Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

F. Ö

Avrupa'da zenginler kibarca zengin değil gibi yaparlar. Uygarlık burdur. Bence kültürlü ve uygar olmak da herkesin birbiriyle eşit ve özgür olması değil herkesin kibarc birbiriyle eşit ve özgürmüş gibi davranmasıdır. O zaman kimsenin suçluluk duymasuna gerek kalmaz .
Reklam
''Acıyorum senin güçsüzlüğüne yurttaşım fakat benim acımam senin dermansızlığını arttırıyor ve yüceltiyor ve tembelliğini besliyor.'' ''Kaynağı adalet olan bir dünya kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür.'' İkincisine tam olarak katılmasam da burada Batı karşısında Doğu'nun sürekli mağduru oynayıp acıma bekleyen zayıf tavrına çok sağlam ve haklı bir eleştiri var.
Oğlumu andıkça göğsüm övünçle kabarır ancak hiçbir onur oğlumun sağ olmasının yerini tutamaz. Hangi anaya sorulursa sorulsun hepsi de aynı şeyi söyleyecektir çünkü bir ana bu dünyada mutlu olsun, doya doya yaşasın diye doğurur çocuğunu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her söz zamanında söylenir derler, öyledir, kızgın demir gibi dövülmeye hazır nice söz zamanı geçince tavını yitirir, katılaşır. Dışarı atıp kurtulmak istediğin halde taş kesilir yüreğine oturur .
''İyilik yolda bulunan, gökten düşen bir şey değildir. İnsan insandan göre göre öğrenir iyiliği.''
Reklam
''Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk. ''
Türkiye bir doğu ülkesi olarak oryantal süslemeciliğe çok yatkındı. İnsanlar evlerini oymalı sedef kakmalı eşyalarla doldurdukları gibi dinledikleri müziği ve okudukları yazıyı da bol süslemeli seviyorlardı.Duru sade bir ev döşemesi ya da böyle bir sanat anlatımı onlara yavan geliyordu. Zengin görünsün fikrindeydiler.
''Doğrusu benim de bu çevreden midem bulanıyordu. Gerçek entelektüelleri çok seviyordum ama enteller berbattı. ''
''Ey insan! Bu kitabı sana ithaf ediyorum. Başının üstünden büyük bir rüzgar geçiyor. Yalancı bir fecirle başlayan asır kararıyor ve sana tek ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı uranyum'da değil, senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın korkunç tahrip aletinin patlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir
Sayfa 412Kitabı okudu
'' -...'Aşk iki kin arasında bir mütarekedir. - Fakat aşk hayranlıkla başlamıyor mu? Başlangıçta kin yok ki. - Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır. Yani kısnakçlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir. Dibinde kin vardır. Gitgide hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar. ''
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
''İnsan ya geleneklere karşı koyup açık ve cesur yaşamalı , yahut da , inandığı bazı kıymetler varsa , onlar için fedakarlık yapmalı . En çirkin şey ikisine birden sahip çıkan müraîliktir.''
Sayfa 270Kitabı okudu
''Hangi ihtiyaç, hangi zaruret , hangi zapt edilmez arzu, hangi his ve kader birliği seni bu son basamağa itti? Daha aşağı bir kademe yoktur. Türk ve insan cemiyeti karşına alıp konuştuğun bu mahluku bir fahişe olduğu için reddetmiyor. Fuhşun iktisadi mazeretleri var. Bu mahluk onlardan mahrum. Karnını doyuran evini bırakıp kaçmıştır. Aşk gibi ulvi bir mazeretten de mahrum.Altmış yaşında kartaloz bir zamparanın kolları arasında, tiri olmuş bir ihtirasa yılışacak ve yaltaklanacak kadar, en hissiz ve haysiyetsiz bir kadının bile sahip olduğu insanlık duygularını bütün ailesinin doatlarının ve memleketinin gözü önünde çiğnemekten utanmamıştır. Bu şışlıktan daha mahzur bir genelev karısı ile otursaydın daha az iğrenç olurdun. Çünkü bulaşık suyunu kristal bir şişe içinde saklayan bu sahtekarın insanlık şerefinden zırnık nasibi olmadığı halde burada oturması , kendisine layık sefil bir dekor içinde bulunmasından daha çirkindir. ''
Sayfa 230Kitabı okudu
Öyle ki ikili ve tezat hareketleriyle eski Grek düşüncesi bir yandan tabiata ve dünyaya bir yandan da tabiatüstü bir ilk prensibe ve Allah a bağlı ''kozmolojik'' Ve ''teolojik '' iki görüşüyle Doğu'nun ve Uzak Doğu'nun tek görüşlü din felsefesinden ayrılmaktadır. Akdeniz kültüründe insan düşüncesi tek ayaklı değildir, tabiatı ve ilahi prensibi anlamak için iki istikametli bir idrak hamlesi yapmış fakat zaman zaman birinden ötekine geçtiği için iki ayağını yere tam basamamıştır.
Sayfa 177Kitabı okudu
Biliyorum, Paris bunların hepsidir. İçinde konservatuvar da vardır. Binbir renkli meçhul de. Zangin bir hayal içinde meçhul daima malumun en korkunç rakibidir. Ben malumum. Yani sayısız imkanlar arasında gerçekleşmiş ve donmuş bir imkanım. Ben bir şeyim meçhul de her şeydir. Fakat unutma ki ben varım meçhul yoktur. O sadece olabilir fakat olmayabilir de . Ben bir realiteyim o bir imkandır . Bu farkı anlamayan bir aşka sen beni inandıramazsın.
Sayfa 166Kitabı okudu
Her fikir seni büyüsüne takıp sürüklüyor. Bunu bildiğin için dışarıdan gelen tesirlere kafanla değil inadınla mukavemet ediyorsun. Bu inat nedir bilir misin ? Şahsiyetsizliğin yerini alan kör ve karanlık bir benlik duygusudur. İnsanı saadete de felakete de götürebilir. Önünü göremediği için düzlükle uçurum arasındaki farkı adım attıktan sonra anlar. Sen bu eksikliğini tamamlamak için daima hesaplı hareketi seviyorsun. Kadınların hemen çoğu böyledir, fakat senin kadar değil. İdraklerine ve iradelerine ait noksanları hesapları ve hileleriyle telafi etmek isterler.
Sayfa 138Kitabı okudu
Zoolojik bir antropolojinin sana verdiği hayvanca bir insan telakkisi içindesin. Kabahat sende değil. Bütün şansını maddede arayan bugünkü ilmin, büyük idealistler müstesna, insana layık görmeye mahkum olduğu ahlak budur.
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
''Her hastalık evvela ruhta başlayıp sonra vücuda sirayet etmiş bir isyandır.''
“Adalet dilenmekle ve başkalarını kendine acındırmakla ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun ve devletin onuru ve bağımsızlığı güven altına alınamaz.Adalet dilenmek ve acındırmak gibi bir ilke yoktur!”
- Fakat mikrobun hastalığı vücuda getirebilmesi için vücutta kendine müsait bir zemin bulması lâzım değil mi? Bu zemini sinir sistemi vasıtasiyle ruh hazırlar. isyan oradan vücuda geçmiştir. Yani insanda hastalık, çok defa , kaderin aksiliklerine karşı bir intibaksızlıktır. Simeranya'da her türlü hastalığın âmilini evvelâ hatanın hayatında ve ruhunda ararlar. Çok defa da hiç bir çaresi olmayan talihsizliklerden, hayat aksiliklerinden birini bulurlar: Ümitsiz bir aşk, çok sevilen birinin ölümü, namus lekesi vicdan azabı gibi çaresizlikler...Ve bu ağır ıstırap yükünü kaldıramayan ruhun sıkıntısı ve isyanı işte o zaman vücudu kaderin aksiliklerine intibak ettirecek bir ruh tedavisi başlar ve mucizesini verir.
''En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız.''