Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erasmus’un misyonu ve hayatının anlamını oluşturan ana öğe, karşıtlıkların hümanizmin anlayışı içerisinde bağdaştırılmasıydı.
Yalnız ve yalnız toplumun esenliğini amaç edinen bir ideal, geniş halk kitleleri için hiçbir zaman tümüyle yeterli olamaz; ucuz kafaların var olduğu yerde, salt sevginin yanı sıra nefret de o karanlık hakkını ileri sürer ve bireyin, ortaya atılan her düşünceden en kısa sürede kendi kişisel çıkarını sağlama eğilimini belirginleştirir. Somut olan, elle tutulup gözle görülebilen, her zaman kitleye soyut olandan daha kolaylıkla nüfuz eder; onun içindir ki bir ideal yerine somut nitelik taşıyan, yöneltilebilen, başka bir sınıfa, ırka ya da dine dönük düşmanlığı dile getiren sloganlar siyaset pazarında daha çabuk benimsenir. Çünkü bağnazlığın öldürücü ateşini körükleyebilecek en büyük güç, nefrettir. Buna karşılık Erasmus Anlayışı gibi, yalnızca insanların birbirine yakınlaşmasına hizmet eden, ulus ayrımı tanımayan insancıl bir ideal, doğal olarak her an karşısında çarpışacak düşman arayan bir gençlik üzerinde görsel etki yaratabilme gücünden yoksundur; kendi ülkesinin sınırları dışında ve kendisininkinden başka bir dine inanan düşmanları gösteren o ayırıcı gücün çekiciliğine hiçbir zaman sahip değildir. Bu nedenle, yan tutmakta bağnazlığa düşenler için insanoğlunun içindeki ezelî hoşnutsuzluktan istedikleri yönde yararlanmak, her zaman kolay olmuştur ve olacaktır.
Reklam
Son nefesini vermekte olan Erasmus'un, Avrupa birliğine ilişkin manevi mirasını sonraki kuşaklara en soylu görev olarak bıraktığı sıralarda, Floransa'da, insanlık tarihinin en önemli ve iddialı kitaplarından biri, Niccolô Machiavelli'nin Principe'si (Prens) yayınlanır...Matematik açıklıkla yazılan ve amansız bir iktidar ve başarı politikasına
Erasmus Anlayışı ile Luther anlayışı,
Su ile ateş ne kadar birleşebilirse Erasmus Anlayışı ile Luther anlayışı, akıl ve tutku, insanlık dini ve din bağnazlığı, çok yanlılık ile tek yanlılık, yumuşakbaşlılık ile sertlik de birbirleriyle ancak o kadar birleşebilir.
Sayfa 180 - 7.Basım Eylül 2017 Can YayınlarıKitabı okudu
Erasmus’un misyonu ve hayatının anlamını oluşturan ana öğe, karşıtlıkların hümanizmin anlayışı içerisinde bağdaştırılmasıydı.
don kişot boş hayaller peşinde koşan bir romantik midir?
don kişot karakteri türk kültüründe küçük görülür, aşağılayıcı bir çağrışımla kullanılır. bu, belki de 18yy akıl çağında, çoğu yorumcunun don kişot karakterini gerçeklikten ve rasyonaliteden tümüyle kopuk bir deli olarak okumasından kaynaklanmıştır. oysa don kişot insan muhayyilesinin sınırsızlığının simgesi olarak okuyanlar çoğunluktadır. ben derslerimde bu ki anlayışı da naklettim, ama benim okumam don kişotu stultitia (kk-deliliğe övgü'deki ironi gibi), falstaff ve gargantua'yla birlikte erasmus hümanizmasının mirasını sürdüren bir yapıt olarak görür.
Reklam
"Hümanizma ruhunun ilk anlayışı ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar."
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.