“İdam mahkûmunun biri ölümünden bir saat önce, yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse, çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanın, o anda ölmeye yeğleneceğini söylemiş. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yaşasın! Aman Tanrım, bu nasıl gerçek böyle! Bu nasıl gerçek! İnsan ne alçak yaratıkmış!”
Zavallı küçük kızım,6 saatim var sonra öleceğim! Hiç biri benden nefret etmeyen, hepsi benim için üzülen ve isteseler kurtarabilecek olan bu adamlar babana bunu yapacaklar. Hem de her şeyin düzene girmesi için törenle,soğukkanlılıkla...
Yüreğimden ziyade zekamı ve yeteneklerimi takdir ediyor.Oysa benim tek gurur vesilem;her şeyin,her yeteneğin,her acının,her mutluluğun tek başına kaynağı ve bana özgü olan yalnızca yüreğim.