“Bildiğim güzel bir yer var .Yanımızda yiyecek bir şeyler götürürüz .En çok ne seversin?”
“ Seni ,Portuga.”
“Kastettiğim başka, salam, yumurta, muz...”
“ Her şeyi severim .Evde hepimiz ,ne varsa sevmeyi öğrendik.”
“Önünde mutsuz bir seçenek var Elizabet . Bugünden itibaren anne babandan birine yabancı olmak zorundasın .Annen Mr.Collıns’le evlenmezsen bir daha yüzüne bakmıyorcağını söylüyor ,ben de evlenirsem bir daha yüzüne Bakmayacağımı söylüyorum.”
“İşte o’ efendim . Dorotilia benden daha fakir .Öbür kızlar onunla oynamak istemiyorlar ,çünkü hem zenci hem aşırı fakir .Bu yüzden hep herkesten ayrı duruyor .Verdiğiniz parayla aldığım çöreği onunla paylaşıyorum .”
Bu kez mendili uzun süren bundan ayırmadı.
“Bazen parayı benim yerime ona verebilirsiniz .Annesi çamaşırcılık yapıyor ve 11 çocuğu var .Hepsi küçücük.Ananem Dindinha yardım için onlara her cumartesi biraz kuru fasülye ve pilav veriyor .Ben de çöreğimi paylaşıyorum ,çünkü annem bize ,fakir olsak da elimizdekini bizden yoksullarla paylaşmamızı öğretti.”
“Sizde hala şu pahalı sigaradan var mı ?”
adam avucundaki parayı görünce rafa uzanıp iki paket aldı.
“Sen içmeyeceksin ,değil mi Zeze?”
...
“Babamı alıyorum “
Babama bu noel hediyesini alabilmek için bütün gün çalıştım “
“ Sahiden mi Zeze? O sana ne hediye verdi ?”
“Yazık hiçbir şey veremedi. Bildiğiniz gibi hala işsiz.”