Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cenaze namazını kılmak için dışarıya çıktılar ve musalla taşının önünde saf oldular. İlk sırada bulunan Müşir Deli Fuad Paşa'nın sağında Enver Bey, solunda Eşref Bey yer almıştı. Said Nursî kalabalığa döndü: - Döğüşe döğüşe buraya geldik; çok şehit verdik. Allah hepsine rahmet eylesin. Mücahit, fedakâr kardeşlerimi gördükçe, milletimin İslâm'a ve insanlığa daha çok hizmet edeceğine inanıyor, acılarıma teselli buluyorum. Reşit hem bir kahraman, hem bir çelebi, hem de istikbal vaad eden bir gençti. O yalnız aziz müşirimizin değil, milletimizin çocuğuydu. Cenab-ı Allah onu şehitlik mertebesine yükseltti. Silah arkadaşınızı nasıl bilirsiniz? Göğe aynı anda, pek çok hançereden çıkan bir ses yükseldi: - İyi biliriz. - Ahirette de aynı şehadette bulunur musunuz? - Bulunuruz. - Hakkınızı helâl ettiniz mi? - Helâl olsun. Said Nursî bakışlarını gökyüzüne doğru hafifçe kaydırdı, ellerini açtı. Dudakları sessizce kıpırdadıktan sonra kıbleye yöneldi: - Er kişi niyetine... Namazdan sonra Reşid'in tabutunu Said Nursî'nin öğrencileri bütün şehri inleten tekbir sesleriyle omuzlarına aldılar. Ardından kalabalık yürüyordu; çoğunun gözleri nemliydi.
Sayfa 148 - ötükenKitabı okudu
Sultan kelimesi bir idari unvan olarak ilk defa adaletiyle meşhur Abbasi halifesi Harun er-Reşid tarafından veziri Ca'fer bin Yahya el-Bermeki'ye verilmiştir. Sultan unvanı Selçuklular devrinde yayıldı. İran coğrafyasında İlhanlılar'ın kuruluşunu takip eden yıllarda yerini Türkçe "ilhan" ve "han" unvanlarına bıraktı. "Han" aslında yalnız Cengiz Han soyundan gelenlerin benimsediği bir unvandır. Osmanlılar kendilerini o soya yasladıkları için "han" unvanını da kullandılar.
Sayfa 192
Reklam
Sultan
Sultan Arapçada otorite ya da hükümet anlamında soyut bir isimdir. Orjinal kullanım döneminde sultan sözcüğü kişiyi belirtmek için değil, bir soyutlama olarak kullanılmaktaydı. Sultan Ünvanı, ilk kez Halife Harun er-Reşid tarafından vezirine verilmiştir
91- Ed-Dârr: "Elem, zarar verenleri yaratan." 92- En-Nâfi: "Fayda veren şeyleri yaratan." 93- En-Nûr: "Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren." 94- El-Hâdî: "Hidayet veren." 95- El-Bedî: "Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan." 96- El-Bâkî: ''Varlığının sonu olmayan, ebedi olan." 97- El-Vâris: "Her şeyin asıl sahibi olan." 98- Er-Reşîd: "İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren. " 99- Es-Sabûr: "Ceza vermede acele etmeyen."
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak için; Er-Reşîd
Sayfa 62 - Sırrı Çözülmüş EsmâlarKitabı yarım bıraktı
Bu hususta epey bir yol alıp mesafe kat etmiş olan Dr. İbrahim Kerim bazı hastalıklar için aşağıdaki tespit ettiği Esmâları tavsiye ediyor: Kemik Hastalığı İçin: El-Kaviyy Diz Hastalığı ve Ağrıları İçin: Er-Rauf Kalp Hastalığı İçin: En-Nûr Kalp Damarlarının Tıkanması: El-Vehhab Sinir Hastalığı: El-Muğnî Baş Ağrısı: El-Ğaniyy Guatr: El-Cebbâr Göz
Sayfa 59 - Hangi İsim, Hangi Derde Deva?Kitabı yarım bıraktı
Reklam
Peki, hangi ismi, günde kaç kez ve hangi halimiz için zikretmemiz gerekiyor? İşte cevapları:Merhametsizlere: "Er-Rahmân", "Er Rahîm" Aşırı sinirlilere: "El-Halim" Sevgi ve muhabbeti az olanlara: "El-Vedûd" Nereye gideceğini bilemeyenlere: "Er-Reşîd" Sıkıntı içinde olanlara: "El-Vekil"
Sayfa 55 - Allah'ın İsimlerini Zikretmek Hayatımızı Etkiler mi?Kitabı yarım bıraktı
Memun bin Harun er-Reşid şöyle demiştir: "Arkadaşlar üç gruptur: Biri gıda gibidir; insan onsuz yapamaz. Diğeri ilaca benzer; insan bazen ona muhtaç olur, bazen olmaz. Üçüncü grup ise, hastalığa benzer;insan hiçbir zaman ona muhtaç değildir. Fakat bazen insan ona müptela olur."
Fikir Beyan Hürryeti
Halife Harun er Reşid, Muvatta isimli eserini Kabe-i Muazzama'ya asıp, herkesin bununla amel etmesini emredeceğini söylediği zaman, İmam Malik bunu fikir hürriyetine aykırı bularak reddetmişti.
îro roja bûyîna teye, delalê min, emrê min, şa bûna min. Lê tu gelekî dûrî minî... Min ê çawa bi xasta ez bihatama ber dayîka te temene bûma. Ber dayîka te biketama ser çoka û min jêra bigota: Dayê, ez zef ji te razîme wekîte şêre kî aha aniye û mezin kiriye, we kî ez pêra firnaq divim, pêra şa divim". Nizanim, ew çi dayîke, min ne dîtiye. Dive horiye, dive periye... Lê zanim ew, dayîka teye,kîjanê jî tu colangêda hejandîî û tera lûrî gotiye û tu ketîî xewa şîrin da. Dayîka te nizane wekî ez usa gelekî te hizdikim û emekê wê dişêkrînim. Îzna min tuneye, ez pêra xeverdim û bêjmê da: Ez kurê te gelekî hizdikim. Hizdikim bê hesav, emrê xwe zeftir. Weyî, ez lê lê me pêra bivîme peza qurbanê". Sivê zû ezê rabim ber Şems ta bim,ezê bêjim: Şemso, ya te ser seheta delalê min, bira bê ser seheta min!" Lê,dayîka te nizane ez Xatûna şertê xwe me. Ez kesî ra helane bûme qurban.Wekî dayîka te zanibe, ez usa bê hesav te hizdikim, gelo wê çibike? Dive kumreşyê bike, bêje, kêye e vahana, ça minbzeftir kurê min hizdike. Erê, minê jêra bigota, erê dayê, ez te zeftir kurê te hiz dikîm!
Reklam
Artık hemen kendini düşün de pişman olup, pişmanlığın sana fayda vermeyeceği günden önce kendini hesaba çek. (Reşîd er-Râşid ibni Mustafa, Tahzîrü’l-Müslimîn min terkis-Salâti an vaktihâ ve fahrîmi terkihâ, sh:15)
Memun Bin Harun er-Reşid şöyle demiştir: “Arkadaşlar üç gruptur: Biri gıda gibidir; insan onsuz yapamaz. Diğeri ilaca benzer; insan bazen ona muhtaç olur, bazen olmaz. Üçüncü grup ise, hastalığa benzer; insan hiçbir zaman ona muhtaç değildir. Fakat bazen insan ona müptela olur.”
Zehebî de bu vakıaya işaret ederek, Harun er-Reşid zamanında hadislerin tasnîfi faaliyetlerinin çoğaldığını ve kitap telifinin arttığına dikkat çekmektedir.
Sayfa 56
Mesela bazı bölgelerde kadının yüzünün örtünmesi (peçe) olayı bilinmeyen bir hadise iken, başka bölgelerde bu uygulama dogma mertebesine yükseltilmiş ve adeta din savunulur gibi savunulmaktadır. Ancak Müslüman kadının Muhamemed a.s. zamanında peçe takmadığını kesin olarak biliyoruz. Bu âdeti ilk defa kadın modası olarak Harun er- Reşid'in üvey kız kardeşi olan Uleyya uygulamıştır. Bir moda uygulamasının İslam'ın bir parçasına nasıl kolayca dönüştüğünü araştırmak ilginç olurdu.
Halife Harun er-Reşid (170/786-193/809), huzuruna getirilen bir zındığın öldürülmesini emrettiğinde "Peki benim uydurduğum 1.000 hadisi ne yapacaksın?" şeklinde diklenmesi*
Sayfa 117 - Kayıhan yayınları
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.