“İç ses, diye söylendim,
Başımda rüzgar vardı
Başımda uğultular...
Kalbim usulca kıpırdardı
Ve ses çıkarırdı dokununca
Çan çiçeğiyle karıştırırdı onu belki
Bir başkası olsa.
Başımda rüzgar vardı,
Yine esiyordum
Hızla dönmeye başladı kalbim
Rüzgârgülüyle karıştırırdı onu belki
Bir başkası olsa.
Başımda uğultular...
Fırtına çıktı sonra,
Yaşadığını anladı kalbim,
Böyle yaşanamaz derdi
Bir başkası olsa.”
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin. Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin.
“Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar var. Bir haykırış! Küçük dünyanız sizin olsun.”
“Bazen alakasız zamanlarda kafamda bir ses beliriyor. En ağrıma giden şeyleri fısıldıyor bana bu yüzden seni hiç özlemiyorum. Beni bu sesle sen tanıştırdın.”
“sana sevdamı böyle hor kullanma dedim, ben taşmaz ırmak, tükenmez kalem, bitmek bilmez yol değilim. bir yerde düşerim, kaldıramazsın dedim. o çok büyük kayaları atarım bağrımdan, bir çakıl taşında devrilirim, tutamazsın dedim. başımıza ne geldiyse haberin var. biliyordun.”
Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
Sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
…
Sana bir rüzgar getireceğim
Dağlardan, tepelerden
Gitme, sana zamanı getireceğim
Zamanın bittiği yerden