Yine de zaman, gitgide daha hızlı bir biçimde akıp gidiyordu; sessiz ritmi yaşamı parçalara ayırıyor, insan geriye bir göz atmak için bile duramiyordu. 'Dur! Dur!' diye bağırmak istiyor ama sonra bunun hiçbir yararı olmadığının farkına varıyordu. Herşey insanlar, mevsimler, bulutlar, herşey kaçıp gidiyordu; insanın taşlara, bir kayanın tepesine asılması da yararsizdi, yorulan parmaklar gevşiyor, kollar, cansız bir şekilde düşüyor ve insan kendini bu çok yavaşlamış gibi görünen ama hiç durmayan ırmağa kapılmış buluveriyordu.