“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!”
Mehmet Akif iki satırla neler neler anlatıyor. Geçen Cuma akşamı kızımın da okulunda onun da katıldığı Çanakkale şehitlerini anma töreni vardı, davet ettiler gittik. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı tören ve bir saat kadar sürdü.
Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte canan bebek beledim / Büyüttüm besledim asker eyledim / Gitti de gelmedi canan buna ne çare...
Yücel Paşmakçı'nın derlediği bu türkü, 1950-1953 arasında Kore'ye gönderilen ve Birleşmiş Milletler komutasında savaşıp anlamsızca yitip giden bin civarında şehit, Kayıp ve akıbeti belirsiz askerden birinin anası tarafından yakılmış. Türkünün "Kore dağlarında ot kucak kucak / Ne bilsin analar böyle olacak / Rahmet yerine kurşun yağacak / Gitti de gelmedi buna ne çare" olan ikinci dörtlüğü devletin sansürüne takılıp değiştirilmiş. Musa Eroğlu bu konuda şunları söylemiş bir söyleşide: "Hiçbir görüş, bakış açısı, türküleri etkilememeli. 1950'lerde yakılmış bir türkü var. Analar sokağa çıkıp" Nato'ya hayır dememişler, ama türkü söylemişler. Biz ondan korkmuşuz, törpülemişiz türküyü..."
HÖLLÜK NEDİR ? HİÇ DUYDUNUZ MU ?
✔️ Höllük eskiden bebek bezi yerine kullanılan bir çeşit topraktır.
"Eledim eledim höllük eledim.
Aynalı beşikte bebek beledim .
Büyüttüm besledim , asker eyledim .
Gitti de gelmedi , buna ne çare ."
Bu asker türküsünü bilirsiniz . Şimdilerde hazır bezler var. Bir nesil önce de naylon muşamba üzerine kumaş bezler vardı . Peki ondan önce ne varmış biliyor musunuz ?
Sobanın icat edilmediği zamanlarda , kışları sert ve uzun geçen yerlerde .
Göçebe olarak çadırda yaşayanlar , binlerce yıldır bebeklerini bu şekilde büyütmüş .
İnsanın kafasını çalıştırıp , çaresizlik karşısında yavrusunu korumak için geliştirdiği bir yöntemdir bu .
Her toprağa bebek belenmezmiş . Höllük kil ağırlıklı çok emici bir toprak imiş . Belli ocakları varmış . Bir iki metre derinden çıkarılır , çuvallarda eve getirilip elenir , güneşe serilip iyice kurutularak eve istif edilirmiş .
Bu toprak her seferinde ateşte iyice kavrulur , ılık hale gelince üç parçadan oluşan höllük bezine serilerek usulüne uygun şekilde bebek kundaklanır imiş .
Çocuk hem sıcak kalır üşümez ,hemde çişi toprak emer, poposu kuru kalırmış.
Ayrıca mantar ve pişik olmazmış. Hem kemik gelişimine, hem cilde iyi gelirmiş.
Eledim eledim, höllük eledim
Aynalı beşikte canan bebek beledim
Aynalı beşikte canan bebek beledim
Büyüttüm besledim, asker eyledim
Gitti de gelmedi canan, buna ne çare?
Yandı ciğerim canan, buna ne çare?
Gitti de gelmedi canan, buna ne çare?
Yandı ciğerim canan, buna ne çare? 🇹🇷
Eledim eledim, höllük eledim
Aynalı beşikte yavrum bebek beledim
Büyüttüm, besledim, asker eyledim
Gitti de gelmedi yavrum, buna ne çare
Yaktı yüreğimi canım, buna ne çare
Höllük eskiden bebek bezi yerine kullanılan bir çeşit topraktır.
"Eledim eledim höllük eledim.
Aynalı beşikte bebek beledim .
Büyüttüm besledim , asker eyledim .
Gitti de gelmedi , buna ne çare ."
Bu asker türküsünü bilirsiniz .
Şimdilerde hazır bezler var.
Bir nesil önce de naylon muşamba üzerine kumaş bezler vardı .
Peki ondan önce ne varmış biliyor musunuz ⁉️
Sobanın icat edilmediği zamanlarda , kışları sert ve uzun geçen yerlerde .
Göçebe olarak çadırda yaşayanlar , binlerce yıldır bebeklerini bu şekilde büyütmüş .
İnsanın kafasını çalıştırıp , çaresizlik karşısında yavrusunu korumak için geliştirdiği bir yöntemdir bu .
Her toprağa bebek belenmezmiş . Höllük kil ağırlıklı çok emici bir toprak imiş .
Belli ocakları varmış .
Bir iki metre derinden çıkarılır , çuvallarda eve getirilip elenir , güneşe serilip iyice kurutularak eve istif edilirmiş .
Bu toprak her seferinde ateşte iyice kavrulur , ılık hale gelince üç parçadan oluşan höllük bezine serilerek usulüne uygun şekilde bebek kundaklanır imiş .
Çocuk hem sıcak kalır üşümez ,hemde çişi toprak emer, poposu kuru kalırmış.
Ayrıca mantar ve pişik olmazmış. Hem kemik gelişimine, hem cilde iyi gelirmiş.
📌 İşte eskiden höllük ile büyümüş büyüklerimiz ‼️
Anadolu insanının iç dünyasını ve hayat bilgisini türkülerden öğrenmek lâzım. Her türkü de Anadolu insanının hikâyesi, yâni acısı, ağıtı, hüznü, gurbeti, sevdası, yoksulluğu var.
Umutsuz aşkların, gurbet sızılarının, dinmeyen hasretlerin hikâyeleri anlatılır.
“Şu mübarek günde küsmek olur mu / Uzat ellerini bayramlaşalım / Tanrı selâmını kesmek
Höllük eskiden bebek bezi yerine kullanılan bir çeşit topraktır.
"Eledim eledim höllük eledim.
Aynalı beşikte bebek beledim .
Büyüttüm besledim , asker eyledim .