Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Sınıra Dikkat
Bir uçurum kenarında iken aniden gelen "acaba kendimi buraya bırakır mıyım?" hissi... Yaklaşan bir trenin önüne atlama ihtimaliyle gelen belirsiz korku... Yok olmanın tehlikeli cazibesi.
Bu kadarıyla kaldığı sürece bu tuhaf duygunun çok yaygın olduğu söylenmiş. Bu davetsiz düşünceler süreklilik arz edip haddini aşarsa uzmanlara göre
Eğlence Parkı; yalın anlatımı, duygulara hitap eden konusu, mistik öğelerle zenginleştirilen kurgusu, usul usul ilerleyen işleyişi ile keyifle okuduğum ve bitirdiğimde zihnimde iz bırakan bir kitap oldu. Stephen King'in kullandığı klasik temalar ile birlikte yalnızlık, terk edilmişlik, ilişkilerin doğası, acılarla yoğrulmuş yitip giden hayatlar, faili meçhul cinayetler gibi olgulara eğlence parkı gibi keyifli bir atmosfer çerçevesinde değinmesi dikkatimi çeken özelliklerinden.
Kız arkadaşı tarafından terk edilen, üniversite öğrencisi Devin Jones, Eğlence Parkı'nda bir iş bulur. Eğlence arayışında olan insanların ve tüm masumiyetleri ile çocukların sevgisini kazanan Devin, yeni ilişkiler kurarak, eğlence dünyasını ve burada kullanılan gizli lisanı öğrenir. Devin, her sabah Eğlence Parkı'na olan yürüyüşünde gördüğü, kas distrofisi hastalığı olan, sezgileri kuvvetli Mike Ross ve annesi Annie Ross'un içinde yer aldığı, ruhların kendini gösterdiği, gizemli bir cinayet öyküsünde rol alacak ve tehlikeli bir serüvene atılacaktır.
Eğlence Parkı'na dair anlatımın görselleştirmeye izin vermesi, huzurlu ve eğlenceli atmosferinin yansıtılması kitabı okumaya değer kılan unsurlardan. Renkli olay örgüleri ile gerilim ve korku unsurları yerine naif bir üslupla eğlence dünyasının ve kişilerarası ilişkilerin doğasına mistik öğeler çerçevesinde değinen bu kitap akıp giden bir yapıda. İlgilisine önerimdir.
Yazarın daha önceki kitaplarını okumuş biri olarak yeni kitabından da beklentim yüksekti açıkçası. Beklentim fazlasıyla değil ama karşılandı diyebilirim.
Özellikle "Ovada Paldır Küldür" kitabını okurken uzun süredir beni o kadar etkileyen bir öykü kitabına denk gelemediğimi fark etmiştim.
Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye kitabi da zaten isminden ötürü okuru yakalıyor bir kere. İçeriğini hemen merak ediyorsun okuyucu olarak. Yazarın değindiği konular ve anlatış tarzı da dikkate değer.
Mültecilik, yalnızlık, kimsesizlik, faili meçhul cinayet ve vicdan konularına değinen okuyucuyu okurken yormayan, okuyucun merakını canlı tutan bir kitap olmuş.
Spoiler
Son bölümünde Asaf'ın kardeşinin akıbetini anlatıldığı kısımlar beni derinden etkiledi.
Özetle okuyacağınıza pişman olmayacaginiz güzel bir kitap.
Öncelikle şunu belirteyim.Kitabı okumak sağlam bir ruh hâli gerektiriyor.Acıya dayanıksız olanlar bu kitaba yaklaşmasın.
Mevsim Yas, Mehtap Ceyran’ın ilk romanı. Batman doğumlu yazar, politik nedenlerle 15 yaşında tutuklanarak hapse atılıyor ve on yıl hapis yatıyor.
Roman, yazarın yaşadığı 1990’lı yıllarda yurdun doğusunda yaşanan çatışmaları, cinayetleri, intiharları, faili meçhul ölümleri anlatıyor. Bir meselesi var yazarın. Otoriteye, erke itirazı var. Derdini, okuru sarsarak hatta yerle yeksan ederek anlatıyor yazar.
Roman, Zehra’ya gönderilen esrarengiz bir mektupla Hizbullah tarafından kaçırılan Taha’nın günlüğü arasında sıkışıyor.
Mehtap Ceyran; ailede yaşanan yıkımları, iğrenç ve ruhu yaralayan baba figürünü anlatırken otoriteyi ve iktidarı sorguluyor olmalı. Yalnızlık, bunalım, çaresizlik olgusu, varoluşsal felsefe ile anlatılıyor. Bir ailenin dramı verilirken aslında bir şehrin geçmişi aktarılıyor. Şehirde her yere sinen ölüm kokusu, ezildikçe küçülen insanlar, tahammül sınırlarını aşan acılar yaşanıyor.
Kurgu, dil ve anlatım olarak başarılı bulduğum romanın ruhumda derin çatlaklar açtığını itiraf etmeliyim.
285 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı okurken ne gelişeceğini tahmin etmek çok kolay ama tahminler boşa çıkıyor. Okur şaşırtmak istenmiş sanırım ama bu şaşkınlıktan çok bıkkınlık yaratıyor. İlk sayfalarda arka kapağın aksine deneme ve aforizma tarzı bir şeyler okuyacağınız hissi hakim oluyor ve birden bir romanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Kısacası bana hitap etmedi ne yazık ki.
Kitap aslında başta biraz karışık geldi ama yine de eğlenceliydi bir solukta okudum kitaplardan dı ve sonunu çok şasırtıcıydı hala sonu aklıma gelince şasırırıyorum okumak isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum
Kitabın ilk sayfalarında deneme türü yazdığını düşünsem de sonradan roman olduğunu anladım. Kitap, öyle bir tarzda yazılmış ki 'burada birleşecekler' dediğimde çok farklı taraflara gidiyor. Sahra, üniversiteye hazırlanan genç kızımızdır. Yiğit, intikam peşinde olan genç adamımızdır. Yiğit ile üniversiteyi kazandığı şehirde adaya geziye gittiğinde ortak arkadaşları sayesinde tanışan Sahra, ailesi ile tanıştıracağı sıra Yiğit'in aslında kim olduğunu öğrenir. Herşey o kadar değişir ki Sahra kendini sonunda okumak istediği bölümün hastası olarak bulur.
231 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın okuduğum ilk eseri. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum ama bu kadarı fazla sürpriz oldu. İnanın bambaşka bir yazım tarzı. Henüz ne olduğuna karar veremedim. Keza ufak bir araştırma yaptım ki bir çok kişi de benim gibi kitabın türü konusunda anlaşmaya varamamış.
Kısaca biçimden bahsedeyim. Kitap 4 ana bölümden ya da yazarın belirttiği gibi
Yüzyıllık Yalnızlık... Kitabın ismi o kadar büyük ki okumaya korkuyordum. En çok yarım bırakılan kitaplardan olması bu korkumu daha da büyütüyordu. Korkuma meydan okuyup kitabı okumaya başladım. Her yirmi sayfada bir bambaşka bir psikolojiye bürünmüş karakterleri izlerken, olaylara tanık olup, bahsi geçen soyut yalnızlığa dost olurken yoruldum.
