Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
384 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Mektup okuyacak zamanınız var mıdır ? Ya da mektup okumayı sever misiniz ? Ben severim çünkü bir yazarın o anki ruh haliyle alakalı pek çok izler bulabileceğimi hissederim.Ona kendimi daha yakın hissederim.Sanki bu mektupları karşısındakine değil de bana yazıyormuş, içini bana dökmüş, o mektuplar bizim özelimizmiş hissi uyandırırlar bende.Bir
Nancy Huston 'dan okudugum ikinci kitap Ağır Ölüm.
Huston 'in en sevdiğim tarafı konuları kurgulama biçimi. Düz, kuru bir kurgusu yok. Insanı kitabın içine çekip alan bir kurgu bu.
Bu romanında anlatıcı Tanrı. Tanrısal anlatıcı değil. Gerçekten Tanrı. Özellikle her bölümün basında karakterlerin gelecekte başına nelerin geleceğini anlattığı bölümler hem ironik hem de heyecan verici. Dolayısıyla karakterler ile ilgili her şeye hakim. Geçmişlerinden geleceklerine kadar...
Romanın konusuna kısaca değinecek olursak,hepsi de orta yaşın üzerinde kadınlı erkekli bir topluluk Şükran günü yemeği için arkadaşları Sean Farrell'in evinde toplanırlar. Tam on iki kisi. İsa'nin Son Yemeği gibi. Bu arkadaş grubunun içinde museviler,siyahiler ,gizli eşcinseller, şairler, yazarlar, akademisyenler, fırıncı, avukat,doktor gibi farklı mesleklerden kişiler vardır. Olaylar aktarılırken bu kişiler hem kendi kendilerine iç monolog şeklinde hem de birbirleriyle konuşurlar.
Bazen tam olmasa da bilincakisi gibi bir karakter konuşurken diğer karakterin monologuna şahit oluruz. Bu açıdan dikkat gerektiren bir okuması var. Ancak bu gözünüzü korkutmasın oldukça sürükleyici bir roman.
Yine metinlerarasilik gibi farklı yöntemleri de kullanmış yazar.
Tema olarak daha önce okudugum Fay Hatlarında olduğu gibi Yahudi soykırımı, ırkçılık, orta yaş bunalımı, ensest,ilgisiz ebeveynler,uyuşturucu gibi pek çok konuya değinmiş. Farklı kurgular okumayı sevenlere öneririm.
Herkese merhaba! Vizeler, finaller derken ilk dönemi bitirmiş bulunmaktayım. Buralardan da bir hayli uzak kalmış bulunmaktayım ama ufak ufak özlediğim yere dönmeye çalışacağım.
.
Bugün de sizlere en sevdiğim yazarlar arasında baş sıraları çeken isimlerden birisi olan Ahmet Ümit’in ilk öykü kitabı olan Çıplak Ayaklı Gece’yi paylaşacağım.
.
”Bu yıldızları böyle niçin her gece yakarlar.”
.
” Keşke şu kaldırımlarda yürüyen dertsiz, tasasız bir insan olsam. Sahi bu insanlar dertsiz, tasasız mı?”
.
” Şüphe; Çıplak Ayaklı Bir Gece gibi yürüyor içimde.”- Nazım Hikmet
.
Seksenli yıllarda yaşanan çalkantılı olayları ele alan bu kitap 9 farklı öyküden oluşuyor. Yaşanmışlığın, kalemin etkileyici olması da size güzel bir yolculuk vaadi veriyor.
.
Belirtmem gereken bir başka konu ise Ahmet Ümit’in birçok polisiye kitabından ayrılan romanlarından bitanesi olmasıdır. İçinde polisiye, maceradan daha çok seksenli yıllardaki olayların karmaşıklığı bunun yanında insanların o yıllardaki bakış açılarına da tanıklık etmiş olacağız.”
.
Kahramanlıklar, acı olaylar, ihanetler, umutsuz aşklar.. demokrasi ateşini diktatörlüğün en önemli yıllarında ateşe vermeye çalışan umutlu gençlerin öyküsü
PUAN:4/5
Othello sen içimizden biri misin yoksa?
Shakespeare'in okuduğum üçüncü ve en beğendiğim kitabı oldu!
Shakespeare şüphesiz çok harikulade bir yazar.
Tiyatro metinlerine karşı ufak bir ön yargıya sahiptim ama böyle bir yazar varlığını bilsem de okumadığım için bu güzellikten yıllarca mahrum kalmama hayıflanmadım değil. Ön yargım kırıldı üstelik en sevdiğim yazarlar listesine
Efsane&Kurgu&Sihir &Kelimelerin Efendisi.
Özellikle soluksuz okuduğum yazarların eserleri hakkında inceleme yazarken daha zevk aldığımı hissediyorum kitaplardan..
Stephen King için onca okuduğum kitabından sonra aslında dahada büyülü duygularla dolduğum için kelime bulmak zor oluyor bazen.
Ve yazarlığa adım atmış biri olarak kitaplarının her ilerleyen sayfasında ben yazıyorum evet kesinlikle ama King sadece yazmıyor, yaşıyor, yaşatıyor, büyülüyor ve sihirli kelimelerle sizi hipnotize ediyor adeta..
Polisiye tutkumun Türk yazarlar kısımında Ahmet Ümit gibi, yabancı yazarlarda beni büyülen yazarların ilki Stephen King.
En sevdiğim farkı ise polisiye, korku, fantastik pek çok öğeyi ve kurguyu harmanlayıp okuru rüya aleminde gezdirmesi.
Billy Summers' da polisiye öğeler ağırlıkta olsa da bir intikam hikayesi, bir savaş romanı ve tek kurşunluk bir kahramanlık hikayesi ...
Kitabın arka kapak yazısında , "Bu romanı elinizden bırakamayacaksınız ve Billy' yi asla unutamayacaksınız " yazıyor..
Ben King' in hiç bir romanını elinden bırakamamış ve bitmese diye ağır ağır okumuş bir hayranı olarak Billy ' in hikayesinin o ters köşe bölümünde ağladım bile ...
Seni unutmak ne mümkün "Billy Summers..."
#Aşk #Kurgu #Sihirbaz #Polisiye #Gerilim #S.King
Haruki Murakami, son birkaç yıldır adını gördüğünü ve merak ettiğim bir yazardı. Yazarın kalemini "İmkansızın Şarkısı" ile tanıdım ve diğer kitaplarını da merak ediyorum. Japon Edebiyatına giriş kitabım oldu. Haruki, Japon Edebiyatına en tanınmış yazarlarından birisi. Anlatımı çok zor bir kitap olduğunu düşünmüştüm başlamadan önce ama
100 syf.
10/10 puan verdi
Bundan birkaç sene önce kitabın bir alıntısına denk gelmiştim. Bir alıntı sizi sayfalar dolusu kitaba başlatabilir, hatta kitaptan ziyade, sadece o alıntıyı okumak için bile başlayabilirsiniz:)
Kitap 100 sayfadan oluşuyor. Kısa olduğuna bakmayın, her sayfa dolu dolu ve keyifle okuyacağınız, bir solukta okuyup bitireceğiniz ve oldukça seveceğiniz
Erdem Yılı Kitap İncelemesi:
Konusu ve ana düşüncesiyle beni derinden etkileyen, sonuyla kahreden bir kitap Erdem Yılı...
Öncelikle kitabın günümüzün neredeyse bir uyarlaması olduğunu söyleyebilirim. Yani şu an Türkiye'deki kadınların gördüğü muamelenin hepimiz farkındayız, buna birçok örnek verebilir herkes. Tabii bu olaylar sadece Türkiye'de de yaşanmıyor. Başka
Spoiler içerebilir !!!
Stefan Zweig sevdiğim yazarlar arasında yerini hep korumayı başarıyor. Güçlü kalemiyle yazılarını, yaşattırırcasına hissettiriyor.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, Bilinmeyen bir kadının kaleme almış olduğu bir mektup, okuyucuyu ancak bu kadar derinden etkileyebilirdi. Ortada var olan bir aşkı anlatmak üzere kaleme almış olduğu bu yazısında, aşkın dışındada birçok konuya değinmesi mükemmel bir eser ortaya koyduğunu gösteriyor. Kitapta kalıplaşmış cümlelerin tekrar etmesi, çaresizliğin ve hüznün birer parçası konumunda. “Sana, beni asla tanımamış olan sana…”
Zweig’in en çok satan novellaları arasında yer alan bu yapıt okurun tüm duygularını aynı anda dışa vuruyor. Kadının çocukluğundan itibaren bir adama karşı yaşadığı aşkı; hissediyor, seviniyor, düşünüyor, üzülüyor, meraka kapılıp adeta sürükleniyorsunuz. Bay R.’nin karşısındaki aşkı görmeyecek kadar aciz oluşu, kadınları bir ihtiyaçmış gibi hor görmesine karşı sinirlenmemek ise elde değil. Aslına bakacak olursak günümüzdeki ilişkilerin kaleme alınmış hali de diyebiliriz bu esere. Tek taraflı yaşanılan aşkların direnişleri, umutları, üzüntüleri ve nice melankoli durumlarının insan üzerinde etkisi, bir bir anlatılımış sayfalarda.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,1bin okunma