Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden
birisine ask siirleri
yazabildin mi?
Onu içinde kurmanin seni yok etmek oldugu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin,
özlemini,
susuzlugunu,
açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasini gördügün
ama merhem olamadigin zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrisal gücünün
bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu
gördügün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç....
Madam de Beauséant kaçıyor,bu da ölüyor,dedi.Soylu ruhlar bu dünyada uzun süre kalamaz.Gerçekten de, yüce duygular bu alçak, aşağılık, düzeysiz topluma nasıl uyum sağlayabilir?
Sayfa 252 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beyin ve kelle insan kafasının iki görünüm altında benimsenmesi gerektiğini ilk hisseden hırsızların jargonunda iki önemli sözcüktür.Beyin yaşayan insanın bilinci, düşüncesidir.Kelle ise kesilmiş kafanın nasıl hiçbir işe yaramadığını gösteren küçümseyici bir sözcüktür.
Sayfa 180 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tanrım! Mutluluğumuzu borçlu olduğumuz kişiyle her şeyi paylaşmak doğal değil midir?Birbirlerine her şeylerini vermiş iki kişi arasında, bütünün bir parçası sorun oluşturabilir mi? Para ancak duygular öldüğünde gündeme gelebilir.
Sayfa 140 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İşte en son endişem:Bazı kadınlar kocalarını yönetmek için kendilerini onlara satıyor olabilirler,ben en azından ben özgürüm!O Nucingen'in beni altınla kaplamasının sağlayabilirdim,ama ben saygı duyabileceğim bir erkeğin göğsünde ağlamayı tercih ediyorum.Ah! Mösyö de Marsay bu akşam bana satın aldığı bir kadınmışım gibi bakamayacak.
Sayfa 140 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
-Bu ciddiyet de neyin nesi? dedi.
-Kafam olumsuz düşüncelerle allak bullak.
-Ne tür düşünceler? Düşünceler de iyileşir.
-Nasıl?
-O düşüncelerin altında ezilmekle.
Goriot Baba muhteşem görünüyordu.Eugène onun yüzünün babalık tutkularının aleviylr böylesine aydınlandığını hiç görmemişti.Duyguların ele geçirdiği bir bedenin tamamına yayılma gücü dikkate değer bir olgudur.Ne kadar sıradan olursa olsun, güçlü ve gerçek bir sevgi besleyen biri yüz ifadesini değiştiren,hareketlerini canlandıran,sesini renklendiren bir akışkan yayar.
Sayfa 127 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kızılgöz o kış,son karısını taciz ve sürekli dayakla öldürdü.Uzak atalarının zamanından ileri gidememiş, ilkel biri olduğunu söyleyip duruyorum ya, aslında bu olay daha da beterdi,çünkü daha aşağı seviyede olan hayvanlar bile dişilerine böyle kötü davranmaz, onları öldürmez.Bu açıdan baktığımda atalarının zamanından beri ilerleme kaydedememiş olmasına rağmen Kızılgöz'ü insanoğlunun habercisi olarak görüyorum çünkü sadece insan türünün erkeği dişisini öldürür.
Kocadiş,kendi duygu ve güdülerini ölçüp biçmeye ve analiz etmeye kafa yormazdı.O basitliğin kendisiydi.Sadece olayları yaşar,o olayları neden o şekilde,neden genellikle düzensiz ve değişken biçimde yaşadığı üzerine hiç düşünmezdi.
Grange’ın okuduğum ikinci kitabı oldu. İlk Kızıl Nehirler’i okumuştum. Ona nazaran daha çok beğendim. Konu Paris’te geçiyor. Merkezinde Gurbetçi Türkler var. 70’lerin Ülkücüleri- Bozkurtları, 80’lerin tetikçileri, mafyalaşan-uyuşturucu işine bulaşan milliyetçi Türk gençleri ve gurbetçi Türk kadın işçilere dadanan bir seri katil bu kitabın konusunu oluşturuyor. Bu arada radyoaktif ilaçlarla beyin baskılama, hafıza silme, yeni bellek oluşturma gibi son yıllarda tartışmalı bilimsel faaliyetlere de dikkat çekiyor. Yazarın biz Türkler ve Galatasaray Lisesi ile ilgili bilgi birikimine şaşırdım. Nemrut Dağı hikayeye farklı bir renk katmış. Gerilim hiç düşmüyor. Bazı Grange kitapları hacimli olabilir ama bir o kadarda akıcı; çarçabuk bitiyor. Ben çok severek okudum. Düşünenlere öneririm. Güzel bir Grange başlangıcı olur :)