Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
1)Artemis Yayınları
“Bu sabah Ellen nerede?” diye sordu Bayan Tarleton.
“Çiftlik kahyamızı gönderiyor da, evde kalıp onunla birlikte hesapların üzerinden geçmesi gerekti. Bay Tarleton’la oğlanlar nerede?”
“Ah, onlar saatler önce On İki Meşeler’e gittiler. İçki yeterince sert mi diye bakacaklarmış, sanki yarın sabaha kadar vakitleri yokmuş
Şimdi elimi kaldıracak gücüm yokken
Uyurum geçer dediğim zaman geride kaldı.
Hiçbir şey geçirmez.
Yorganı başıma çekip ağlamak
Birlikte ağlamak değildi.
Yalnızınım işte.
Taşlardan ve Tanrı'dan söz eden o adam
Bir kız kardeş bulmuş kendine
Beyaz etekleri sevinçle havalanan bir kız kardeş.
Ben etekleri hatırlıyorum
Bir kıvrımı azaldığında mutsuz eden etekleri
Ve pabuçları
Kırmızı olan.
O etekleri tutan ellerle dokunuyorum
Şiire.
Havalansın diye kelimeler
Anneme yalvarıyorum.
Anne diyorum
Biraz daha uzun tutsak kumaşı
Bir kıvrımı daha olsa diyorum
Hani bahar geliyor belli olmaz.
Bahar kapımın ardında,
Eteklerin ucunda.
Bir buse zamanı göğsünde,
Dudağına akıyor.
Sevdaya, sevdaya, sevdaya,
Gönlümün sadakası,
Amansız sarhoşluk...
Kapımda mucize bekler,
Hadi gitmeli.
Tepemde kuşlar, güvercinler,
Dalgalı dalgalı bulutlara özel,
Beyhude ve yoğun sarhoşluk...
Yaman yaman,
Ve sevdikçe,
Hatırladıkça.
Söz burada bitiyor,
Daha da gidemiyor öteye.
Mecali kalamayınca,
Yıkıldı bir yere gülerek...
Güle renk...
AYKUT BARIŞ ÇELİK
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu.
Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu.
Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu.
Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için