'Mükellef, Yükümlü Tutulduğu Şeyin Mahiyetini Dinsel Nakillere İhtiyaç Duymadan Aklıyla da Bilebilir'
“Nakillerin sıhhatini tespitte ihtiyaç duyulan aklın, kendi tespitlerinin sıhhatini belirlemede nakillere muhtaç
olduğunu söylemek doğru değildir. Nakilden maksadın
Kur’an ve sünnet olduğu bellidir. İşte bu ikisinin güvenilir olup olmadığını ancak ilimle tespit ederiz. Çünkü
Allah hikmet sahibidir, çirkin ve abesle meşgul olmaz.
Allah’ı bilmeye ulaşmanın yolu da aklın sağladığı delillerdir. Bu noktada nakillere ihtiyaç duyulmaz.”
“Eğer aksini söylersek yani aklın yerine nakli koyarsak
peygamberin her söylediğini bir başka peygamberle kanıtlamak gerekir. Ve bu durum bir teselsül ile ilk peygambere kadar gider. Peki, o ilk peygamberin söylediğini ne ile doğrulayacağız? Akılla. Yani, her hal ve şartta
nakillerin doğruluğunu belirleyecek olan akıldır.”
“O halde, aklını işleten bir varlığın akıl yoluyla bilinecek şeylerde nakle ihtiyacı olmaz. Mesela zulmün kötülüğünü bilmek için nakle ihtiyaç yoktur.” {el-Muğnî,
el-aslah, 151-153)
Sayfa 128 - Kadı Abdülcebbar