Kafka'nın babasına yazdığı ama hiç yollamadığı mektuplardan oluşuyor Babaya Mektup. Babası Hermann ile mücadelesini, babasının üstünde kurduğu otoriteyi ve bu otoritenin üstündeki etkisini kağıda dökmüş. Bir nevi kendi kendisinin duygu analizini yapmış bir psikiyatr edasıyla. Birbiriyle zıt iki insanın savaşı bu aslında. Kafka bakış açısıyla ustaca bir şekilde anlatmış bu savaşı. Bir oğulun babasıyla içinde yaşadığı savaş. Kişisel gibi görünse de ama evrensel bir olguyu yansıtıyor aslında Kafka. Güçlü ile güçsüz, ezilen ve ezenin anlatıldığı mektuplar bunlar. Velhasıl Kafka okumak öyle kolay iş değil zaten, anlamak hiç değil. Üstüne konuşulacak çok şey var. Keyifli okumalar.
Yazarın, Hegel’in Tarih felsefesine ilişkin yorumları: “... eğer tarih erekbilimsel bir süreç olması anlamında, eş deyişle, insanın seçiminden çok Saltığın doğası tarafından belirlenen bir hedefe doğru bir devim olması anlamında ussal bir süreç ise, öyle görünebilir ki olan
Değerlerin evrensel bir ölçütü yoktur. Bir kız bir katedralden daha ilgi çekici olabilir. Ölü bir maymun yaşayan bir filozoftan daha öğretici olabilir. Bu tamamıyla bakış açısıyla alakalı bir meseledir.
Çevirmen ve yazar Sevim Kantarcıoğlu'nun çıkan 'Türk ve Dünya Romanlarında Modernizm' kitabını üniversite kitaplarımın arasından çıkarıp yeniden okunacaklar listesine almıştım. İyiki de almışım. Ele alınan romanların birçoğunu okumuş olduğum ve yazar, kitabın girişinde modernizm/modern romanın özelliklerine değindiği için anlamlandırmak benim
"Ama geçen hafta, uzak bir noktadan kendinize bakın derken yapmaya çalıştığım da buydu zaten" diye karşılık verdi Nietzsche. "Evrensel bakış her zaman trajedinin etkisini dağıtır. Yeterince yükseğe tırmanabilirsek, o trajedinin artık trajik görünmediği bir yüksekliğe de erişebiliriz.
Evrensel bakış her zaman trajedinin etkisini dağıtır. Yeterince yükseğe tırmanabilirsek, o trajedinin artık trajik görünmediği bir yüksekliği de erişebiliriz.
“Bilincin görüngübilimsel tarihinin bu üçüncü evresi, ki Hegel buna Us genel adını verir, bilincin ve öz-bilincin, eş deyişle ilk iki evrenin sentezi olarak tasarlanır. Dar anlamda bilinçte özne duyulur nesneyi ona dışsal olan ve onunla türdeş olmayan birşey olarak bilir. Öz-bilinçte öznenin dikkati geriye sonlu bir ‘kendi’ olarak kendi üzerine
Katip Bartleby romanındaki karakterin "hiçbir şey yapmamayı tercih ederim" mottosuyla özdeşleşebilecek hatta belki daha evrensel bakış açısıyla yazılmış bir kitap olduğunu söylemek istesem de yine de az kalır diyeceklerim. Yıllar öncesi yazılmış kitapların günümüz insanına bu kadar hitap etmesi hatta birebir uyması çok garip değil mi? Yoksa insanoğlunun huyu mu kurumuyor da hep aynı çizgide seyrediyor hayatı?
Oblomovİvan Gonçarov · Oda Yayınları · 201039,2bin okunma
"Evrensel bakış her zaman trajedinin etkisini dağıtır. Yeterince yükseğe tırmanabilirsek, o trajedinin artık trajik görünmediği bir yüksekliğe de erişebiliriz."
Malcolm X, 1964 yılında hacca gider ve tamamen yeni bir bakış açısı ve ideal ile Amerika'ya döner. Bu yeni bakış açısının temel özelliği evrenselliktir.
Sararmış çimierin hoşluğunu içine çektiğinde beynine giren kokular, o ana dair özel düşüncelerini, evrensel meseldere sa vurdu. "Varoluşları, anlamını kazandı," diye kuru çimiere şefkatle pat pat vurarak devam etti. "Geçen kışın bunaltıcı sağanaklarıyla hızla canlanmışlardı, bahar başında şiddetli