Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatma Esti

Fatma Esti
@festi
Öğretmen
10 okur puanı
Ekim 2021 tarihinde katıldı
Benlik
İnsanlık sarhoştur, kolay kolay kendine gelemeyecek kadar sarhoş. Onu kendine getirecek hareket, temenni edelim ki insanlığın tarihinde daima görüldüğü gibi, bir büyük bela, bir büyük musibet olmasın.
Sayfa 68 - DERGAHKitabı okudu
Reklam
Beşeri Coğrafya
Ne alakası var deme ,hayreti hasetten o ümmi bakış ayırır Önünü göremeyen Kolomb'un haberi mi vardı dünyadan Şu kızlara bak; sabah instegramda ıvır zıvır geceleri tivitır Sen bir de anamın küheylanla inişini görseydin Ilgaz'dan
Sayfa 66 - MUHİT KİTAPKitabı okudu
Kaçar Gibi Bir Çocuktan
Bizden öncekiler iyi bakarlardı dünyaya Tutup eski yaraların kabuklarını çözdük Sağaltırdı hiç değilse bir yiğidin yüreğini Cenk türkülerinden çıkıp gelen bir sözcük Sığındık da ne oldu, o bitimsiz çocuğa İkide bir suçluyor işte, anılarda bizi dün Bir şair, ne zaman öper kendi kalbini Kim bilir, bir çocuğu nasıl incitir ölüm
Sayfa 30 - MUHİT KİTAPKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Çocukları her on günün dokuzunda başımdan atıyorum; okulda oluyorlar. Ayda üç gün, eve geldiklerinde onlara katlanıyorum; hiç kötü değil. Onları 'oturma odasına' sokup televizyonu açacaksın. Giysi yıkamak gibi aynen; çamaşırları tıkıştırıp kapağı kapatacaksın"
Sayfa 119 - İTHAKİ YAYINLARI,BİLİMKURGU KLASİKLERİKitabı okudu
İyi yazarlar hayata sık sık dokunur. Vasatlarsa elini hayatın üstünden çabucak geçirir. Kötüler hayata tecavüz eder ve onu sineklere bırakır. Kitaplardan bu kadar nefret edilmesinin ve korkulmasının sebebini şimdi anlıyor musun? Onlar hayatın yüzündeki gözenekleri gösterir. Rahatına düşkün insanlar balmumundan aya benzeyen ,gözeneksiz, tüysüz, ifadesiz yüzler ister yalnızca. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki çiçekler bereketli topraklarda, iyi yağmurlarda büyümek yerine çiçeklerden beslenerek yaşamaya çalışıyor.
Sayfa 105 - İTHAKİ YAYINLARI,BİLİMKURGU KLASİKLERİKitabı okudu
Reklam
(Engindir Dünya)
Bitti yolculuk. Ama prangasındayım henüz bütün uzaklıkların, hiçbir kuş taşımamış beni sınırların ötesine, denize akan hiçbir nehir, sürüklememiş aşağılara bakan yüzümü, ne de gezinmek istemeyen uykumu kucaklamış... Biliyorum, şimdi daha yakında dünya ve sessiz.
Sayfa 25 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
NASIL ADLANDIRMALIYIM KENDİMİ
Belki tanıyabilirim günün birinde sûretimi, bir güvercinde, yuvarlanan bir taşta... Bir kelime eksik! Nasıl adlandırmalıyım kendimi mecbur kalmadan başka bir dile sığınmaya
Sayfa 23 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
hangi acıdan geçsem kıyıya vurur beni intihar edecek yaştayız günah olmasa heybesini heybetiyle yüklenen bir çocuk eylül'ün toynakları ve ele değen asa bıçak İsmail'in boynunda hem İbrahim'in resmi ağızlara düşen yas bile değil bu bir mucize göster bana, yürümeyi bilmem üstüme sinmiş de sinmiş yaşamak ko(r)kusu COĞRAFYA şiirinden
Sayfa 41 - ÇIRA YAYINLARIKitabı okudu
Bazı hikayeler şahit olan tarafından anlatılmamalı. Hele ki sürekli yaralarıyla dünyayı dolaşanlar, bir sözcükle geyik gibi avlananlar tarafından anlatılmamalı. Zeki BULDUK - MUHİT 22, Yaşamak oyunu
Sayfa 28 - MUHİT KİTAPKitabı okudu
Beni bir buluta verdiler yağmurlu bir şemsiyeye Yüzünden vurulmuş kuşların gölgesine Siperlerde kaybolan askerlere verdiler Mermer ve suyun inadına, bilinmeyen kelimelere... Mehmet TEPE-MUHİT 22,Delil Yetersizliği
Sayfa 19 - MUHİT KİTAPKitabı okudu
Reklam
Düşüncelerini tek katlı mahcup evlerin duvarlarına, duygularını ağaç kovuklarına, kör kuyulara ve kilitli sandıklara yazıp söyleyen bir kuşak bir yönüyle de yaratıcı bir kuşaktır. Anlatamama sancısı, sanatı ve edebiyatı besleyen çok önemli bir damar olsa gerek. Babalarıyla konuşup duygularını paylaşamayan kuşakların içerisinden bu yüzden çok şair ve çok hikayeci çıkmıştır. Hüseyin AKIN-MUHİT 22-"İnsan ekseri malumattır." derdi babam
Sayfa 100 - MUHİT KİTAPKitabı okudu
ucundan kemiriyorlar güzelim ölümün dirimin ve aşkın mahremiyetini saydam bir geçişkenliğe ısmarlıyorlar geleceğe ilişkin veriye benzeterek kaderi öyle ise başlayalım tam kitabın ortasından herkesin anlayacağı bir dilden Allah hepimizin Allah'ı değil mi Hüseyin ATLANSOY, MUHİT 22
Sayfa 9 - MUHİT KİTAPKitabı okudu
Hüznümüz bâkidir bizim, efkârımız kavî Bu yüzden doğuda her şehitte bir Hüseynî bakış Her güzellikte Hasaneyn Ve ilmin kapısını beklerken zülfikârıyla Ali İçerde Resul-i Ekrem telkâri yaşlar dökerdi İnandım ve hu dedim Hüseyin Velhamdülillahi Rabbil âlemin
Sayfa 23 - MUHİTKİTAPKitabı okudu
pencerede kalan o kırılmış yüz bizim değil üzülme yaralı gölge, yırtılmış maske, dara düşmüş alınlar uzaklar hep bize bakar bir yerlerden, en çok içimize ne çok virajı var insanın, varamıyoruz hiçbir yere
Sayfa 78 - PROFİLKİTAPKitabı okudu
Her şeyi hatırlamak değildi istediğim. Belleğimi kontrol ederek öldürmek istiyordum. Şimdi ise belleğim yaşıyor ve beni öldürüyor .Herkes kendi kemirgenlerini sayar.
Sayfa 65 - METİSKitabı okudu
Yani şu: Türkü hikmetli söz söylemek için yakılmaz. İçin diye belirttik; bir şey için, bir şeyi kovalamak için söylenmez. Hikmet kendiliğinden yakılan ateşin içinde vardır. Çayın içindeki şeker diye bir takım akıldâneler tarif ederler ancak, bilmezler ki çayın içine şekeri biz atıyoruz ve şekerin önceden bilgisine sahibiz. Şekeri attıktan sonra çaydaki şeker diye malumatfuruşluk bana hep ukalalık gibi gelir. Biz ise yine bu tariften faydalanarak ama önceden şeker attığımız bilgisinden fâriğ olarak tarif edelim. Hayâli merhumun tarifindeki balık gibi .Balığın suyun içindeki hâlindeki ilahi hikmet şudur: Balığı sudan çıkardığınızda geri gitmek ister, neden ister? Oysa canlıların yaşamak için ihtiyacı olan havaya çıkarmışsınızdır. Farkında olmadığımız yaratıcının her yarattığına tayin ettiği hayat şeklidir. Hikmet budur.
Sayfa 129 - Hece YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şimdi soralım: Nasıl olur da bir milletin Yemen türküsü olur da Yemen'i olmaz? Cezâyir, Selânik, Tuna, Estergon Kalası gibi onlarcasını da siz ekleyin. Aslında bunlar insanımız ve tarihin aydınımıza bıkmadan usanmadan hatırlattıkları sorumluluklardır. Mâşeri tahattürdür bu. Milletimizin vicdanındaki yerlerinin hala taze olduğunu gösterir. Ammâ ki, işte biz onlara birer söz ve saz olarak bakıyoruz. Bakın türküden çıkıp nereye geldik .Bu da gösteriyor ki türkü dediğimiz şey bizi nereden nereye getirdi.
Sayfa 96 - Hece YayınlarıKitabı okudu
Jön aydın zihni yapısının meyilli olduğu milletin müziğini sevmez. Banal bulur. Müziğin sözlerini de yabancı dilde ister .Anlaması önemli değildir. Bir zamanlar opera tarzında söyleyen bir şarkıcının epey şöhret bulmuş parçasının sözlerinin Orhan Gencebay'a ait olduğunu öğrenince şaşıran insanlar biliyorum.
Sayfa 84 - Hece YayınlarıKitabı okudu
Türkü dinleme temrinlerinin hemen hepsinde söylemek istediğim şey şudur: Ben türküleri toprağın üzerinde yaşayan bütün insanlara teklif etmiyorum. Onlar üzerlerine ne kadar muasır medeniyet zulmü de dökülse, ne kadar Moğol'dan beri öyle zulüm görmemiş olsalar bile topraklarına dönüyorlar. Ben şairlere, düşünürlere, bu toprağın nimetini yemiş yazarlara sahih nesep eserler inşa ve bina etmelerine yardımcı olur düşüncesiyle teklif ediyorum.
Sayfa 48 - Hece YayınlarıKitabı okudu
Eskilerin melâl diye vasfettiği hâlin yüce Yaratıcı'nın dünya gurbetine gönderdiği kuluna kendini unutturmamak için ihsan ettiği iç sıkıntısıdır. Bir anda içimizde hissettiğimiz bu hissi dindirmek için zamanımızın irfan kutbunun sorar gibi yaptığı veya benim öyle hissettiğim sorusuna cevap verilmeli. Soru şu: Allah'ı özlüyor musunuz?
Sayfa 11 - Hece YayınlarıKitabı okudu