Şimdi herkese, bütün Türk toplumuna şu soruyu sormak istiyorum: Bırakınız 3000 yıl, 5000 yıl, 15000 yıl önceki Türk Tarihi'ni, acaba Türkiye'de kaç kişi dedesinin dedesinin adını biliyor veya dedesinin dedesinin nasıl bir hayat yaşadığını biliyor? Bu soruyu sorsanız, bir anket yapsanız alabileceğiniz cevapların oranı fevkalâde düşüktür. Bunun ana sebebi, bizim insanımızı yazma, tabiî ki buna bağlı olarak okuma alışkınlığının olmamasıdır. Onun için, ben tarihçi olmayan bir öğretim üyesi olmama rağmen, bir iktisatçı olmama rağmen her vesileyle öğrencilerime ve çevremdeki herkese telkin ettiğim şey şudur: Lütfen, hayatınızın bir gününü, ne olursunuz, sabah kalktığınızdan yatıncaya kadar ki geçen vaktinizin bir gününü 30 sayfalık bir deftere yazınız. Çünkü, bu yazacağınız bilgiler, bu yazacağınız şeyler 100 yıl sonrasının insanı için bugünün tarihini yazmaya ışık tutacaktır. Ve bu yazdıklarınızın basılmasını beklemeyiniz, basılması için yazmayınız, geleceğe belge bırakmak için yazınız. Maalesef bizim atalarımız yazmamıştır. Onun için Türk toplumunun çok büyük bir kısmı, 150 yıl öncesine ait, bırakınız topyekûn Türk Tarihi'ni, 150 yıl öncesine ait kendi aile şeceresini tespit etme imkânına dahi sahip değildir. Dedesinin dedesinin veya büyük annesinin büyük annesinin adını, nasıl yaşadığını bilmek imkânından mahrumdur.