Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erasmus’un misyonu ve hayatının anlamını oluşturan ana öğe, karşıtlıkların hümanizmin anlayışı içerisinde bağdaştırılmasıydı.
Modern ulus-devlet anlayışı ciddi olarak ancak 1500'den sonra, başka dillerde yazılmış çok sayıda kitap ulaşılabilir hâle geldiği zaman gelişmeye başladı. Petrarca ve Erasmus gibi hümanist bilginler eserlerinin Latince çevirileri sayesinde uluslararası tanınırlık kazanırken anadilde yazılmış eserler (Boccaccio'nun yazdığı Decameron ve Chaucher'in Canterbury Hikâyeleri gibi) o zamana kadar kişisel ya da sahnelenme amaçlıydı. Seri üretimi yapılmış kitaplar bilhassa dayanıklı ve ulusaldı. Yazılı diller Avrupalı ulusların tanımlayıcı özelliği olmaya başladığı için yöresel aksanların fonetik yazımları bir sisteme bağlandı. Her dilin ürünleri ihraç edilebiliyordu fakat giderek ulusların kültürleri dışarı kapalı hâle geliyordu. Kendi kaderini tayin ve kişisel vicdan sonraki beş yüzyılın idealini oluşturdu ve bu model Aydınlanma'dan sonra tüm dünyaya yayıldı.
Reklam
O günlerden bu yana Avrupa tarihinin dramatik gelişimine barış yanlısı, uzlaştırıcı nitelikte bir insanlık politikası, yani “Erasmus Anlayışı” değil, fakatPrens'in öngördüğü her türlü fırsatı, ne pahasına olursa olsun değerlendiren bir iktidar politikası yön verdi. Diplomatlar , kuşaklar boyunca içinde insancıl duygulara yer olmayan sanatlarını, acımasız bir keskin görüşlülük sergileven bu Floransalının kitabından öğrendiler, uluslar arasındaki sınırlar hep kılıç ve kanla çizildi, defalarca değiştirilip yeniden saptandı. Avrupa uluslarının en tutkulu güçlerini harekete geçiren, birliktelik değil, ama hasımlık oldu. Buna karşılık Erasmus Anlayışı'nın tarihi biçimlediğine ve Avrupa'nın kaderinde gözle görülür, elle tutulur bir rol oynadığına hiç rastlanmadı: Karşıtlikların adalet düşüncesinin potasında bağdaştırılmasına, eritilmesine ilişkin yüce hümanizm düşü, ulusların ortak bir kültürün çatısı altında birleşmesi, gerçekleşmeyen ve içinde yaşadığımız gerçeklikte belki de hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir ütopya olarak kaldı.
Sayfa 203Kitabı okudu
Kumarbaz
Fakat garip bir namus anlayışı ile kendilerini soyanları aldatmaz, başka oyuncuları aldatır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Avrupa uluslarının en tutkulu güçlerini harekete geçiren, birliktelik değil, ama hasımlık oldu. Buna karşılık Erasmus Anlayışı'nın tarihi biçimlediğine ve Avrupa'nın kaderinde gözle görülür, elle tutulur bir rol oynadığına hiç rastlanmadı.
Sayfa 203Kitabı okudu
Avrupa uluslarının en tutkulu güçlerini harekete geçiren, birliktelik değil, ama hasımlık oldu. Buna karşılık Erasmus Anlayışı'nın tarihi biçimlediğine ve Avrupa'nın kaderinde gözle görülür, elle tutulur bir rol oynadığına hiç rastlanmadı: Karşıtlikların adalet düşüncesinin potasında bağdaştırılmasına, eritilmesine ilişkin yüce hümanizm düşü, ulusların ortak bir kültürün çatısı altında birleşmesi, gerçekleşmeyen ve içinde yaşadığımız gerçeklikte belki de hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir ütopya olarak kaldı.
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.