Mukadderat mı?
Ne yani cidden kaderi mi insanların bu yaşadığı her şey. İyisiyle kötüsüyle?
Peki ya neden iyi kader ve kötü kader diye bir şey var? Bazı insanlara hayat neden hiç gülmüyor?
İnce ince işledi ruhuma kitap... Sorgulattı yine... Düşündürttü... zenginliği, fakirliği, vicdansızlığı, pis nefsi, insanların insanlıktan yoksunluğunu ve daha birçok şeyi.
Sabahattin Ali, beni yine şaşırtmadı.
1930'lu yıllarda bu romanı yazmış yazar. O yıllarda da aynı şeyler yaşanırmış demek değişen pek bir şey yokmuş. Şimdi diyeceksiniz ki :"Yav hocam bu roman, roman gerçek değil. Bunlar kurgu." ben de size diyeceğim ki romanın var olabilmesi için yaşanan bir şeylerin var olabilmesi gerek. Bu adam gördüklerini kurgulayarak yazıyor. Romanda anlatılanların çoğu yaşanmış şeylerdir emin olabilirsiniz. Gerçeküstü bir şey göremedim ben. Sene olmuş 2020 biz hala bu ve buna benzer hatta daha üstünde nice şeyler yaşıyoruz.
Olan da garibana oluyor, kimsesize oluyor her zamanki gibi.
Bana bu roman o kadar çok şey hissettirdi ki... Bilemedim hangisini yazsam.
Ama hissettirdiği duygu en çok isyan oldu galiba. Bağırıp çağırasım var. Yeter artık diyesim var. Hay ben böyle kadere, böyle dünyaya, böyle işleyişe, böyle sisteme, böyle ... Neyse işte birçok şeye isyan edesim var.
Yazık oldu... Neyse çok da isyan edip kitapla ilgili kopya vermeyeyim.
Mutlaka okunması gereken bir kitap. Herkese tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi okumalar. :)
Kitapla kalın...
Çarpık Aşk’tan sonra seriye devam etme kararı almıştım, her ne kadar erkek karakter sorunlu da olsa -ki bence abartılan kadar kötü değil, ikinci kitaptaki Rhys karakteri
