Ülkemiz; işkence yöntemlerinin, insanları ve düşünceleri öldürme tekniklerinin, sessizlik hasatının, acizlikte ve korku tohumlarında verimliliğin gelişimine dair ilham verici evrensel katkılar sunuyor.
Piyasada bulunan yüzlerce/binlerce kişisel gelişim ve insan psikolojisi üzerine yazılmış kitap var. Pek çoğu kadim bilgilerin derlenmesi, filozofların fikirleri ve özellikle son dönemde "new age" akımı ile birlikte spiritüel düşüncelerin içi doldurulmadan insana sunulmasından ve idrak edilememiş evrensel bilgilerin aktarılmasından ibaret. Bu kitap, aynı zamanda varoluşçu bir psikolog olan Rollo May'ın konuları çok daha çağdaş ve günümüz insanına hitap edecek şekilde sunmasıyla diğerlerinden ayrılıyor. May bu kitapta boş umut vaad etmiyor. Bilimsel ve deneysel çalışmaları felsefe ile buluşturup, İnsanın nedenlerini, niçinlerini, seçimlerini ve sonuçlarını aktarırken bütün bu konularda aslında gerçek hakimiyetin insanın kendisinde olduğunu, kontrol edebilme, idare ve irade edebilme yeteneğinin her varlığın kendi içinde saklı olduğunu hatırlatıyor. Okunmaya değer olduğunu düşünüyorum...
Lütfen bu kitabı ön yargısız okuyun...
Ülkemizde oldukça yanlış anlaşılan bir "-izm" den bahsedeceğim bugün sizlere. Nerede bir "-izm" görsek etiketleme yapmadan duramıyor milletimiz. Oncu, buncu, şuncu, şu yanlısı demezse rahat uyku uyuyamıyor. Aynı gerçek Feminizm'i hiç araştırmadan "erkek düşmanlığı" olarak
"David Hockney'in dediğine göre, kız kardeşi, Tanrının nesneler arasındaki hava, boşluk olduğuna inanıyormuş. Böylece her şey Tanrının içinde oluyor, Tanrının içinde dolanıyor. Fena fikir değil, değil mi? Ressamların algılama tarzına çok yakın bir bakış. Ressamlar imanlı olduğu için değil, hep resmetmeye çalıştıkları şey tam da bu
Şu bir gerçektir; İnsan bazen acı çekmeye olağanüstü şekilde tutkuyla aşıktır. Bunu kanıtlamak için evrensel tarihe başvurmaya gerek yok, kendinize sormanız yeterli.