Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Feyzullah TURAN

Feyzullah TURAN
@feyzullah_turan
Ezher Şeyhi Amerika'daki Müslüman cemaatine ulaşmak hedefiyle resmi bir ziyarette bulunması için bizzat Enver Sedat tarafından gönderilmişti. Kaliforniya Üniversitesi'nde bir konuşma yaptı. Biz de kendisiyle buluşmak için oraya gitmiştik. Bir süre Şeyh ile birlikte oturabildik sonra da maiyetiyle birlikte Los Angeles Merkez Camii'ne geçtik. Namazlarda imamete o geçti. Efsanevi kâri Şeyh Mahmut Halil el-Hussari'yle omuz omuza namaz kılıyor olmaktan dolayı müthiş bir heyecan içindeydim. Ezher Şeyhi daha sonra basın toplantısı düzenledi. Newsweek muhabirinin dilini yanağına batırmış şöyle sordu bunu hatırlıyorum:"Sizce Amerika Müslüman bir ülke olabilir mi?" Ezher Şeyhi gözünde bir pırıltı ile cevap verdi:"Neden olmasın? Amerikalılar da Allah'a inanıyor ve İslam'da Allah'ın dini. İmkansız değil."
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
Baskente çıplak ayakla gelen bir köylünün birada çok para kazandığı anlatılır. Bu köylü kazandığı paralarla çorap ve ayakkabı alabildiği gibi geriye sarhoş olabilmeye yetecek kadar parası kalır. Böylece sarhoş olan köylü köyüne geri dönmek ister ama yolun ortasında sızar. Yoldan bir araba geçmektedir ve arabacı köylüye ayaklarının ezilmesini istemiyorsa ayağa kalkmasının gerektiğini bağırarak söyler. Böylece uyanan sarhoşumuz ayaklarına bakar yeni çoraplar ve ayakkabı nedeniyle onları tanıyamaz ve bağırır:"Geç üstünden onlar benim ayaklarım değil."
Sayfa 64 - DoğuBatıKitabı okudu
"O sene Mekke'de kıtlık ve pahalılık oldu. Kureyş taifesi Ebu Talib'e gelip yağmur duasına çıkmasını rica eylediler. O da Fahr-i Alem'in elinden tuttu ve birlikte Harem-i Şerif'e gitti. Kabe duvarına dayanıp dua etti. Fahr-i Alem parmağını göğe doğru kaldırdığı gibi yağmur yağmağa başladı. Nitekim Cülhüme bin Urfuta o vakit Mekke'de bulunanlardan biri olup bu kıssayı şöyle anlatmıştır:-Bir sene Mekke'ye gittim. Kıtlık ve pahalılıktan dolayı Mekke ahalisinin hali yaman olduğundan aralarında müşavaere ettiler. Bazıları Lat ve Uzza denilen putlardan, bazıları Menat denilen puttan medet umalım, dedikleri sırada içlerinden bir ihtiyar kimse aranızda hala İbrahim(a.s) neslinden kimseler mevcut iken niçin başka sebep arıyorsunuz, deyince Kureyş eşrafı hemen kalkıp Ebu Talib'in yanına gittiler ve yağmur duasına çıkmasını niyaz ettiler. O da çıkıp Harem-i Şerif'e geldi. Arkasına Kabe duvarına verip duaya başladı. Yanında yüzü güneş gibi parlayan bir oğlancık var idi. Parmaklarıyla göğe işaret eyledi. Gökyüzünde bir parça bulut yok iken her taraftan bulutlar belirip, yağmurlar yağdı, seller aktı."
Sayfa 32 - Çamlıca YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İKİ SES
"Evini yabancı olduğu kişiye açabilen, sofrasına insan buyur edebilenler konuksever kimselerdir. İnsanlar tuhaf görüşlere, daha önce hiç duymadıkları kanaatlere, onlara tamamen yabancı görünen geleneklere de konukseverlik gösterebilir. Bu şekilde, bilinmeyenle etkileşim, kendi hakkımızdaki görüşümüzü de bir ölçüde değiştirir. Hep söylendiği gibi, kişi bilmediğinin düşmanıdır ve bilmek, bize dostluğun cennet kokusunu vaat eder."
Sayfa 17 - TimaşKitabı okudu
Ben ve Sen
"Aidiyet sadece belirli bir topluluğa üye olma duygusu değildir. O kendine mahsus bir anlama ve anlaşılma duygusudur. Aynı lisanı konuştuğum insanların arasında rahat ve huzur içinde olmamdan daha tabii ne olabilir? Ait olduğum topluluk dünyayı benim anlayabileceğim şekilde anlamlandırır ve benim sözlerimi, onun ötesine, o sözlerle neyi kastettiğimi anlar. Bu beni rahatlatır. Çünkü, dünyayı anlamlandırma biçimim ait olduğum topluluk tarafından onaylanmaktadır. Yalnız ve biçare değilim. Benim gibi düşünenler olduğuna göre, yanılma ihtimalim de az. Üstelik bu dünyada en çok ihtiyaç duyduğum şeyi gerçekleştiriyorum, diğer insanlarla ilişki kuruyorum, yaşadığımı var olduğu onaylatıyorum."
Sayfa 10 - TimaşKitabı okudu
Reklam
Hangi değerler sistemi ya da ideoloji adına yapıldığı ileri sürülürse sürülsün güvenlik ve savunma girişimlerinin tümü ekonomik ve siyasal amaçlara ulaşmadaki yöntemleri ifade eder. Dünya pastasından en büyük parçayı koparabilen, kendi toplum refahını yükseltmekte ve bunu başardığı için de meşruiyetini güçlendirmektedir.
Uluslararası sistemin tümünü bir kısmını ya da bazı dengelerini değiştirmek isteyenler aslında söz konusu gidişten yarar sağlayamayanlar ya da zara görenlerdir. Bu durumda güvenliklerinin özünü dengeleri değiştirmek oluşturmaktadır. Örneğin kapitalizmin yaygınlaşması ile giderek fakirleşen ve istikrarsızlaşan toplumların radikal eğilimleri benimsenmiş rejimleri savunmaları gibi. Öte yandan var olan sistemden son derece büyük yararlar sağladıkları için herhangi yeni bir değerler sistemi adına yapılacak değişiklik taleplerini geri çevirenler de aynı sistemde yer almaktadırlar. Bunların güvenlik adına oluşturdukları ilkeler diğerleri ile uyuşma içinde de değildir. O zaman mücadele kaçınılmaz olmaktadır.