Öyle ki, bazen birbirini yeni tanıyan iki insan reddedilme kaygıları sonucu birbirlerine yaklaşamazlar; her biri diğerinin kendisini kabul etmeyeceğini düşünür ve aslında gelişebilecek bir ilişki bu nedenle başlatılamaz. O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki!
Şunu söylemek istiyorum: Bazen bütünün önemsiz, küçük bir parçası gibi ifade edilen şeyler, aslında hayatı kapsayan gerçeğin ta kendisidir. Sadece istisna kalıpları içinde anlatılmıştır.
Fizikçi Eddington, “Çoğu zaman ‘bir’i incelemeyi tanımladığımızda ‘iki’ ye ilişkin her şeyi bildiğimize inanırız, çünkü ‘iki’, ‘bir ve bir’ dir. Ne var ki, böyle düşündüğümüzde, ‘ve’yi henüz incelememiş olduğumuzu unuturuz”
Oysa bir insanı anlamak için o insanın ya doğumundan itibaren bütün hayatının gözden geçirilmesi ve çok iyi bilinmesi gerekir. Başımızdan geçen her olay kişiliğimizin oluşmasında az çok etkisi vardır. Geçirdiğimiz her tecrübe, kişilik dediğimiz o bileşimin bir unsurudur.
“You Don’t Know What Love Is (Sen aşk nedir bilmezsin, Her şafağa uykusuz gözlerle girmedikçe, Hiç istemediğin halde aşkı yitirmedikçe, Sen aşk nedir bilmezsin)”
Kadınlara hiçbir zaman başka erkekler hakkında soru sorulmaz.Sorulursa, bu konuda ya yalan söylerler, dolayısıyla siz gerçeği yine hiçbir zaman öğrenememiş olursunuz; ya da doğruyu söyleseler bile, aslında bu gerçek belki de sizin hiçbir zaman duymak, öğrenmek istemediğiniz bir şeydir..
Tarihi değiştirebilenler, ancak ve ancak insanın kendisi hakkında düşüncesini değiştirmeyi başarabilmiş olanlardır. İsa kadar Hitler de, Budha kadar Stalin de değiştirmiştir tarihi... Elijah Muhammed de..