Feza

Feza
@feza_
Mühendis
Lisans
Ankara
null
13 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Bu bölgelerden biri Welsh Marches’dı (İngiltere ile Galler arasındaki sınır bölgesi). Burada, zengin birinin mirasçısıyla evlendiğinden bu proje için çok parası olan Londralı jeolog Roderick Murchinson, Romalılar devrinde bu bölgede yaşamış antik İngiliz kabilesinden esinlenerek “Silüryen” adını verdiği bir dizi oluşum tanımladı. İnsanlık tarihi ile yeryüzünün kendi tarihi arasındaki antik benzerlik hem inandırıcı hem de yararlı olmayı sürdürüyordu. Buna karşılık, bunların altında, birincil kayalara ulaşmadan, Buckland’in Cambridge’deki mevkidaşı Adam Sedgwick’in, Romalılar tarafından Galler için kullanılan “Kambriyen” adını verdiği oluşumlar bulunuyordu. Bunlarda çok az sayıda fosil vardı ve çok kötü korunduklarından Silüryen oluşumlardan ayırt edilemiyordu (Bu durum Murchinson’la Sedgwick arasında şiddetli bir anlaşmazlığa neden oldu. Bu anlaşmazlık çok sonra, yeniden tanımlanan Silüryen ve Kambriyen’in arasına uzlaştırıcı bir şekilde, modern jeologların gayet iyi bildiği “Ordovisyen” grubu sokulunca çözümlendi).
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Sonraki yirmi yıl boyunca ikincil oluşum kümelerinin farklı kısımlarına, sonuçta jeologlar arasında gayrıresmi uzlaşma ile uluslararası boyutta kabul edlen isimler verildi (bunlar, günümüzde dünya çapındaki halefleri tarafından da bilinmektedir). Kümenin en üstündeki kalkerle oldukça benzer fosiller içeren altındaki bazı oluşumlar, kalker kelimesinin Latincesi olan “Cretaceous-Kretas” olarak bilinmeye başlandı. Bunların altında, Fransa-İsviçre sınırında yer alam ve görüldükleri Jura Tepeleri nedeniyle “Jurassic-Jura” adı verilen oluşumlar bulunuyordu (Lias bu oluşumların tabanına yakındı). Bunlardan sonra, Orta Avrupa’nın büyük bir kesiminde üç bölümlü bir yapıları olduğu için “Triasik” adı verilen bir dizi oluşum geliyordu. İki kumtaşı oluşumu belirgin bir kireçtaşı oluşumuyla ayrılıyordu (İngiltere’de kireçtaşı yoktu ve diğer kayalara “Yeni Kızıl Kumtaşı” deniyordu). Kümenin daha da altında, Avrupa’da yaygın olan yeraltındanki tuz çökeltileriyle oldukça benzer kumtaşları ve bir kat kireçtaşı bulunuyordu. Sonunda bunların hepsine, oradan çok daha iyi gözlemlendikleri için uzakta, Rusya’da bulunan Ural Dağlarının eteğindeki Perm şehrinden esinlenerek “Permiyen” adı verilmişti.
Sayfa 142Kitabı okudu
Descartes evrenin herhangi bir yerinde, yeryüzüne benzeyen herhangi bir gök cisminin, başından itibaren içinde var olan değişimi ya çoktan geçirdiğini veya gelecekte geçireceğini savunmuştu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Dünyada hiçbir bozuk pata bir Antikacıya filanca prensin tebaası olan filanca bir yer olduğu bilgisini bu fosiller kadar iyi anlatamaz. Zira bu fosiller bir Doğa Antikacısına şu şu yerlerin sular altında kaldığını, bu tür hayvanlar olduğunu, Dünya’nın yüzeysel kısımlarındaki Başkalaşımlar ve Değişimler öncesinde şöyle şöyle dönemler olduğunu doğrulayacaktır. Ben de Tanrı’nın, Anıtlar ve Kayıtlar olarak bu kalıcı şekilleri, sonraki çağlara geçmişi anlatmak amacıyla tasarlamış olabileceğini düşünüyorum. Öte yandan, bunlar eski Mısırlıların Hiyerogliflerinden daha okunaklı karakterlerle ve geniş Piramitlerle Obelisklerden daha kalıcı Anıtlara yazılmış” - Hooke, 1668.
Onlara düşmanlarını göster ki, mutsuzluk ve sefaletleri için suçlayabilecek birilerini bulmanın rahatlığını hissedebilsinler; onlara bu düşmanlardan kurtulmak için neler yapabileceklerini sezdir ki, mutsuzluk ve öfkeden tirtir titredikleri saatlerde, bir gün büyük bir iş, bir büyük iş yapabileceklerini düşleyebilsinler; onlara hayatlarındaki bütün sefaletin sorumlusunun bu iğrenç düşmanlar olduğunu iyice anlat ki, kendi günahlarını başkalarına yükleyebilmenin iç huzurunu duyabilsinler.
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
Reklam
75 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.