Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Feza

Feza
@feza_
Mühendis
Lisans
Ankara
null
13 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Bu cesur yeni çağ, işlerin yönetimini ele aldığımız zaman değil; yalnızca umursamazlığımızın ve açgözlülüğümüzün Dünya'nın Holosen alışkanlıklarını değiştirmeye başladığı nokta. Ayrıca "doğanın sonu" da değil, daha ziyade bizim doğanın dışında olduğumuz yanılsamasının sonu. Kendi yarattıklarımızla gözlerimiz kamaşmış bir halde, hiç değişmeden öyle sürüp gideceğini varsaydığımız çok daha eski, çok daha güçlü bir dünyanın içinde yaşadığımızı unuttuk. Bir tür olarak, inanmak istediğimizden çok daha az esneğiz ve doğa beklentilerimizin biraz dışında çıktığında ekonomik kayıplara ve sosyal çalkantılara açığız. En ufak değişimlere bir tahammül edemediğimizden, daha önce karşılaştıklarımızdan çok daha büyük ve öngörülemez olacak çevresel sapmalar için ortamı kendi ellerimizle hazırlanmış bulunuyoruz.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Dünya'nın Güneş çevresindeki yörüngesinin eliptik biçimi ya s da eksantrikliği, 100.000 yıllık sürelerde uzayıp kısalır; Dünya'nın yörünge düzleminin eğikliği her 41.000 yolda 21.5 ile 24.5 derece arasında değişir ve gezegenin bir topaç gibi yavaşça yalpalaması ortalama 23.000 yıllık döngülerde gün dönümlerinde Güneş'e bakan yarıküreyi değiştirir. Günümüzde bu üç değişkene Milankovitch döngüleri deniyor.
Sayfa 140Kitabı okudu
Artık Dünya'yı çizip örseleyebilecek, yaralayıp aşındırabilecek kadar büyüdük, ama yol açtığımız zararla yaşayacak olan da bizden başkası değil. Bu arada Dünya uğradığı zararları ağır ağır onarmaya devam ederken, arada bir de en gurur duyduğumuz eserlerimizi silip süpürecek ani yenileme projelerini uygulamaya koyacak.
Sayfa 100Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünya genelinde artık insanlar ister madencilik gibi etkinliklerle istemli, isterse de tarım ve kentleşmeyle erezyonu ivmelendirerek istemsiz olarak Dünya'nın tüm nehirlerinin taşıdığı toplamdan daha fazla kaya ve tortulu yerlerinden taşıyorlar. Jeolojik şekillerin jeolojik süreçlerin işleyişinin ürünü olduğunu varsaymak artık mümkün değil. Çin hükümeti, Surtsey'in oluşumuna distopik bir tezat teşkil eden bir süreçle yeni adalar oluşturmak için deniz tabanındaki mercan yataklarını kazıyıp Güney Çin Denizi'ndeki Spratley Adaları'nın haritasını birkaç yılda radikal ölçüde değiştirdi. İngiltere'nin güneyinde iklim değişimiyle hırçınlaşan deniz ve yoğunlaşan fırtınaların üzerine bir de insanların kıyıda yaptıkları değişimler binince,meşhur tebeşir kayalıklarının gerileme oranı yılda 5-10 santimden metre düzeyine çıkmış bulunuyor. Nil Delta'sı, Assuan ve öteki barajların tortul iletimini kesmesi nedeniyle yılda 2.5 ila 5 cm batıyor. Louisiana eyaletinin kıyı kesimleri, bir takım istemsiz sonuçların "mükemmel fırtınası" (Mississipi yatağına kıta çapında yapılan mühendislik müdahalelerinin tortul iletimini büyük ölçüde azaltması; petrol ve doğalgaz üretimi nedeniyle yüzeyin çökmesi; petrol ve doğalgaz kullanımının dolaylı bir sonucu olarak deniz seviyesinin önlenemez yükselişi) nedeniyle saat başı dört dönüm toprak kaybediyor. Bu arada Oklahoma'da da gaz ve petrol çıkarmak için kayaların kuyulardan pompalanan basınçlı suyla çatlatılması yönteminin sonucunda ortaya çıkan artık suyun yeraltının derinliklerine aşılanmasıyla, uyuyan fayları uyandırıp depremlere yol açıyoruz.
O halde hala sertliğini koruyan manto kayasını yüzeye yaklaştığında eriten ne olabilir? Bunu gerçekleştiren mekanizma mantığa biraz ters geliyor: ek bir ısı girdisi değil, basınç azalması. Çoğumuzun faz değişimleri hakkındaki anlayışımızın temelinde yatan ve son derece anormal bir bileşim olan suyun aksine, kaya normal bir maddenin davranması gerektiği gibi davranır: Eridiğinde genişler be donduğunda büzüşür. Bu da şu anlama geliyor: Dünya’nın derinlerinde bir yerde erime noktasına yakın bir sıcaklıkta bulunan bir kayanın üzerindeki basınç (örneğin yeryüzüne yaklaştığı için) azalırsa, daha düşük yoğunluklu faz olan erime seçilir ve magma oluşur. Bı fenomene “dekompresyon (basınç azalması) erimesi” denir ve basıncın sıcaklıktan daha hızlı azalması durumunda kaya aslında soğuyorken bile gerçekleşebilir.
Reklam
Aşk, bir kuyunun kıyısında susuzluktur. Aşk çiçektir, meyve değil.
Sayfa 210Kitabı okudu
Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
Sayfa 159Kitabı okudu
Dünyada tek bir şey korkunçtur: İnsanın ömrünün sonuna dek, acı çeken bir insana bağlanması! Bu sonu olmayan bir işkencedir!
Sayfa 690 - Cilt-IIKitabı okudu
Bizim mutluluğumuz bataklıktaki su gibidir. Yukarıdan aşağı doğru baktın mı dolu dolu gözükür. Ama yüzeye çıktın mı bir de bakarsın, dibinde bir şey yok.
Sayfa 532 - Cilt-IIKitabı okudu
Tehlike yaklaştığı zaman, insanın içinde aynı derecede güçlü iki ses duyulur; bunlardan biri insanın tehlikenin çeşidini incelemesini ve ondan kurtulmasının çarelerini araştırmasını öğütler. İkincisi daha akla yakın konuşur ve tehlikeyi düşünmenin acı vereceğini, aşırı derecede ağır geleceğini, işlerin genel gidişatına bakarak tahminler yürütmekle bir şey kazanılamayacağını, çünkü olayların insanı iradesi dışında olduğunu, bu yüzden iyisi mi böyle ağır bir şeyi düşünmektense o şey insanın başına gelinceye kadar beklemesinin ve yalnız tatlı şeyleri düşünmesinin daha yerinde olduğunu söyler. İnsan yalnızken, çoğu zaman birinci sese, toplum içindeyken ise ikincisine kulak verir.
Sayfa 213 - Cilt-IIKitabı okudu
Reklam
Her insan kendisi için yaşar, kendi amaçlarına ulaşmak için bağımsızlıktan yararlanır ve tüm varlığıyla her an şu ya da bu davranışta bulunmakta özgür olduğunu hisseder; ama bir davranışta bulunur bulunmaz, zamanın belirli bir anında meydana gelen bu davranış, o anda artık geril dönülmesi inkansız bir olay haline gelir ve tarihin malı olur; tarihin malı olan şeyler arasında ise insanın özgür bir varlık olarak değil, önceden yeri belli olan varlık olarak önemi vardır.
Sayfa 12 - Cilt-IIKitabı okudu
Uzun bir sükût. Dakikalar geçiyor. Her an birbirimizden biraz daha uzaklaşıyoruz. Konuşursak, birbirimize bunu hissettirmekten başka bir şeye yaramayacak. Bunun için susuyoruz. Ne onda bu büyük mesafeyi atlamak ve ötekinin yanına varmak isteği, ne bende kuvveti var. Bu sessizlik içinde zaman aramızdan bir düşman gibi geçiyor.
Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikatı arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: “Buradayım!” der.
Bazan etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak edemeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.
Bu kadar düzenli bir sırada olmayan bir başka büyük oluşum grubuna, İngiltere’nin Devonshire Kontluğu’na istinaden “Devonyen” adı verilmişti. Bu, o dönemde “büyük Devonyen uyuşmazlığı” denilen olaydan kaynaklanmıştı. Ama bu anlaşmazlık ancak Avrupa çapındaki jeologlar farklı Eski Kızıl Kumtaşının -çok şaşırtıcı bir anormallik olarak- başka yerlerdeki tamamen farklı karakterlerde fosiller içeren oluşumlarla (Devonshire dahil) aynı yaşta olduğu konusunda görüş birliğine vardığında çözümlenmişti. Bu anormalliğin nedeni bir süre belirsizliğini korudu ama her durumda Devonyen rahatlıkla Silüryen’le daha dar tanımlı karbonlu arasına sokulabilirdi.
Sayfa 143Kitabı okudu
75 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.