Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes

Düşünme fazla, yetinmesini bil azla. Hadi eyvallah. Fiççucu fiççucu...
Reklam
Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.
Anası onu gezdirmeye götürürken bir saat saçlarını düzeltmeye uğraştığı halde, ne anasının, ne babasının aklına bu kafanın içi ile de bir parça meşgul olmak düşüncesi gelmemişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zaten, bir felakete sükun ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir. Kuru ve sabit gözlerin arkasında nasıl bir ateşin yandığı; yavaşça kalkıp inen göğsün içinde nelerin kaynadığı bilinmediği için, insan mütemadi bir ürkeklik ve tereddüt içinde üzülür...
Ölüyorum, yani bir anlamda acılarım son buluyor.
Reklam
Bereket versin herkes böyle değil... Daha sarp yollardan yürüyen fakat buna mukabil insan denecek bir insan olmak isteyenler de var... Belki pek az... Ama var... Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir. Bu söylediğim gibilerin az ve henüz kendilerini tam göstermemiş olması, günün birinde iyinin, doğrunun ve kıymetlinin hakim olacağından ümidi kesmeyi icap ettirmez...
Kuvvetliye ve akıllıya imtiyaz verileceğini düşünen herkes, mavi boncuğu kendisinde bilerek veya böyle görünmek isteyerek, bu fikirleri pek doğru buluyordu.
Kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?
Benim nazarımda genç olmakla ihtiyar olmak arasında bir fark yoktur. Belki ihtiyarlık, bu manasız sürüklenmeyi sona yaklaştırmış olmak bakımından, daha da iyidir.
Kimisi gençliğine mağrurdur; kimisi ihtiyarlığına ve tecrübesizliğine dayanıp böbürlenir; kimisi eskiden neydim diye övünür; kimisi ileride neler olacağını ihsas ederek itibar kazanmak ister. Hepsi birden mahiyetini asla anlamadıkları bu değirmenin içinde yuvarlanıp giderler ve kainatın mihverinin kendilerinden geçtiğini vehmederler.
Reklam
Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümize hapsolup yaşamalıyız.
Bekçi, 'Burası özel bir mezarlıktır' demiş. 'Buraya gömülen insanlar mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu oldukları günleri yazarlar. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52'yi geçen çıkmadı daha.'
"Riyakarlık tesellide son haddini bulur. Bu anda çehrelerin aldığı yalancı teessür ifadesi, o biraz yukarı kalkıp birbirine yaklaşan kaşlar, o hafif hafif ve anlayışlı bir tavırla sallanan baş ve o derinden çıkarılmaya çalışılan matemli ses insanı deli eder."
"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görünmeyen sisli ve yapyalı bir denizdi."
"Bazı insanların hayatlarını bazı insanların hiç düşünmeden cehenneme çevirmesine ağlamazsın."
189 öğeden 166 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.