Okurken oldukça eğlendiğim, çok keyif alarak okuduğum, sürükleyici, su gibi akan bir kitap. Okumanızı öneririm. Konusuna gelecek olursak Londralı beyefendi Phileas Fogg, üyesi olduğu Reform kulüpte arkadaşlarıyla otururken gazetede seksen günde dünyanın gezilebileceğine dair bir yazı görür. Gerçekten de 19.yy'da Sanayi devrimiyle ve süveyş kanalının açılmasıyla bu gezi mümkündür. Seksen günde dünyayı gezebileceğini iddia eden Fogg arkadaşlarıyla bahse tutuşur ve servetinin yarısını ortaya koyar. Uşağı Passepartout'yu da yanına alarak hemen geziye başlar. Yolda binbir zorluklar, engeller, maceralar onları beklemektedir. Bir de peşlerine takılan polis hafiyesini unutmayalım. Kendimi onlarla birlikte seyahat ediyormuş gibi hissettim adeta bende onlarla birlikte zamanla yarıştım.