Herkes gizli bir hazineyle doğar ama dilenci olarak doğmuş gibi yaşamaya devam eder. Herkes imparator doğar ama dilenci yaşamaya devam eder.
Bunu fark et! Bu kavrayışa ancak eğer yavaş yavaş korkuyu bırakırsan ulaşacaksın.
O yüzden korku geldiğinde onu baskılama, bastırma, görmezden gelme, onu unutabilmek için bir şeyle meşgul olma. Hayır! Korku geldiğinde, onu izle.
Onunla yüz yüze ol. Onunla karşı karşıya gel. Onun derinliklerine bak. Korku vadisine gözünü dik. Tabii ki terleyecek ve titreyeceksin, ölüm gibi olacak ve bunu birçok kez yaşamak zorunda kalacaksın. Fakat yavaş yavaş gözlerin daha açıldıkça, farkındalığın daha uyanık hale geldikçe, odağın daha korkunun üzerinde oldukça, korku sis gibi dağılacak.
Korku kaybolduğunda, bazen, bir an bile olsa aniden ölümsüz olursun.
Ölüm yoktur. Ölüm var olan en büyük yanılsama, en büyük efsane, bir yalandır. Tek bir an bile, ölümsüz olduğunu görebilirsen, o zaman meditasyona gerek yoktur. O zaman o deneyimi yaşa. O zaman o deneyime göre hareket et ve sonsuz yaşamın kapıları sana açılsın.
Korku yüzünden çok şey kaçıyor. Bedene çok fazla bağlıyız ve bu bağlılık yüzünden giderek daha fazla korku yaratıyoruz. Beden ölecek. Beden ölümün parçasıdır, beden ölümdür. Fakat sen bedenin ötesindesin. Sen beden değilsin, bedensizsin. Bunu hatırla, bunu fark et. Kendini bedenin ötesinde olduğun hakikatine uyandır. Sen tanıksın, görensin. O zaman ölüm yok olur, korku kaybolur ve isa’nın “bereketli yaşam, Tanrı’nın krallığı” dediği olağanüstü muhteşem bir hayat doğar. Tanrı’nın krallığı senin içindedir.