On yedi yaşındaki Vhalla, Solaris İmparatorluğunda yaşayan basit kütüphaneci bir kızdı. Tüm hayatı boyunca tek bir kural ile yetiştirilmişti; Büyücüler Kulesi’nden uzak durmalıydı, büyücüler kötü ve tehlikeliydi. Ancak bir gün Prens Aldrik’in hayatını kurtarınca kendini o Kule’nin içinde buldu. Hem de yüzlerce yıldır görülmeyen bir güce sahipti; Hava Kontrol gücüne. Ya gücünü kabullenecek ya da büyücülükten defedilip sıradan biri olacaktı..
Kitap fantastik olmasına rağmen öyle ahım şahım bir fantastik sahneler göremedim, belki başlangıç kitabı olduğu içindi diğer kitaplarında daha çok olaylar olur bilemiyorum. Vhalla’yı sevdim, gücünü öğrendiğin de her sıradan insanın vereceği gibi inkar aşamasına girdi diğer kitaplar da dünden meraklıymış gibi şak diye kabullenme durumu yaşanmadı.
Mesafeli, şüpheli ama mantıklı yaklaşmaya devam etti. Öyle okurken bıktıran bir karakter olmadı. Prens Aldrik ise bir Prense göre- ateş gücü olan bir büyücüye göre özellikle- fazla ponçik yazılmıştı. Kitapta beni rahatsız eden en büyük unsur Vhalla’nın Aldrik ile istediği gibi konuşabilmesiydi. Tamam, aralarında çekim var ama yine de adı koyulmadan Prens’e laf sokmak, atar yapmak için yürek yemek gerek sanırım.
Sonuç olarak yeni bir seri arıyorsanız, akıcı olsun, sade olsun, yormasın sinir etmesin diyorsanız bu kitabı size önerebilirim. En başta dediğim gibi çok fazla fantastik olaylar yok bunu unutmayın.