Ellisine doğru, erkek milletinin erkekliğinde çoğu kez bazı kaymalar olur ve erkekler kendilerine, eşeylik bezlerinin üretiminde görülen gerilemeyi ödünleyecek bir sermaye gücü oluşturmaya girişirler.
İnsanoğlu düş kurmaya başladığından bu yana, o kadar çok imdat çağrısı yapıldı, denize o kadar çok şişe atıldı ki; denizi hâlâ görebilmek, denizin yerinde bir şişe yığını görmemek insanı şaşırtıyor.
Bugün ilk defa Emile Zola'nın bir eserini okumuş oldum. İçinde beş farklı hikaye barındıran bu kitapta, aslında anlatılan şey hep aynı: ölüm. Her hikaye ölecek kişi ve bu kişinin yaşamı, ailesi hakkında kısa bir bilgi vererek başlıyor, daha sonra bu kişilerin ölümlerine ve cenaze törenlerine şahit oluyoruz ve hikayeler karakterlerin defnedilmeleriyle beraber sona eriyor. Bu hikayeler her ne kadar gidişat bakımından benzerlik gösterse de, bunları birbirinden farklı kılan asıl şey, ölülerin sınıfların farklılığı. Birinci hikaye bir aristokratın, ikinci hikaye bir burjuvanın, üçüncü hikaye bir tüccarın, dördüncü hikaye şehrin yoksul kesiminden işçi bir ailenin çocuğunun, beşinci ve son hikaye ise bir köylünün ölümünü anlatıyor. Benim bütün bu hikayeleri sırayla okurken gözüme çarpan en önemli şey, Zola'nın sınıf farklıklarını bazen üstü kapalı, bazen de çok net bir şekilde okuyucuya göstermesi oldu. Hikayelerde bahsi geçen insanların cenaze törenleri olsun, cenazelere katılan insanların, din adamlarının kişiden kişiye değişen tavırları olsun, sınıf farklılıklarının toplumun gözündeki değerini net bir şekilde yansıtan ve eleştiren bir kitaptı bu. Çok sevdiğim kitaplar arasına girmeyecek olsa da genel olarak bu kitaptan memnun kaldım. Anlaşılır bir dili vardı ve özellikle dördüncü hikayeyi çok beğendim. Siz de eğer kısa ve nitelikli bir kitap arıyorsanız bu kitaba bir şans vermenizi öneririm.
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,8bin okunma
Yoksa eski çağlardan, kadınların erkek soyuna yaptığı kötülükten, mağaradaki ilk aldatmadan bu yana erkekten erkeğe geçerek büyüyen bir kin miydi bu? Kriz anlarında dişiye saldırmak, onu yenmek ve fethetmek istiyordu.
“İnsanlar hızla seyahat ediyor, bilgileri görgüleri artıyor… Ama yabaniler hep yabani kalıyor, daha iyi makineler icat etseler de içlerinde hep bu yabaniler olacak.”
Okuduğum ilk Emile Zola kitabı. Şöyle ki kitap hakkında çok bilgim olmadan edinmiştim bu kitabı ve 38 sayfada bana ne anlatabilir merakı ile... 5 farklı hayat hikayesini konu edinen Emile Zola aslında bu 38 sayfada almak isteyene o kadar çok şey anlatıyor ki... Yaşadığın dünyada her kim isen; zengin, yoksul, anne, baba, çocuk, cimri vb. rollerimiz ve hayat standartlarımız her ne ise herkesin ister gösterişli olsun ister maddi açıdan olanaksız bir tören, herkesin sonu aynıdır. Hayat içerisinde değer vermediğimiz ya da kendimizden bile daha çok değer verdiğimiz nesneler ya da kişiler olmadan ölüm kapısı bize aralanacaktır. Ve geride bıraktığın herkes sana karşı son görevlerini yerine getirdikten sonra hiç var olmamışsın gibi hayatlarına devam ederler. Bunu 5 farklı hayat hikayesiyle özetlemiştir Emile Zola. Bizlere her ne kadar ömür biçildiyse umuyorum ki bunu dengede yaşayabilme ölçüsüne sahip olabiliriz. İyi okumalar dilerim.
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,8bin okunma
Bu kitap aslında bize kim olarak öldüğümüzün sadece cenaze merasiminin şatafatlılığını, cenaze arabasının neyle süslendiği ve alaydakilerin kime ne hakkında gösteriş yapacaklarını hatırlatan bir kitap olmuş. İçerdiği farklı hikayelerle üst tabakadan alt tabakaya kadar aslında ölümün ölen kişi tarafından bile arka tarafa atıldığı, dünyevi unsurlara daha çok önem verildiğini gösteriyor.
En üst tabakadan da gelseniz tek değişen şey artık boş bir kabuktan ibaret olan bedeninizin diğer insanlara karşı ne kadar önemli bir kişi olduğunuzu göstermek için süslenmesini, cenazeniniz önünde sonunda bir çay partisi gibi sohbetlere döneceğini gösteriyor.
En alt tabakadaysanız da zaten sizin bir öneminiz yoktu ki. Kimdiniz siz? Ne için yaşadınız? Zaten toprağa girmeyecek miydiniz? Artık rahatladınız. Artık dinlenebilirsiniz. Hayattayken sadece ölüm döşeğindeyken dinlenmiş olsanız bile.
Ölünce sadece gitmiş oluyorsunuz, hatta bazen bir yükten kurtulunmuş. Bazen bir para kalmış bazense artık ilgilenilmesi gereken fazladan bir kişi kalmamış oluyor. Ölünüz bile yok sayılabiliyor. Cesedinizin yanı başında sohbetler edilip yemekler yenilebiliyor.
Bu kitabı okuyunca aslında ölümün ölen için bile önemsenmediğini gördüm. Ardında kalanlarsa bir iki damla yaştan sonra belki dünden daha da mutlu devam ediyorlar hayatlarına. Daha az dertle daha az sorumlulukla.
Öldüğünüzde üzüldükleri tek şey sizin için harcadığı zaman ve para oluyor bazen, boşuna harcanmış gibi geliyor onlara.
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Can Yayınları · 202014,8bin okunma