MUHTEŞEM bir tespit bırakıyorum sizin için:)
SEVMEK ÜZERİNE; Eğer birini sevdiğinizi söylüyorsanız, psikolojik açıdan bunun birkaç açıklaması olabilir: • Muhatabınızda kendinize benzeyen bazı nitelikleri görüyorsunuz ve bu ortak zeminde paylaşımda bulunmaktan, onun size ayna tutuyor olmasından hoşlanıyorsunuz. Yani 'ondaki kendinizi' seviyorsunuz. • Muhatabınızı bazı yönleri açısından olumlu buluyor ve onun aradığınız kişi olduğunu hayal ediyorsunuz. Onu hayalinizde tanımlıyor ve hayal ettiğiniz o kişiyi seviyorsunuz. Yani 'kendinizdeki onu' seviyorsunuz. Sizde olmayan ama muhatabınızda olan bazı değer ve nitelikler ikinizin arasında tamamlayıcı bir birlik oluşturuyor, böylece kendinizde eksik olanı eşiniz/sevdiğiniz kişi sayesinde elde etmiş ve kendinizi tamamlanmış hissediyorsunuz. Yani, 'kendinizde eksik olanı' seviyorsunuz. • Onunla yaşadıklarınızı, paylaştıklarınızı, birlikte ürettiklerinizi veya ilişki sürecinden aldığınız keyfi seviyor; bütün bunları size o sağladığı için de onu seviyorsunuz. Aslında, 'onun üzerinden oluşan etkiyi ve aldığınız hazzı/keyfi' seviyorsunuz. • Birini sevmenin duygusal açıdan size verdiği tatmini, sevginin size hissettirdiklerini seviyorsunuz. Yani 'sevilmeyi- sevmeyi' seviyorsunuz. Özetle, psikolojik düzeyde sevgi; karşılıklı bir ihtiyaç ve alışveriş sürecidir. Bu alışveriş süreci de farklı benliklerin bilinç düzeyleri ile yaşanır. Kişi; kendisine ve muhatabına yüklediği anlama göre farklı bilinç ve sevgi hallerini deneyimleyebilir.
İsmail Acarkan
İsmail Acarkan
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Reklam
Kendini Sıfırlamak
sunyata anlayışı, Budizm'de sahip olduğu özgün anlamdır. Bu şu soruyla akla geliyor: Boşluk neyin boşluğudur ? Alex Wayman şöyle açıklıyor: Ananda Buda'ya "Dünya geçersizdir" sözünü sordu. Buda şöyle açıkladı: "Benlikten ya da kendine ait olandan yoksun olduğu için, bu nedenle, 'Dünya boştur'." Buda şunu
Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere bir soru cevap postu hazırladım. Bir kitap seçip o kitap üzerinden aşağıdaki soruları cevaplandıracağım böylece hem kitap hakkında daha fazla bilgi edinmiş olursunuz ve ben de kitap hakkında notlar almış olurum. :) Soru 1:Öncelikle hangi kitabı seçtiğini yazarıyla birlikte söyler misin? Seçtiğim kitap
Hayatımız boyunca dersler alırız. Hayatımızın akışını tamamen değiştiren olaylar meydana gelir. Hayatımın gidişatını değiştirmede iki olay çok önemliydi. Ortabatı'da büyüdüm ve babamın bir sigorta şirketinde bölge müdürü olarak çalıştığı bir işi vardı. Iowa'nın standartlarına göre, liseye başladığımda iyi iş çıkardı, ama bu tamamen
‘Melankoli’ ise, daha çok, hastalıklı bir durumun ürünüdür. Kelime anlamı ‘kara sevda’dır; ancak ‘kara sevda’ya benzer yönleri olduğu gibi, farklı yönleri de vardır. Psikolojik bir durum olan ‘melankoli’, bireyin çok yoğun hüzünleriyle beraber açığa çıkmaktadır. Bu iki kavram arasındaki benzerlik, ikisinin de hüznün derin ve tehlikeli boyutunu içlerinde barındırmasıdır. ‘Melâl’ ile ‘melankoli’ arasındaki fark ise, melankolinin vücuttaki çeşitli salgılara bağlı olarak oluşan fiziksel olaylarla bağlantılı olarak kabul edilmesidir. ‘Melankoli’ anlamı itibariyle de zaten ‘karasafra’ anlamındadır. ‘Melankoli’, karasevda ile arasında farklar olan, ancak aşk kavramının daha derin, daha ağır ve tehlikeli şekli, kişiyi aşkın derin hüznüyle sıkıntıya sokabilecek boyutu olarak görülmektedir. ‘Melâl’ duygusu ise, genel anlamda, hüznün ağır ve devamlı olma hâlidir. Ahmet Karakuş, MODERN TÜRK ŞİİRİNDE HÜZÜN VE MELÂL, Yüksek Lisans Tezi
Mehmet Emin Alperen Kılıç

Mehmet Emin Alperen Kılıç

@toprakvegokyuzu
·
10ay
1400 yıl boyunca insanların düşünme ve ruh dünyalarını etkileyen ortaçağın dinbilim-ahlak, tıp kuramı, acedia/melankoli anlayışı, Aydınlanma Çağı'yla birlikte birdenbire ortadan kaybolmuştur. 1700 yıllarına değin kitapların, sözlüklerin, ansiklopedilerin önemli bölümlerini oluşturan acedia konuları üzerine, Diderot ve arkadaşlarının
Sayfa 155 - Say Kitap, 4. Baskı 2009, 3. BÖLÜM: ORTAÇAĞ'DA MELANKOLİ, ÖLÜMCÜL GÜNAH: ACEDİA/MELANKOLİ
Reklam
138 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.