Hârun er-Reşîd’i ne kadar övsek azdır! Nitekim o, geceleyin bir seferdeyken şiddetli kar yağdı ve onu canından bezdirip bir türlü huzur vermedi. Bunun üzerine yanındakilerden biri ona şöyle dedi: Ey mü’minlerin Emîri! İçinde bulunduğumuz zorluk, sıkıntı ve yolculuk külfetine bak! Hâlbuki halk rahat ve uyuyor! Bunun üzerine Hârun er-Reşîd şöyle dedi: “Sus! Halka uyumak bize de uyanık kalmak (nöbet tutmak) düşer, yöneticinin halkını koruması ve (bu uğurda) eziyetlere katlanması gerekir.”
Sayfa 62 - Birinci bölümKitabı okudu
Harun er-Reşıd, Bizans ordusu karşısında büyük bir zafer kazanmış ve Bağdat'a binlerce esirle dönmüştü. Bizans imparatoru, bu esirlerin kurtulmalık karşılığında salıverilmesini istediğinde, kurtulmalık olarak imparatorluk kütüphanesinde bulunan Grekçe kitaplardan başka bir bedel kabul etmeyeceğini bildirmişti.
Reklam
Er Reşid El Mürşid
İsm-i Hakem ve Hakîm, bedahet derecesinde Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın risaletine delâlet ve istilzam ediyor denilebilir. Evet, madem gayet manidar bir kitap, onu ders verecek bir muallim ister. Ve gayet güzel bir cemal, kendini görecek ve gösterecek bir âyine iktiza eder. Ve gayet kemalde bir sanat, teşhirci bir dellâl ister. Elbette
Zenâdıkaya karşı mücadele, el-Mehdi dönemindeki kadar şiddetli ol- masa da, Hârun er-Reşid zamanında da sürdü. Hatta yeni halife daha tah- ta çıktığı ilk gün bu mücadeleyi başlattı. Tahta çıkışı dolayısıyla ilan ettiği genel aftan özellikle hapisteki zındıkları yararlandırmadı.190 Kendisine uzun yıllar hizmet eden Bermekîler’i ise zendeka isnadıyla nasıl ortadan kaldırdığına daha önce temas olunmuştu
Zendeka ve İlhad Hareketleri Karşısında Siyasal Otorite Emeviler’in son dönemiyle Abbasiler’in özellikle ilk iki yüzyılında çok dikkat çekici bir biçimde ortaya çıkan, değişik çevrelerde değişik çehreler- le, değişik niteliklerle görünen zendeka ve ilhad hareketlerine topluca ba- kıldığında, ortak bir nokta göze çarpar: Bilhassa Abbasi
Halife Harun er-Reşid'in hazık bir Hristiyan tabibi vardı. Bu tabible, o devrin ileri gelenlerinden Ali b. Hüseyin arasında şöyle bir konuşma geçmiştir : "Sizin kitabınızda tıb ilmine dair hiçbir şey yoktur. Halbuki ilim iki kısımdır; beden ilmi, din ilmi!." "Allah, tıb ilmini, Kitab-ı Kerim'inin yarım ayetinde toplamıştır!." "Hangi ayettir o ?" "Yiyiniz, içiniz; fakat israf etmeyiniz!" " İyi ama, sizin Peygamberiniz'den, tıb konusunda hiç bir söz intikal etmemiştir!." "Bizim Peygamberimiz, tıbbın esasını, kısa bir cümlecik içinde özetleyivermiştir !. " "Nedir o cümle ?" "Hastalığın yuvası mide, sıhhatli kalmanın başlıca yolu ise perhizdir. Her bünyeye, alışkın olduğu ölçüde yemek veriniz" hadisidir. Bunun üzerine Hristiyan tabib kanaatini değiştirerek şöyle der : "Doğrusu, gerek Kitabınız, gerek Peygamberiniz, tıb sahasında, Calinus'a söyleyecek bir söz bırakmamıştır."
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
155 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.