152 syf.
9/10 puan verdi
DİKEY HAYATIN ROMANI*
“Dikey anlatılan yatay bir roman,” diyor Valeria Luiselli Kalabalıkta Yüzler romanında. Öncelikle insan zihni açısından yatay ve dikey kavramlarına bir bakalım. Böylece yazarın bize ne demek istediğini daha iyi anlarız. Yatay hayat, bizim gündelik hayatımızdır. Her gün yaptığımız roller ve ödevlerdir. Dikey hayat ise, günlük hayat içerisinde
Kalabalıkta Yüzler
Kalabalıkta YüzlerValeria Luiselli · Siren Yayınları · 2016103 okunma
Du Bakali N'olecak
Boğaziçi'nin Karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve benzeri konular
Reklam
Avrupa da ki genç den Afgan erkeklere dair bir makale... Herkesin okuması gereken bir yazı! Özellikle kadınların ve gençlerimizin. Üşenmeyin okuyun makaleyi! Üşenenler en alttaki son paragrafı okusalar yeter. Türkçesini yazıyorum ingilizce kaynağı burada. Tamamen alıntı!
Bir hikâyeden...
Bir hanım, yeni evli oğlu ve gelini ile birlikte çok yakın dostlarını yemeğe çağırmış. Masadakiler lokmaları zorla yutmuşlar ama yemek hakkında tek bir kötü laf etmemişler. Gelinle oğlan evlerine gittikten sonra, yakın dostları kadına sormuş: "Senin yemeklerinin methini duymayan yok, ama bu gece yemeklerin bir felaketti. Neden acaba?" Kadının cevabı çok hoş: "Oğlum bundan sonra 'annemin yemekleri daha güzeldi' diyerek gelinimin moralini bozmasın diye." Bu ne büyük incelik!...
Sayfa 25 - TİMAŞ YAYINLARI
Ebu Ümeyye eş-Şa’bani anlatıyor: “Ey Ebu Sa’lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin?: «Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayet üzere oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez.» (Maide 105)” Bana şu cevabı verdi: “Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Rasûlullah (s.a.v)’a sormuştum. Demişti ki: “Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” (Ebu Davud, Melahim 17/4341; Tirmizi, Tefsir, 5/3060; İbnu Mace, Fiten, 21)
Kadının biri Hasan-ı Basrî'ye (rh.a) gelir ve şöyle der: Benim genç bir kızım vardı, vefat etti. Onu rüyamda görmeyi çok istiyorum. Kızımı rüyada görmeme yardımcı olacak bir şeyleri bana öğretmen için sana geldim! Kadına, kızını görmesini sağlayacak bir şeyler öğretti ve kadın da kızını rüyasında gördü. Kızının üzerinde katrandan bir elbise, boynunda bukağı, ayaklarında pranga vardı. Durumu Hasan-ı Basrî'ye (rh.a) haber verdi, o da bu duruma üzüldü. Aradan zaman geçti, bu sefer Hasan-ı Basrî kızı rüyasında cennette gördü. Başında bir taç vardı ve şöyle dedi: - Ey Hasan, beni tanıdın mı? Ben, sana gelerek şöyle şöyle ricada bulunan kadının kızıyım! Hasan-ı Basrî, "Seni bu duruma getiren nedir?" diye sordu. Kız şu cevabı verdi: "Adamın biri bizim mezarlığın yanından geçerken Hz. Peygamber'e bir defa salâtü selâm getirdi. Biz beş yüz elli kişi mezarlarımızda azap görmekteydik. Bunun üzerine, " Şu adamın getirdiği salâtü selâm hürmetine bu kabirdekilerden azabı kaldırın!" denildi. Kalplerin keşfi, İmam Gazâlî, sf 44
Reklam
126 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.