Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serap

Serap
@ekncserap
Türkçe Öğretmeni
4 Ocak
30 okur puanı
Eylül 2023 tarihinde katıldı
180 syf.
·
Puan vermedi
Buram buram Tanzimat Dönemi kokan bir eser. Bu dönemin en büyük problemi ise tabii ki yanlış batılılaşma. Alafranga ve alaturka yani Batı ve Doğu çatışmasını
Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat Efendi
, Felatun ve Rakım üzerinden vermiş. Felatun alafranga ve Batı özentisi kesimi temsil ederken, Rakım ise iki tarafın da sentezlenmiş ve bir araya gelmiş hali. Felatun, yanlış batılılaşmanın vücut bulmuş hali adeta. Tembellik, aşırılık, savurganlık, özenti bir yaşam anlayışı ve şık giyinip gezip tozmak başlıca özellikleri. Rakım ise çalışkan, kendi tırnaklarıyla bir yerlere gelmiş, kendini yetiştirmiş ve iki tarafın da iyi yönlerini özümsemiş birisi. Bu iki zıt karakter ise çoğunlukla Ziklas ailesinin evinde birbirlerine denk geliyorlar. Kitap sadece bu iki karakter üzerinden de ilerlemiyor. Bu iki karakterden yola çıkarak yan karakterleri de çok güzel işlemiş Ahmet Mithat. Özellikle Canan, Josephino, Can ve Margaret üzerinden cariyelik, kölelik kavramlarına ve kadınların da eğitilmesi ve eğitim görmesinin önemine dikkat çekmiş. Tanzimat Dönemi romanlarının başlıca özellikleri ise kitap sonunda iyiler ödüllendirilirken kötüler cezalandırılır. Bu kitap sonunda da biraz öyle olmuş diyebilirim. Yazar, gerçekten ünvanını tam anlamıyla karşılıyor “Hace-i Evvel”. Kitap boyu yazar, okuyucu karşısındaymış gibi konuşup sürekli okuyucuyu bilgilendirme peşinde. Ki Ahmet Mithat’ın da temel amacı budur. Hatta ara ara okuyucuyla sohbet havasına girip okuyucuyu dahi konuşturuyor. Bana bu anlatım içten ve sıcak geldiği için ben kitabı okumaya doyamadım.
Felâtun Bey ile Râkım Efendi
Felâtun Bey ile Râkım EfendiAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201822,7bin okunma
Reklam
293 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
Kitap o kadar gerçekçi bir şekilde yazılmış ki yazarın kendisi de şizofren olmasaydı eğer hastalığın belirtileri ve Deborah’ın geçirdiği ataklar olduğu gibi, abartısız bir şekilde yansıtılabilir miydi bilemiyorum. Çünkü yazar kendi hastalığından yola çıkarak bu kitabı yazmış. Yani otobiyografik bir roman. Fakat yazar çocuklarının bu durumu bilmesini istemediği için kitabını Hannah Green takma adıyla yazmış. Kitabın kahramanı Deborah ise ailesi tarafından sevilen fakat ailesinin de fark etmediği baskılarına maruz kalan, sosyal çevresinde ise özellikle dönemin koşullarından ve Hitler rejiminin Yahudiler üzerindeki baskısı yüzünden arkadaş edinmekte zorlanan hatta akran zorbalığına uğrayarak dışlanan bir kızdır. Deborah, hem beynindeki tümör hem de sosyal çevrenin ve dönem koşullarının getirdiği zorluklarla baş edemeyerek kendi kafasının içinde Yr adını verdiği bir dünya kurar ve bu dünyada konuştuğu bir dil bile yaratır. Bu dünya başta ona gerçek dünyada yaşadığı zorluklardan kaçışı için mükemmel bir ortam ve mutluluk kaynağı olurken sonrasında iki dünyanın çatışmaya başlamasıyla bu durum bir işkenceye dönüşmeye başlar. Bu işkenceler hem ruhsal hem de fiziksel zararlara dönünce Deborah’ın akıl hastanesine düşmesine sebep olur. Böylece Deborah’ı “kurtarma operasyonu” başlar. Peki Deborah Dr. Fried (gerçek bir karakter) tarafından gördüğü terapiler sonrasında hangi dünyayı seçecektir ? Kendi kurduğu dünyayı mı, gerçek dünyayı mı ?
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114,1bin okunma
319 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Peyami Safa’nın yazdığı romanları içinde en beğendiği romanı Matmazel Noraliya’nın Koltuğu… Kitapta bir tıp öğrencisiyken bu bölümü bırakıp felsefe bölümüne geçen ve içinde birbirinden garip insanların yaşadığı bir pansiyonda kalan Ferit’in baştan sona doğru kişisel gelişimini görüyoruz. Ferit, pansiyonda kaldığı süre zarfında birçok paranormal olayla karşılaşmaktadır. Bu olaylar üzerine sevgilisi Selma ile de tartışan Ferit bir bunalıma girer. Kendi iç hesaplaşmasını halletmeye çalışırken aynı anda kız kardeşinin yanında yaşadığı teyzesi bir cinayete kurban gider. Bu cinayetin kendi yüzünden olduğunu düşünen Ferit yaşadığı travmayı atlatabilmek için Ada’da bir ev tutar. Bu evin ise kaldığı pansiyondan bambaşka bir gizemi vardır. Kitabın başkarakteri Ferit’in yanında eserde farklı hayatlar ve bambaşka kişiliklerle de tanışıyoruz. Yani kitap birbirinden farklı birçok hikaye barındırıyor. Kitabın sonunda ise Matmazel Noraliya’nın hayatına yani Nuriye’nin dramına şahit oluyoruz. Bu bölüm en beğendiğim bölümdü fakat biraz daha derinine inilebilirdi. Bu kısım çok tadımlık gibi geldi bana. Psikolojik roman okumak isteyenler için çok ideal bir kitap. Çünkü kitap, anlatım tekniği ve olay örgüsü bakımından bütün eleştirmenlerce Türk edebiyatının en ciddi psikolojik romanı kabul edilmektedir.
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
540 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Toz fırtanalarıyla tarladaki mahsülün mahvolması, yaşanan ekonomik krizle bankaların topraklara el koyması ve bunun sonucu olarak çiftçilerin göçe mecbur olması… Kitapla birlikte bu göç hikayesine şahit oluyoruz. Joad ailesi bu üst üste gelen felaketler yüzünden memleketlerinden bir otomobili kamyona çevirerek sadece broşürlerde gördükleri güzelliklere aldanarak Kaliforniya’ya varmak üzere zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukta Joad ailesiyle birlikte binlerce insanın aç, sefil, ezilmiş ve yorgun yol hikayesine de şahit oluyoruz. Yolculuk boyunca eksile eksile gider aile. Ana ise gerçekten tam bir Anadolu kadını gibidir. Ellerinden kayıp giden ailesini bir arada tutmak için çabalar durur. Yol boyunca elinde olmadan kayıp gidenler olsa da o hayalini kurdukları yemyeşil bahçelere ve şeftali, portakal bahçeleri arasındaki evlere ulaşmak için tüm aile varını yoğunu ortaya koyar. Ama ailenin çilesi istedikleri yere varınca da bitmez. Göçe mecbur bırakılan halk gittikleri yerin huzurunu kaçırdıkları gerekçesiyle “Okieler” damgasını yiyerek yerli halk tarafından dışlanırlar. O da yetmezmiş gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanırlar. Şehrin içinde dahi iş bulmak umuduyla ordan oraya sürüklenip dururlar. Peki bu zorlu yolculuk ne zaman bitecektir ? Bu sorunun cevabı yok. Siz kafanızda nerede noktalarsanız veya nasıl bitirmek isterseniz öyle bitiyor kitap. Çünkü kitabın tam anlamıyla alışıldık bir sonu yok. Aileye devamında ne olduğu verilmemiş. Bu durum heyecanla okuduğum kitabın sonunda üzdü beni çünkü büyük bir merak içerisinde kaldım.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 202135,4bin okunma
632 syf.
·
Puan vermedi
·
36 günde okudu
Tembelliğin, miskinlik ve umursamazlığın bir insanı yavaş yavaş nasıl öldürdüğünün anlatıldığı, dili akıcı ve anlatımı sürükleyici bir roman. Çok düşünen fakat düşündüklerini eyleme geçirme konusunda fazlasıyla eksik kalan birisi Oblomov. Aslında bulunduğu durumun farkında olan ama bu durumdan hem memnun olan hem de bu durumdan kurtulmak için çabalamaya çalışan Oblomov, çocukluk arkadaşı Ştolts ve sevgilisi Olga sayesinde bir dönem tembelliğinden ve uyuşukluğundan kurtulmaya çalışmaktadır. Fakat Oblomov’un durumu sıradan bir tembellik değildir. Bu tembellik onun kişiliğidir. Çünkü o böyle yetişmiştir. Kitabın bir bölümünde Oblomov ve Ştolts’un çocukluğunu gösteriyor yazar bizlere. Zaten o bölümde Oblomov’un neden bu kadar üşengeç ve tembel olurken Ştolts’un tam tersine araştırmacı, mücadeleci ve gezgin bir tip olduğunu ve bu birbirinden zıt karakterlerin nasıl bu kadar yakın olduğunu anlıyoruz. Beni son bölümüyle gerçekten şaşırtan bir kitap oldu. Oblomov’un değişmesini izliyorken bambaşka bir mevzuya evrildi kitap. Fakat sonuna hayran olduğum kitaplardan birisi oldu.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kitabın yazıldığı dönemlerde Batılılaşma konusu o dönemki tüm yazar ve şairlerin ele aldığı bir konu olmuş. Tabii ki buna
Peyami Safa
Peyami Safa
da kayıtsız kalmamış. Fakat o duruma içeriden bakmayı tercih ederek karakterlerin iç dünyalarında neler yaşadığını da yansıtmış bizlere. Kitapta Macit Garp’ı, Şinasi Şark’ı temsil ederken Neriman ise bu iki kültür arasında sıkışıp kalan Türk halkını temsil ediyor bana göre. Şinasi ile 7 yıldır nişanlı olan Neriman Darülelhan’da Macit ile tanışmasıyla bambaşka bir kişiliğe dönüşür. Öz babası Faiz Bey bile kızındaki değişime içten içe kahrolmakla birlikte lüks istekleri yüzünden zor durumlarda kalır. Kendi içerisinde sürekli Şinasi - Macit kıyaslaması yapan Neriman aslında Şark - Garp kıyaslaması da yapmaktadır. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan Fatih ve Harbiye semtleri arasında gidip gelirken kendi iç çatışmasını izliyoruz Neriman’ın. Aslında bu iki semt raylarla birbirine bağlanan fakat birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semttir. Hangi tarafa ait olduğuna karar vermek ise yalnızca Neriman’ın elindedir. Bakalım kitap sonunda hangi tarafı tercih edecek Neriman ?
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Edebiyatımızın Kült Eserlerinden Aşk-I Memnu
Aslında kitabı okumayanlar bile konusunu bilir. Hatta ben de bu yüzden daha önce okumayı hiç düşünmemiştim fakat eseri okuyunca iyi ki okudum dedim. O yüzden kitabın konusu anlatmak yerine beni şaşırtan noktalarına değineceğim. Özellikle diziyle kıyaslayacak olursam birebir aynı diyemem. Fakat beni şaşırtan nokta eserin Behlül ve Bihter aşkı üzerinden dönmesini beklerken merkezde daha çok Adnan Bey ve ailesi vardı. Özellikle de Nihal . Hatta kitaptaki Nihal’i daha çok sevdim. Kitaptaki Nihal dizideki gibi Behlül’e körü körüne aşık değil hatta aksine reddeden tarafken arkasından koşup onu ikna etmeye çalışan kişi Behlül’dü. Fakat dizideki kadar olmasa da bir ilgi manyaklığı vardı. Behlül ise karaktersizin tekiydi. Çünkü ne istediğini bilmeyen, rüzgar nerden eserse oraya savrulan ve korkak bir karakterdi. Bana sorarsanız ne Bihter’i ne de Nİhal’i sevdi. O reddedilmeye gelemeyen, elde etmesi zor kadınlara aşık olduğu sanan ve elde edince hevesi geçen kişiliği olmayan birisiydi (nefretimi istesem de gizleyemedim). Kitabı okurken sıkılacağınızı zannetmiyorum. Çünkü ben okurken sonunu bilmiyormuş gibi bir heyecanla okudum.
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,9bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Osamu Dazai
Osamu Dazai
’nin hayatını araştırınca kitabın yarı otobiyografik bir kitap olduğu anlaşılıyor. Yazar depresif kişiliğini bu karaktere öyle bir yansıtmış ki okurken içim karardı desem abartı olmaz. Zaten yazarın hayatına son vermeden önceki yazdığı son eseri İnsanlığımı Yitirirken. Yozo babasının işlerinden ve çevresinden dolayı insanların iç yüzünü
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,9bin okunma
199 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Agatha Christie
Agatha Christie
’den okuduğum ikinci kitaptı. Sonu Doğu Ekspresinde Cinayet kadar şaşırtmasa da bu kitabın da müthiş bir sonu vardı. Gerçekten Agatha Christie kitaplarının zekice işlenen bir kurgusu var. Kitabı okurken o kadar merak ediyorsunuz ki bir solukta bitiveriyor kitap. Hercule Poirot bu sefer güncel bir cinayetle değil tam 16 yıl önce işlenmiş hatta çözümlemiş bir cinayetle karşı karşıyadır. Bu cinayetin bir hüküm giymiş zanlısı var aslında. Fakat her suçlu ilan edilen gerçekten suçlu mudur ? Ya da her masum kabul edilen gerçekten masum mudur ? Ünlü ve çapkın bir ressam olan Amyas Crale zehirlenerek öldürülür. Bu ölümün ardından olayın gerisinde çözümlenemeyen pek çok şüpheli soru vardır. Fakat tüm oklar katil olarak eşi Caroline Crale’ı göstermektedir. Bu olaydan tam 16 yıl sonra bu çiftin o dönem 5-6 yaşlarında olan kızları, annesinin kızına bıraktığı bir mektup üzerine ünlü dedektif Poirot’dan annesinin masumiyetini ispatlamak için yardım ister. Peki kızın iddia ettiği gibi katil başkası ve annesi masum mudur ? Yoksa suçlu mu ? Ben okurken 2 kişiden şüpheleniyordum ve ikisinden biri tam katil çıkacakken diğeri çıktı. Şu an tam anlamıyla anlamasanız da kitabı okurken anlayacaksınız dediğimi. Agatha Christie zekası ve kalitesiyle yine şaşırtmadı. Okuma listelerine eklensin.
Beş Küçük Domuz
Beş Küçük DomuzAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20232,920 okunma
378 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
YEŞİLÇAM HAVASINDA BİR KİTAP
Eseri okurken aklımda “Bizim Aile” canlanıp durdu. Bana o filmi anımsattı niyeyse. Bu eseri al yazıldığı dönemin sosyolojik ve sosyoekonomik yapısını bir bir çıkart. II. Dünya Savaşı’nı Amerika’nın kazanmasıyla kapitalizmin ülkemiz içindeki yayılışını, fabrikaların kapatılmasıyla işsizliğin aileler ve toplum üzerindeki etkisi başarılı bir şekilde yansıtılmış esere.
Orhan Kemal
Orhan Kemal
kitabını dönemin dili haline getirip konuşturmuş adeta. II. Dünya Savaşı döneminde Trablusgarp’ta bacağını yitirmiş olan Topal Eskici ve ailesinin yaşam mücadelesine şahit oluyoruz kitapta. Parasızlıktan ve babalarının fevri tavırlarından kurtulmak için çeşitli yollar düşünen iki kardeş hayallerini gerçekleştirmek için kütlü toplama peşine düşerler. Bu hayallere ortak olan Eskici, karısı ve kızı da oğullarının ardına takılırlar. Büyük oğul Mehmet’ in de karısı ve çocuklarıyla birlikte toplam 9 boğaz gittikleri bu yerde sadece kütlü toplamakla uğraşmaz, sinekler, yarasalar, sıcak hava ve sıtma ile de mücadele ederler. Zamanla ellerindekinin tükenmeye başlamasıyla yoksulluk yine baş gösterir. Yoksulluk ve bu zorlu koşullar yüzünden aile bağları yine sınanır. Bu sınav atlatılabilecek mi peki ? Okuyunca göreceksiniz. Kitap sadece yoksulluk üzerine inşa edilmemiştir. En olmadık zamanlarda, hiç ümit kalmamışken Ünal ve Zeynep çıkagelir. Hem içimiz ısınır hem de umudumuz yeşerir biraz olsun. Acısıyla tatlısıyla her şeyliyle gerçek bir eserdi. Okumanızı mutlaka tavsiye ederim.
Eskici ve Oğulları
Eskici ve OğullarıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20216,6bin okunma
Reklam
572 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Bir dönem daha iyi nasıl anlatılırdı bilmiyorum
Bu eseri zevkle okuyup öven de çok aşırı sıkılıp yarım bırakan da. Ben yarım bırakmamak için kendisiyle mücadele verip kitabın ilk yarısından sonra kitaptan zevk almaya başlayanlardanım. Öncelikle beni yoran bir eser olduğunu söylemeliyim. İlk 200 sayfada nerdeyse sadece Paris’ in o dönem koşulları ve mimarileri anlatılıyor. Bu da insanı sıkıyor
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · İş Bankası Kültür Yayınları · 202132,8bin okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
Tıpkı Dorian Gibi Yaşlanmayan Bir Kitap !!
Yazarın tek romanı olmasına rağmen yazarı bin kitap kadar yoran ve yazıldığı dönem büyük tepkiler çeken Dorian Gray’in Portresi hala adından çokça söz ettirmektedir.
Oscar Wilde
Oscar Wilde
‘ın “Bir ruhun hikayesi” olarak tanımladığı eser… Her şey başta masum, saf ama aynı zamanda göz kamaştıracak bir yakışıklılıkta olan Dorian’ın yakın dostu ressam Basil’in Dorian’ın portresini çizmesi ile başlar. Bu portreden sonra yakışıklılığının farkına tam anlamıyla varan genç, karşı konulamaz bir güzellikle olduğunu görür. Ve bunu diğer dostu Henry’nin sözlerinin etkisinde kalarak tabii ki insanlara karşı bir silah olarak kullanmaya başlar. Zamanla içindeki iyiliği kaybeden Dorian yıllar geçtikçe ne yaşlanır ne de güzelliğinden bir şey kaybeder. Oysaki yaşlanan ve çirkinleşen başka bir şey vardır. Bu şey Dorian’ın gözünü açan portredir. Kitabı okurken çok zorlanmazken filmini izlediğimde sansürsüz halini görünce şoka girdim. Dorian adeta yavaş yavaş bir suç makinesine dönüştü gözlerimin önünde. Bu yüzden beni çok etkileyen bir eser oldu. Kitabı tam anlamıyla anlamak istiyorsanız filmini izleyin veya sansürsüz halini okuyun derim.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201973,1bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Sadece kadınların olduğu bir ülke mi ???
Daha önce adını duymadığım bu eserle fuarda karşılaştım. Arka kapağındaki konusu dikkatimi çekince de hemen aldım ve iyi ki almışım. Erkeklerin olmadığı, sadece kadınların yer aldığı ve kendi kendilerine hamile kalıp çoğaldıkları bir dünya mı ? Daha neler ! Ama yazarımız bunu mümkün kılmış. Öyle bir dünya yaratmış ki kadınların sadece naif, duygusal, anaç, korunmaya ihtiyacı olan varlıklar olduğunu düşünen hatta iddia eden tüm düşünceleri tepe taklak etmiş. Bir de üstüne özellikle dönemimizde olan “güzellik kalıplarını” yıkıp geçmiş. Kadınların da sağlam, ayakları üzerinde durabilen ve en önemlisi herhangi bir erkeğe ihtiyaç duymadan kendilerini koruyabileceklerini göstermiş. Ve bunu özellikle Terry üzerinden kitabın sonunda açıkça göstermiş. Kitabımız Amerikalı üç kaşifin adını duydukları “Kadınlar Ülkesi”ne gitmek için planları ve hazırlıklar yapmasıyla başlamaktadır. Ülkeye varan davetsiz misafirler ise tahmin etmedikleri bir manzarayla karşılaşırlar. Erkek gücüne gerek olmayan ve herhangi bir erkeğin izine rastlanılmayan bu ülkede kadınlar her şeyleri kendi başlarına yapmış ve geliştirmişlerdir. Muazzam bir eğitim sistemi ile kusursuz bir ülke kurmuşlardır. Ayrıca kadınların kurdukları birlik ise düşünülenin aksine dört dörtlüktür. Dünyadan bihaber bu kadınlar da bu davetsiz misafirlere büyük merak ve ilgi duymaktadırlar… Kitap hakkında çok spoiler vermek istemiyorum çünkü merakla okunmayı hak eden bir eser. Mutlaka tavsiye ederim.
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İş Bankası Kültür Yayınları · 202112,2bin okunma
204 syf.
·
Puan vermedi
Bana göre II. Dünya Savaşı’nı en etkili anlatan eserlerden birisi. Bu kitabı okumaya başladığınızda Bruno adında küçük bir çocuk ile birlikte tel örgüler arkasındaki çizgili pijamalı bir çocuk ile tanışacaksınız. Ve acı bir şekilde beraber tel örgünün arkasındaki gerçeklerle yüzleşeceksiniz. Kitabın filmi de var ayrıca ve kitap filme kusursuz bir şekilde uyarlanmış. Filmini de izlemenizi tavsiye ederim.
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139,1bin okunma
324 syf.
·
Puan vermedi
II. Abdülhamid dönemini bir de padişahın kendi ağzından dinlemek ister misiniz? O zaman doğru yerdesiniz. Eser, II. Abdülhamid’in hüküm sürdüğü dönemi ve sonrasını, sürgün edildiği Selanik’teki köşkünde yaşadıklarını anlatır. Mehmet Akif Ersoy’un deyimiyle “Kızıl Sultan” gelecek nesillere yaşadıklarını ve çektiklerini anlatmak ister. Bunun sebebi belki de gelecek nesiller tarafından yanlış tanınmak istememesidir. Bu yüzden de kendisine bakan doktora anlattığı anılarının yazılmasını ve kitaplaştırılmasını ister. Kendisine karşı fazlaca önyargılı olan doktorun dahi Kızıl Sultan’ı tanıdıkça önyargıları kırılırken bakalım okuyucuların kırılabilecek mi?
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
yine harika bir eser ortaya çıkarmış. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Özellikle de tarihi kitap okumaktan hoşlanan okuyucular için doğru bir tercih olur.
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,7bin okunma
375 syf.
·
Puan vermedi
~ Efsane Kitap ~
Bu kitabı veya filmini bilmeyen yoktur. Kitabını okudum, filmini izledim. İkisi de o kadar içime işledi ve beni ağlattı ki anlatamam. Eser arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Eserde ise aynı evde büyüyen fakat farklı statülere sahip olan Emir ve Hasan adlı iki arkadaşın hayatlarının kesişimi anlatılır. Emir ünlü, zengin bir işadamının oğluyken Hasan ise evin hizmetkârının oğludur. Ayrıca Hasan sevilmeyen ve dışlanan Hazarlara mensuptur. Eser, bu iki çocuğun hayatından ve yaşadıklarından yola çıkarak o dönemki Kabil’de yaşanan sosyal değişimlere de değinir. Yorumumu Uçurtma Avcısı’nın meşhur alıntısıyla bitiriyorum • “Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları istediğin renge boyayamazsın.”
Khaled Hosseini
Khaled Hosseini
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,7bin okunma
Reklam
102 syf.
·
Puan vermedi
Hikayesiyle Okuyucuları Ağlatan Eser
John Steinbeck
John Steinbeck
ile tanışma kitabımdı. Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen yazar her kitabında olduğu gibi bu kitabında da toplumsal problemlere ve yozlaşmalara değinmiş. Eserde fakir bir inci avcısının, Kino’nun ve ailesinin acı ve mücadele ile geçen hayatı anlatılır. Kino çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden herkesin peşinde olduğu inciyi bulur. Fakat durumlar hiç beklediği gibi olmaz. İnci, umut değil sadece yıkım getirir aileye. Kitap bir çırpıda okuyacağınız ve okurken gözlerinizin yaşaracağı duru bir anlatıma sahip. Çevirisini ise Tomris Uyar yapmış.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
·
Puan vermedi
Eseri tek bir cümleyle anlatacak olursam “içinde arkadaşlığı ve fedakarlığı buram buram yaşatan bir eser” derdim. Eser Nemecsek, Boka ve Pal Sokağı’nın diğer çocuklarının evleri olarak gördükleri arsada, kendi kurdukları dünyada birçok zorluğa karşı verdikleri mücadeleleri anlatıyor. Eseri okurken küçük Nemecsek’in cesaretine hayran kalıp yaşadığı sona gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,7bin okunma
190 syf.
·
Puan vermedi
Kızlarının nankörlüğü karşısında aklını yitirmiş bir baba
William Shakespeare
William Shakespeare
Yine eseriyle hem geçmişe hem gününe hem de geleceğe ışıt tutmuş adeta. İlk olarak 1607 yılının 26 Aralık gecesi sahnelenen oyun trajedinin en önemli örneklerinden birisidir. Shakespeare’in bu ünlü oyunu bize bir kralın aynı zamanda bir babanın dramını anlatır. Kral Lear, fevrilikle aldığı kararın bedelini oyun boyunca yaşadıkları, gördükleri ve yaşadığı pişmanlıkla çekmektedir. Mirasını hatta tüm krallığını kızları arasında paylaştırmak isteyen Lear, en sevdiği ve gözdesi olan kızını öfkesinin kurbanı eder. Bunun sonucunda sevgisinden mahrum edip kovduğu kızının payını da kendisine bakmaları koşulunda diğer kızları arasında paylaştırır. Gücü eline geçiren kızları ise hiç kendisinin beklediği gibi çıkmamaktadır. Bunun üzerine vicdan azabı ve düşmüşlüğün verdiği kederle doğayla çatışır. Hem doğaya karşı açtığı savaş hem de kızlarıyla olan mücadelesi Kral Lear’a aklını yitirtir. Allah’tan kiii kendisini seven, sayan hizmetkârları ve dostları sayesinde kovduğu, sevgisinden mahrum ettiği kızına sığınır. Onun sayesinde tekrar toparlar fakat peşinde olan düşmanları ve diğer iki kızı yüzünden çok sevdiği kızı ölür. Kızını kaybeden kral bu üzüntüyle tekrar aklını kaybeder ve kızının acısına dayanamayarak o da kızının yanında vefat eder. Shakespeare’in genel olarak oyunlarının sonunda kimseyi sağ bırakmamak gibi bir huyu var. Aynı şeyi bu eserinde de görmekteyiz. Shakespeare eserinde 2 ayrı soylu aile üzerinden ailevi çatışmaları ve ailelerdeki yozlaşmaları okuyucuya o kadar etkili bir şekilde anlatmış ki kendimi piyesi okuyor gibi değil de izliyor gibi hissettim.
Kral Lear
Kral LearWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20098,1bin okunma
494 syf.
·
Puan vermedi
Koca bir köye yapılan zulmün romanı
Benim yazarla tanışma kitabım oldu. Bazı yerlerde gözlerim dola dola okudum kitabı. O yüzden eseri okurken yanınızda peçete bulundurun derim. Eser, yazarın da köyü olan Kırım’ın Gurzuf köyünde geçmektedir. Roman boyu maalesef köyün başına gelmeyen kalmadı ve bunun en büyük sebebi cahillik + baş belası İvan’dı. Kitap boyu beni çileden çıkartan bir karakterdi. Her şey atadan kalma bir evi bir de toprağı olan Bekir’in iki mazluma (sözde öyleler) evini açmasıyla başlar. Bunlar bahsettiğim İvan ile kendilerinin deyimiyle Kala Mala’dır. Bu baba oğul Bekir’in vicdanından faydalanıp köyün başına getirmedik şey bırakmadılar. Kitapta iki zalimin üzerinden Rusların Kırım Türklerine yaptığı zulümler anlatılmış. Yazar, bunu o kadar akıcı bir şekilde anlatmış ki olayların devamını görmek için elinizden kitabı bırakamayacaksınız. Köyün ilk hali ile son hali arasındaki fark hepinizi üzecek.
Cengiz Dağcı
Cengiz Dağcı
Onlar da İnsandı
Onlar da İnsandıCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 20202,871 okunma
238 syf.
·
Puan vermedi
Postmodern tarih romanı denince akla gelen isim
Kitabın her bölümünde aynı olayın devamı fakat farklı hikayeler vardı. Eseri okurken olaydan tam koptuk, başka bir hikayeye geçiş yaptık derken yazar iki ayrı hikayeyi öyle güzel bağlıyor ki birbirine şaşırıp kalıyorsunuz. Ayrıca her bölümde farklı bir karakter giriyor olayın içine ( Hınzıryedi, Ebrehe gibi) ve her giren karakterin hikayesini anlatarak bize yabancılık çektirmiyor yazar. Bu yeni karakterlerle başkahramanların hikayelerinin kesişmesi öyle güzel yedirilmiş ki olayın içine yazarın tarzına hayran kaldım. Bu yönüyle farklı bir anlatıma sahip olan eseri okumaya doyamıyorsunuz. Diğer yorumları okuduğumda kitabı karmaşık bulan ve olayları çözemeyen birçok yorum gördüm. Bunu, yazarın postmodern bir anlayışa sahip olmasından ve eserde de bu anlayışı yansıtmasından dolayı olduğunu düşünüyorum. Eseri okurken Osmanlı tarihinden izliyor görüyorsunuz. Tarihi bir roman olmayan fakat içinde tarih barındıran kitaplar en zevk aldığım kitaplardır. Bu yüzden okurken çok ayrı bir keyif aldım diyebilirim. Eserin konusu, insanların ve olayların zihninde canlandırdığı düşler ile var olduğunu söyleyen Uzun İhsan Efendi’nin yazdığı Puslu Kıtalar Atlası adlı kitabı oğluna hediye etmesi ve birçok maceraya atılmasını sağlaması ile olaylar başlar. Kitap, Bünyamin’i farklı maceralara sürüklerken aslında yaşayacakları kitaba çoktan yazılmıştır. Eserin içinde savaş, entrika, gizem ne ararsanız var. Her bölümü ayrı bir merakla okudum. Ayrıca her bölüme geçmeden önce yer alan çizimler çok hoşuma gitti. İhsan Oktay Anar’ın okuduğum ilk kitabıydı. Diğer eserlerini de okumak için can atıyorum.
İhsan Oktay Anar
İhsan Oktay Anar
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,3bin okunma
438 syf.
·
Puan vermedi
Destansı isyanın Hikayesi
32 yılda yazılan muhteşem serinin ilk kitabını sonunda okuyabildim. Aslında Yaşar Kemal kitabı tek kitap olarak düşünmüş fakat kitap çok tutunca yayıncı baskıları ve gelen talepler üzerine seri devam etmiş. Bence çok iyi olmuş çünkü kitabın sonunda bir yarım kalmışlık olacaktı. Bu yarım kalmışlık diğer seriler sayesinde tamamlanmış. Peki romanın
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,8bin okunma