saçı siyah ama sapsarıya boyatmış, kıçı dışa fırlak, hadi beni hemen
yatağa at duygusunu saçıp savuran, kıpır, fingirdek ,hoş bir genç kadın geldi, yanındaki masaya oturdu, selam verircesine adama gülümseyerek. Karşı gülümseme arz etti adam, sanki selamlarcasına .
Kitap okumanın tek sakıncası, insana başka bir kitap okuma arzusu vermesi.
Sayfa 26 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okuyor
Wow
Ve fakat bir şey çengellendi çok çengelengiz usuma; kitabı herkes internette bedava okuyacak !
- Yazarın telif hakkı n'olucak? sorusunu bezedim masanın nakışları hüzünlü örtüsüne. Her yanıtından sonra sanki gol atmış bir ayaktopçu gibi gerinerek arkasına yaslanan elleri dijital, bakışları alaycı adam:
- Olmayacak. diye pervasızca bir kahkaha attı. Kahkahası yayıldı masa örtüsünün hüzünlü nakışları üstüne. Masa örtüsü tedirgin oldu. Boynunu büktü örtüye bir narin elin nakşettiği kırmızı gül.
- O zaman niye yazsın yazar? Yazarak nasıl geçinecek? Yazarın başka bir işi olup yazarlığı hafta sonu şiir yazan hekimler gibi, hobi olarak mı yapacak? deyince duraladı dijital adamın masa örtüsünün nakışları üstünde trampet çalan elleri.
- Ona bir çare bulunacak herhalde... diyerek dudak büktü.
- Ne çare bulunacak, sen çareyi bulur bulmaz, karşı çare üretecek internet korsanı. dedim. Sustu. Sağ kaşı iner gibi oldu, bunu kendine yakıştıramayarak yeniden kalktı. Sol kaş sağ kaşa fırça çekti:
- Ne iniyorsun? İnecek kaş m ıyız lan biz? Kaşların muhabbeti sırasında;
- Matbaacı ne iş yapacak? sorusunu sıvı olarak boca ettim masaya, masa örtüsü ıslandı, yapıştı masaya.
- Hiç de yağmur havası değil! düşüncesini yaprakları nda gezdirdi boynu bükük, nakşı güzel kırmızı gül. Elleri dijital, ruhu elektronik adamı şapa oturttuğum duygusunun huzuruyla arkama yaslanıyordum ki ;
- Ne matbaası yahu, ilerde kağıt olmayacak! Matbaacı kendine başka bir iş bulacak. alaycı yanıtıyla kalakaldım.
Sayfa 6 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okuyor
E bu harika
Nasıl yani? Muhtarlık da bankamatik gibi bir şey mi olacak? Muhtar kim olacak? Bu durumda olmayacak. Yerel mahallesel seçimler de mi olmayacak? O bir bakıma iyi aslında. Sokaklardaki binaların duvarlarına her gün birbirinin üstüne, seçimden sonra da duvarda uzun süre kalan, boyunbağlı hamşo muhtar vesikalık fotoğraf afişleri yapıştırılmayacak ve ikametgah almak için onun nemrut ve süphan suratını görmek, ona sanki saygı duyulması gereken biriymiş gibi sahtekarlıklar yapmak zorunda kalmayacaksınız. Muhtarsızlık çok güzel. Mahallenin ortasına bir muhtarmatik koyulacak. Şifreni, vatandaş kimlik numaranı, annenin kızlık soyadını, babanın göbek adının bir, üç ve beşinci harflerini tıklayıp alacaksın makinenin ifraz ettiği nüfus suretini. Babanın göbek adı dört harfliyse yandın ! Muhtarmatikin ekranında "eksik tıklama" yazısı çıkacak. Nüfus suretsiz sürdüreceksin yaşamı...
Sayfa 5 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okuyor
Laz´a sormuslar entelektüel mi olmak istersin, i.p.ne mi ?
“Ha bu kadar kitabı kafama sokacağıma…”
İyi ki varsın Ferhan Şensoy!
Enayi'nin Enayi'si
Biz enayi insanoğullarını en sevindiren şey, kendimizden de enayi insanoğullarının varlığı.
Para konusundaki ince ayarlamalar, genelde halka bir parça girmesi üstüne kuruludur.
Sayfa 144Kitabı okudu
Vergi çok saçma bir şey! "Ufak köyde vergi sıkça toplanır" diyor Bulgar atasözü. Bundan bulgarların da vergiden bezdiği ve vergi denen şeyin, özünde devletin sıkıştıkca halkın sırtına binmesi, hatta kimi devletlerin sıkışmadıkları zamanlarda da, bu sırta binişten cinsel bir keyif alarak, binmeyi alışkanlık haline getirmesi olduğu özümleniyor.
Sayfa 110Kitabı okudu
dostoyevski iyidir,
üstat gogol zırdeli
anton çehov reçete
balalayka semaver
sen bektaşi olduğuma bakma münkir
napolyon’a senfoni yazdığından haberim var allahsız bethoven’ın
Burun Bela İlişkisi
Belki de, insan beyninin yaşlandıkça eskiyi deşme işlevleri devreye girdi kafamın içinde. Nedenini çok bilmeyerek, sezgimin peşinden gidiyorum. Kılavuzu sezgi olanın burnu, gider bulur belayı.
Sahnede!
-Biliyorsunuz ki pankreatit öldürücüdür. Sahnede ölürseniz daha ayıp olmaz mı?
diye epey diretti, pankreasımın yakın dostu doktorum hanım.
-Hayır hayır, sahnede ölürseniz ayıp olmaz, alkışlarlar!
Sayfa 34Kitabı okuyor
O da seni özlemiş
(Onu çok özledim, O da seni özlemiş, ) Ağ örmeyi seven kader misali,
Sen onu, O da seni gözlemiş, Mavi suların aşk sınırında..
Sayfa 154Kitabı okudu
' Çağın hızını yakalayacağım diye kendinizi paralamayın, herkesin bir özgün beyin ahengi var, bunu zorlamamak gerek. Zorlanması hiç bilinmeyen hastalıkların icadına sebebiyet veriyor. '
Sayfa 120 - Bilgi YayıneviKitabı okudu