Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şöyle bil ki Âdem'den(a.s) bugüne kadar eksiğiyle fazlasıyla 124.000 peygamber, bundan önce yaşamış evliya hepsi bu yolu yürüdüler. Fakat hiçbiri şeyhsiz ve mürşidsiz yürümedi.
Ben derdimden inler idim derdim bana dermân imiş Bî-derd olan kimselerin den adı müselmân imiş Bî-derd olan insân değil hiç 'ameli olmaz kabul Derdsiz kişi bu âlemde bir yularsız hayvân imiş .. Derdlilerin âh u sûzu hoş cûşa getirdi bizi Derdsizlerin sovuk sözü katı zemherîden imiş .. Derdsizleri görür gözüm yanar içim göyner özüm Kim ol bîçâre gözsüzün kılavuzu şeytân imiş Maksud bu 'ilm ü 'amelden bu derd ü âh u sûz imiş Çün derd ü âh u sûzun yok bu ad sana bühtân imiş Gel dost derdine düş yürü bî-derd olandan giñ yürü Bî-derd olanların yeri cehennemde katrân imiş
Sayfa 77
Reklam
Gıybet
Enes bin Malika Peygamber Efendimizden rivayet eder: "Mirac gecesi, yüz ve göğüslerini bakırdan tırnaklarla tırmalayan bir kavme rastgeldim. Cebrail'e, 'Bunlar kimlerdir?' diye sordum. Bunlar dünyada gıybet etmek suretiyle insanların etlerini yiyenlerdir' diye cevap verdi Cebrail." Yine rivayet edilmiştir. Zeyd b. Sabit (r.a), Ashab-ı Suffe ile Allah Resûlü'nün (sav) hane-i saadeti mescidinde oturup sohbet ederlerken dışarıdan Peygamber Efendimize et getirilir. Ashabu Suffe, "Ya Zeyd! Resûlullah'a git, çoktan yemek yemediğimizi haber ver, bizim için et iste." der. Zeyd Resûlullah'a giderken bunlar aralarında, "Zeyd şimdi gelir, öğrendiği hadis-i şerifleri anlatmaya devam eder." şeklinde konuşurlar. Zeyd, Ashab-ı Suffe'nin arzusunu arz ettiğinde, Hz. Peygamber, "Onlar şimdi et yediler." buyurur. Zeyd dönüp bunu arkadaşlarına haber verir. Ashab-ı Suffe, “Bunda bir hikmet var, zira et yemeyeli çok oldu. Gidelim bunun hikmetini sorup öğrenelim." diyerek Efendimizin huzuruna varırlar. "Ya Resûlallah!" derler, "Et yemeyeli uzun bir zaman oldu. Halbuki siz, 'Onlar şimdi et yediler.' buyurmuşsunuz. Bunun hikmeti nedir?" Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, "Siz demin kardeşiniz Zeyd'in etini yediniz ve etleri daha dişlerinizin arasındadır. Tükürdüğünüzde bu etleri görürsünüz." buyurur. Zeyd ile ilgili konuşan Ashab-ı Suffe tükürdüklerinde, tükürüklerinin kızıl bir kan şeklinde olduğunu görürler. Hemen tevbe edip Zeyd'den helallik dilerler.”
Sayfa 300Kitabı okudu
Ukbe ibni Amir buyurur: Resûl (S.A.V.) den sordum. Ve dedim ki: - Yâ Resûlallah! İki cihanda necât ve kurtuluş ne iledir? - Resûl (S.A.V.): Diline hâkim olmak, günah için ağlamak, halka karışmamak iledir. - Devamla şöyle buyurdu: - Ya Ukbe! Hiç bir kimsenin îmanı doğru olmaz, dili doğru olmadıkça. O kimseler ki, dilini zabt etmeyip salıverdiler, onlarda ne din kalır, ne de âhiret. Hep harâb olur gider. Zira o kimsenin dilinden müslümanlar incinir.
Sayfa 317 - Arslan YayınlarıKitabı okudu
Mu'az bin Cebel (r.a) Naklediyor;
Resûl-ü Ekrem (s.a.s) Efendimiz'den işittim, buyuruyorlardı ki; "Riyanın pek azı dahi şirktir."
Sayfa 382Kitabı okudu
Ben dost hevâsına düşdüm özge hevâ neme gerek Başımda dost sevdâsı var gayrı sevdâ neme gerek Ey zâhid-i dünyâ-perest var zühdünü 'arz eyleme Ben 'âşık-ı şûrîdeyem zerk u riyâ neme gerek Ben dost yolunda nakdimi oynayuban ütdürmüşem Çün gitdi külli varlığım havf u recâ neme gerek Ben lâubâli giderim iki cihânı n'iderim Meylim yok sekiz uçmağa pes mâsivâ neme gerek Ben mest-i ezel gelmişem ben tâ ebed mest giderem Hiç ayılmaz esrikliğim zühd ü takvâ neme gerek Ben dost ile peymânımı Elest'den ön berkitmişem Ben dostu 'ayân görmüşem hayâl rüyâ neme gerek Ben uykumu fikr etmezem düş görüp ta'bîr etmezem Ben gelmezem ben gitmezem fenâ bekâ neme gerek Gerçi sûretde insânam ben sultân-ı ins ü cânam Ben fâriğ-i dü cihânam işbu gavgâ neme gerek Ben Eşrefoğlu Rûmî'yem ben bâkiyem kâdimem Ben ol mürg-ı lâhûtiyem arz u semâ neme gerek
Sayfa 86
Reklam
Mesruk (r. a.) der ki: " Allah ﷻ' den korkmak kişide ilim hâsıl eder. İlimle kendini beğenmişliğe kapılmak ise cehalete sürükler."
Selmân-ı Fârisî'den rivayet edilmiştir ki: Kendisi hastalandığında Sa'd ibni Ebî Vakkas kendisini ziyarete geldi. Selman'ın ağladığını gördü ve dedi ki: - Ne ağlarsın yâ Selman? Peygamber senden razı olduğu halde vefat etti. Selman buyurdu: - Ben öleceğime yanmam, yâ Sa'd! Dünyayı sevdiğim ve İstediğim için de ağlamıyorum. Şu sebeble ağlarım ki Peygamberimiz buyurmuştur ki: - Sizin dünyalığınız bir binicinin terkisinde taşıdığı kadar olsun! Halbuki ben son demlerimi yaşamaktayım. Etrafım dün yalık mal ve mülklerimle doludur. Acaba benim halim ne olacak? Sa'd buyuruyor ki; o anda etrafıma bakındım. Evinin içinde dünyalık olarak bir tahta çanak ile bir su tuluğu vardı. Bunları görebildim. Bunlardan mâadâ hiçbir şey göremedim. Sordum: Bunlarda ne var yâ Selman, bunlar için mi ağlarsın? Dedi ki: - Yâ Sa'd! Allah-ü Teâlâdan utanıyorum.
Sayfa 116 - Arslan YayınlarıKitabı okudu
Dinle ney'den ,duy neler söyler sana Derdi vardır ayrılıklardan yana
Sayfa 27 - Sufi KitapKitabı okudu
Göklerden ağır olan iftiradır, yerden hafif olan hak olan şeylerdir. Taştan katı olan kâfirlerin gönülleridir. Ateşten daha sıcak olan, hırstır. Zemheri den soğuk olan, bir hâcet istenildiği zaman vermeyendir. Denizden zengin olan, kanaat ehlinin gönülleridir. Yetimden zayıf olan, dedikoduların halleridir...
Sayfa 320 - Salâh Bilici Kitabevi
Reklam
Hak Teâlâ kıyamet gününde fakirleri çağırıp diyecek ki: - Ey kullarım! Ben dünyada size mal vermedim. Sizi fakir kimselerden ettim. Bu sizi sevmediğimden değildir. Belki çok sevdiğimdendir. Çok sevdiğim için habibim Muhammed Mustafa'nın sıfatıyla sizi sıfatlandırdım. Ey benim kullarım! Eğer ben dünyada size çok mal verseydim, bugün size şiddetli bir hesap vardı. Bu hesaba tâbi tutulmamanızı istedim. Bu sebepten sizi fakirlikte bıraktım. Siz de zenginlerden olsa idiniz şimdi onlar gibi sizde şiddetli sorguya tâbii tutulacaktınız. Sizi her ne kadar dünyada fakir kimseler den ettimse de burada sizi zenginlerden ediyorum. Eksiğiniz ney- se hepsini bitireyim. Cennet sizin içindir. Dilediğiniz kapıdan, dilediğiniz tarafına gidiniz, sâkin olunuz.
Sayfa 142 - Arslan YayınlarıKitabı okudu
Ukbe ibni Âmir buyurur: -Resûl (SAV) den sordum. Ve dedim ki: --Yâ Resûlâllah! İki cihanda necât ve kurtuluş ne iledir? Resûl (SAV): --"Diline hâkim olmak, günah için ağlamak, halka karışmamak iledir."
Sayfa 279 - AZ KONUŞMANIN FAYDALARI
Bahr-ı Ummân Kuşuyum
•{ }• ¶¶ Bahr-ı ummân kuşuyum yerim mekânım ondadır Bunda adım süregeldim dü cihânım ondadır Mevc urup ol bahr-i ummân bunda bıraktı beni Dürr-i bî-hemtâ benim mâ'den-i kânım ondadır Çağa çaylak baş açık yalın ayak geldim garîp Tâc u tahtım mâl u mülküm hânümânım ondadır Bunda tuzağa tutuldum bende düştüm nâgehân Bülbülüm zârîliğim ol gülistânım ondadır Bunda geldim Eşrefoğlu Rûmî dediler bana Dahî bundan özge benim âd u sânım ondadır¶¶ •{ }•
Sayfa 52 - Ketebe Yay. 31, 1.baskı, 2018.Kitabı okudu
Gönüllerdeki Allah sevgisini ateşleyen Ahmed Yesevi'den Yunus Emre'ye, Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Hacı Bayram-ı Veli'ye, Eşrefoğlu Rumi'ye, Akşemsettin'e, Abdurrahim Tırsi'ye söz aynı menbadan kaynaklanmaktadır.
Sayfa 5 - Ankara Büyükşehir Belediyesi YayınlarıKitabı okudu
Şeyh sultan Ebû Süleyman Dârani'den(R.a) sordular: -Bu mertebeye nasıl eriştin? Hazret-i şeyh cevap verdi: Erenlere hizmet edip, onların himmetlerini almakla eriştim.
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.