı ateistler neden haklı?
"Bazı" demişim.. Herhangi bir kötü ya da art niyet barındırmayan, bir şeylere kasitli olarak düşmanlık beslemeyen, bunu kendi içinde yaşayan, ateistler için söylüyorum.. Bugün günümüzde, İslam ve Kur'an'ın yorumlanış şekli o kadar farklı, o kadar sığ, o kadar alakasız ki; haliyle bu kadar saçma sapan bir bakış açısı onların da kafasına yatmıyor ve bunu gerçek İslam zannedip ateist oluyorlar.. Eğer onlar, Peygamber efendimizin (S.A.V) zamanında yaşayıp, yeryüzüne inen aydınlığa şahit olup, o zamanın bakış açısı ile onlara dokunulabilseydi, hepsinin kalbi mutmain olur, hepsi Müslüman olurdu.. Bu insanları kimler bu hale getiriyor bir düşünün bakalım?
Sevgi gelince tüm eksikler biter...♡
Yunus Emre, “Sevgi gelince tüm eksikler biter.” der. Duygusallıkta fakirleşmiş bir dünyanın misafirleri olarak her geçen gün toplumda, ailede ve evliliklerde bozulmalara şahit olmaktayız. Yaşanan bu sosyal problemlerin temelinde ise sevgi dilinin eksikliği vardır. Kafası eğitilirken kalbi ihmal edilen neslin; kendisine ve insanlığa nasıl zarar verdiğini ekranlardan izliyoruz. Sevgisiz büyütülen çocukların açtığı yaralar, sadece yetiştikleri aileyi etkilemiyor; dokunduğu her yeri yakıp yıkabiliyor. Sevgi yetimi ve şefkat öksüzü olarak yetişen bu çocuklar, mutsuz bir toplumun oluşmasına da zemin hazırlıyorlar. Dünyada açlıktan ölenlerin varlığı hepimizi rahatsız eder ama sevgisizlikten ruhları ölenler, kendilerinden topluma bir zarar gelene kadar pek dikkatimizi çekmez. Peygamber Efendimizin hayatına baktığımızda da sevgi eksenli insan yetiştirme modelinin varlığı dikkatimizi çekiyor. Onun çocukları öpmesi, kucaklaması ve göğsünde uyutmuş olmasında temasın sevgi göstergesindeki önemini görüyoruz.
Reklam
“İkra” emri ..
Cebrâil (a.s), Peygamberimiz mağarada iken, göründü. Ve “İkra’ (oku…)” diyerek Allah’ın (c.c.) emriyle ilk vahyi getirmiş oldu. Kâinatın Efendisi okuma bilmiyordu, ümmî yaşamıştı. “Mâ ene bi-kâriin (ben okumayı beceremiyorum)” dedi. Cenâb-ı Hakkın hikmeti icâbı, Peygamber Efendimiz o ana kadar hiç ilmi tedrîsât görmemişti. Zirâ Rabbimiz onun tâlim ve terbiyesini bizzat kendisi üzerine almıştı. Cebrâil (a.s.) üç kere aynı emri tekrarladı ve aynı cevabı aldıktan sonra, Peygamber Efendimiz’in mübârek göğsünü, üç defa sıktı ve Allah’ın ismiyle okumasını istedi. Böylece, Cibrîl tarafından kendisine, mânevî bir ameliyât tatbik edilmiş oldu. Aslında Kur’ân-ı Kerim’in bir nüshası Levh-i Mahfuzda, bir nüshası da Fahr-i Kâinat’ın kalbinde yazılı idi. Cibrîl tarafından tatbik edilen bu âmeliyat ile, Fahr-i Kâinat’ın kalbi üzerinden perde kaldırılmış ve birden okur oluvermişti. Böylece, pek büyük bir mu’cize zuhûr etmişti.
İLİM NURDUR 🕋: Bilhassa Ramazan-ı Şerif Gecelerinde ! "Kişinin gece teheccüde kalkması, Yâsin-i Şerif'i okuması,“Gecenin kalbi, Kur'an’ın kalbi ve müminin kalbi” Bu üç kalbin birleştiği noktada dualar reddedilmez, bütün dualar kabûl olur."
Gönenli Mehmet Efendi
Gönenli Mehmet Efendi
TEHECCÜD NAMAZI KILMAK Allah Resûlü (sav)  hayatları boyunca bu namazı devamlı kılmışlardır. Bu sebeple Sünnetlerin en faziletlisi, Resûlullah Efendimizin bu sünnetidir.Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur; “Her kim geceleyin uyanır, ailesini de uyandırır ve iki rek'at namaz kılarlarsa, Allah'ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılır.” 📖| EBU DÂVUD🌹🌹🌹
✧ ORUCUN KAZANDIRDIĞI FAYDALAR ✧
⁠●⁠ İnsan, ruhla cesetten mürekkep bir yapıya sahiptir. Bu yapıdaki her iki unsur, insanı kendi yörüngesi etrafında döndürmeye çalışmaktadır. Bu ikisinden biri olan madde, şehevî ve behîmi arzulardır. Yani insanın ceset itibarıyla sahip olduğu, Kur'ân'ın da bize şu cümlelerle tanıttığı yönüdür: "Andolsun ki biz insanı kuru bir
Asayı Musa ve Zülfikar
Asa aslında irade demek Asa'nın manası, manada riyasında yani tasavvufun alaca karanlık kuşağında bize manadan anlatacaksa Hazreti Musa'nın asası Asa orada iradedir Yani bu tür olaylara karşı iradeyi kuvvetlendirmek lazım… Siz kalbi sadece etten bir parça mı sanırsınız? Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bize bıraktığı en önemli miras Kaldı ki kalbin rengi yeşil rimtrak renktir, kırmızı renk değildir Kırmızı renk olmadığı için ve orası Allah yani „feyekün“ noktası var Kün diye atan, kün, kün, kün ne demek, ol demek Yani kün feye kün, Allah'ın aslında zikrettiği ve doğduğumuzdan beri hiç bitmeyen atan kün sesiyle devam eden Allah'ındır Bakın Allah'a ait olan bir yere gelip de şeytan giremez Bakın evin kapısı her zaman içeriden açılır, dışarıdan açılmaz Eğer biz bunlardan korkarsak korku neye doğurur? Cesareti doğurur Cesaret varsa öfkeyi, aynı zamanda korkuyla öfkeyi cesarete çevirirsiniz Cesareti zülfikara çevirirsiniz… Zülfikarda gülistana evrilir…
Reklam
Efendimizin (sas) mübarek lisanından düşürmediği dualarından biri de şu idi: “Yâ mukallibe’l-kulüb, sebbit kalbî al’â dinike!” “Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi, dinin üzerinde sâbit kıl!” Ümmü Seleme annemiz bu duaya çokça şahit olunca: “Yâ Resûlullah! Niye bu duâyı çokça yapıyorsun?” diye sormuştu. Cevap şu olmuştu: “Ey Ümmü Seleme! Çünkü Âdemoğlunun kalbi Allah’ın iki parmağı arasındadır. (O’nun iradesi altındadır.) O (cc) dilediğini düzeltir, dilediğini karıştırır.”
Alıntı
*Hz. Hüseyin Efendimiz* 680 tarihinde Mekke’i Mükerreme den Küfe’ye doğru hareket etti yolda şair Ferazdak Hz. Hüseyin efendimize gelerek ; ‘’İnsanların kalpleri seninledir ancak kılıçları Ben-î Ümeyye iledir. Kaza ise gökten iner ve Allahü Teala dilediğini işler.’’ dedi. Hz. Hüseyin Efendimiz : ‘’Dediğin doğrudur. *Emir Allah’ındır. Kaza eğer matluba muvafık düşer ise Allah’a hamd eylerim şayet umulanın aksine zuhur eder ise niyeti hak ve kalbi takva üzere olan kimse onu yadırgamaz.’’* dedi ve yoluna devam etti. Kerbela da şehit edilen mübarek başları hilafet merkezi Şam’a getirilmek üzere Küfeden yola çıkarıldı. İstikamet üzerinde Lübnan Beka’ya gelen kervan burada konakladı ve Hz. Hüseyin efendimizin mübarek başları bu mahalle koyulduğu için o isimle adlandırılan *Ra’s-Şerif* Camii.
Bir gün, sahabîlerden bazıları, "Yâ Resûlallah! Bize kendinizden bahseder misiniz?" diyeceklerdir. Resûlullah, "Ben, babam İbrahim'in duasıyım, kardeşim İsa'nın müjdesiyim, annemin ise rüyasıyım! O, bana hâmile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nurun kendisinden çıktığını görmüştü." dedikten sonra, bahsi geçen hâdiseyi de şöyle anlatır: "Ben, Sa'd b. Bekr Oğulları yanında emzirilip büyütüldüm. Bir gün süt kardeşimle birlikte evlerimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu altın bir tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan parçası çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler."61 Bu hâdiseyle Peygamber Efendimizin mübarek kalbi, İlâhî bir nur ve Cenâb-ı Hakk tarafından bir sekînet ve bir ruh ile genişletilmiş oluyordu. Aynı zamanda, Resûlullah Efendimizin nefsi, o yaşından itibaren kudsî duygular ve İlâhî nurlarla te'yid edilerek, her türlü vesvese ve şüpheden temiz hâle getiriliyordu.
NAMAZ GÖZÜMÜZÜN NURUDUR VE ÇOK ÖNEMLİDİR .
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 5 VAKİT NAMAZ DİNİMİZİN DİREĞİDİR 🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 SUAL :  NAMAZIN DİNDEKİ YERİ NEDİR ?
443 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.