Merhabalar,
@Satansdiary ile Feminizm, Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Kitaplığı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
youtube.com/watch?v=gAYDcOv...
Tekrar tesekkür ederim Ömer teklifin için. Sohbetimizde kadının gizli kalmış tarihinden aile kurumuna, şiddet türlerine, kadınların ve erkeklerin içsel gelişimlerine dair kitap
''Erkek, kimliğinin idealleştirilmiş biçimini temsil eder. Üzerinde büyük ölçüde uzlaşılan hegemonik erkeklik özellikleri; güç, hakimiyet, otorite, duygusallıktan uzaklık, homofobik olma, yarışmacılık, iş-güç sahipliği ve risk alabilmedir.''
''Eril şiddet, yaş, cinsiyet, sınıf ve etnisiteye dayalı hiyerarşilerde yapılandırılmış ve en güçlünün kazanacağı biçimde örgütlenmiş bir davranışlar bütünüdür.''
...erkeklik, sürekli başka konumların
"ne olduğu" hakkında konuşma hakkını kendi elinde tutan ve bu sayede kendi bulunduğu konum sorgulama dışı kalan bir "iktidar konumu"dur. ...
Şimdi belli bir mesafe iyidir yani. Mesela şimdi çocuğunun bir sevgilisi olacak, bunu da gelip babaya söyleyecek. Bizim yetişme tarzımıza ters, biraz zor gibi görünüyor. Biz babamızdan böyle bir şey görmedik. Bir köy düğününe gideceğimiz zaman bile babamdan gizlenmeye çalışırdık. Onlarla aynı yerde oturamazdık. Aynı masada yemek yiyemezdik. Köylerde yetişme tarzımız böyleydi.
Araştırmamızda görüştüğümüz erkeklerin yaşamlarına baktığımızda bir erkeğin sahip olduğu "sosyal sermaye" düştükçe aile reisliğine atfettiği değerin arttığını görüyoruz.
Sınıfsal konumların cinsiyet ile ilişkisini istihdam açısından bakıldığında, "ekmek parası kazanan", "aile geçindiren erkek"in aldığı ücretin bütün aile için; "çalışan kadın"ın aldığı ücretin kendi "harçlığı" için olduğu klişesi ile karşılaşırız.
araştırmaların da gösterdiği şey, bir erkek için işsizliğin "kadınsılaşmak"la eş bir aşağılama ve suçlamayı da beraberinde getiren bir tehlike oluşudur. Bir erkeğin yetişkinliğinin ve "gerçek bir erkek" olarak görülmesinin en önemli ölçütü düzenli bir iş sahibi olmasıdır. Bir başka deyişle, erkeğin sosyal değeri ekonomik gücüyle ölçülür.
Uluslararası medya cinsiyetçi anlamları yayıyor; kadınları ve cinselliği metalaştırıyor; kadın emeğini ve cinselliğini küresel pazarın tüketim nesneleri haline getiriyor.
Babasız erkeklerin daha pozitif erkek kimlikleri geliştirebilmeleri annenin sosyal-kültürel sermayesine bağlı görünüyor. Babasız büyümenin ancak çocuğun eğitim ve istihdam kaynaklarından yararlanabilme şansını azalttığı durumlarda olumsuz bir etkiden bahsedilebilir (Marsiglio ve Pleck 2005; 253). Bu nedenle aile ortamı dışında büyümüş erkeklerin deneyimlerindeki farklılık araştırmacılar açısından dikkat çekici oluyor.
Erkekliğin kendisinin de, tıpkı kadınlık gibi, cinsiyet rejimi ilişkileri içinde şekillenen, yani "cinsiyetlendirilmiş" toplumsal ilişkilerin bir ürünü olduğu ve bizzat ve her an yeniden yeniden oluşmakta olduğu yavaş yavaş kabul gören bir önerme haline gelmiştir.