Feza

Feza
@feza_
Mühendis
Lisans
Ankara
null
13 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
14. Yüzyılın Bunalımı
Klisenin kitlelerin zihni üzerindeki egemenliği, hayatın çoğu kez kısa ve hemen her zaman güvensiz olduğu bir toplumda serpilip gelişen hurafelere, mucizelerden ve kutsal emanetlerden kaynaklanan mistik inançlara dayanıyordu. Bu durum kilise önderlerinin şehirlerde yayılan yeni fikirlerden korkmalarına yol açıyordu. Abelard ve Bacon gibi insanların akla inanmaları, hurafelerin egemenliğini yıkabilir; gezginci keşişlerin yoksulluk ve tevazuyu salık veren dinsel inançları ‘kutsal yoksullar’ ın, ‘ahlaksız zenginler’ e karşı savaş açmaya hakları olduğu yolundaki ‘sapkın’ inançları cesaretlendirebilirdi. Kilise giderek artan bir şekilde yeni düşünceleri kıskacı altına aldı.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Bizans: Yaşayan Fosil
Şehirli kitleleri kendi sınıfsal taleplerini ortaya koymaktan uzaklaştıran kurumsallaşmış bir ayaklanma biçimi bile vardı. Bu, seyirci gruplarının birbirine rakip Yeşiller ve Maviler ‘hizipleri’ halinde Hipodrom arenasındaki çeşitli oyunlarda örgütlenmesiydi. Her iki taraftan birkaç yüz genç kendi renklerindeki süslü giysileri içinde özel sıralara oturur, kimi durumlarda geniş çaplı kan akmasına ya da ayaklanmaya yol açabilen gerekli tezahüratı ya da yuhalamayı yaparlardı. Kimi zaman düzeni koruyabilmek için askeri birliklerin kullanılması gerekebiliyordu; hiziplerin sponsorluğunu imparator ve imparatoriçe de dahil çeşitli ileri gelenler üstlenirdi. Bu sistem, imparatorluğu tehlikeye atmaktan çok, yalnızca biraz öfke boşalmasına yol açardı.
Eski Hindistan
Daha önceleri, insanlar sığıra et kaynağı olarak değer verirdi. Artık ağır araziyi sürmek için tek çekici güç onlardı ve korunmaları gerekiyordu. Açlık çekse bile bir köylü ailesi, gelecek yılın ürününü yetiştirebilmenin ve savaşçılara ve rahiplere yeterli gelir sağlamanın tek aracını öldürmekten alıkonmalıydı. Dini karışıklıkların görüldüğü bir dönemin ardından, bu ihtiyaçtan doğan irrasyonel görünen, ineğe saygı gösterilmesi ve modern Hinduizmi niteleyen sığırların kesilmesi yasağı ortaya çıktı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İtibar, bireysel tüketimden değil, başkalarının yetersizliklerini tamamlamak için onlara yardım etme yeteneğinden geliyordu.
Kitabı yazarken sürekli iki önyargı ile yüzleşeceğimin farkındayım. Birincisi, birbirini izleyen toplumların ve insanlık tarihinin önde gelen figürleri, "değişmez" bir insan doğasının ürünü sayılmıştır. Bu görüş, akademik yazılara, ana akım gazeteciliğe ve aynı şekilde popüler kültüre yayılmış bir önyargıdır. Bize insanoğlunun her zaman açgözlü, rekabetçi ve saldırgan olduğu ve bunun da savaş, sömürü, kölelik ve kadınların ezilmesi gibi dehşetleri açıkladığı söylenmiştir. Bu " mağara adamı" imgesi bir dünya savaşında Batı Cephesi'nde dökülen kanın, bir başka dünya savaşında ise Holokostun açıklaması olmuştur. Ben çok farklı bir şeyi savunuyorum. Bizim bugün bildiğimiz şekliyle "insan doğası" tarihimizin bir ürünüdür, nedeni değil. Bizim tarihimiz, kendinden önce gelenleri büyük ekonomik, siyasi ve ideolojik savaşlarla bertaraf etmeye çalışan farklı insan doğaları içerir. Son on yılda çok fazla yapılan ikinci önyargı ise insan toplumunun her ne kadar geçmişte değişmişse de artık değişemeyeceği yönündedir.
Reklam
Kısacası, âşık olmak böyle bir şeydir işte, Kafka Tamura. Nefesin kesilecek ölçüde kendini iyi hisseden de, derin bir karanlıkla boğuşan da sen olursun. Vücudun ve ruhunla, buna dayanman gerekir.
Sayfa 490Kitabı okudu
Hayal gücünden yoksun insanlarla ciddi ciddi muhatap olursan, bu sefer vücudun kaldırmaz.
Sayfa 258Kitabı okudu
Ben yine de kendi hazlarımı insanoğlunun ittifakla verdiği hükümlerden önemsiz görmeyeceğim. Eğer bir şeyi sevmediysen sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim
Sayfa 238Kitabı okudu
“Fetullahçı terör örgütü kendisini eğitim öğretim hizmetinde yer alan bir kuruluş gibi göstermiştir. Bu örgütün, 40 yıldır kanserli bir hücre gibi büyümesi dini değerleri öne çıkaran kimliği sayesinde mümkün olmuştur. Milletimiz meşrebi ne olursa olsun, Allah diyen, peygamber diyen, en azından böyle gözüken herkesi desteklemiştir. Rahmetli Özal,
Sayfa 254Kitabı okudu
Son yıllarda Türkiye’nin haklı bir biçimde en önemli gündemi olan “FETÖ ile mücadele”, görülüyor ki başka hesaplarla beraber yürüyordu. Adalet saraylarında olmasa da, bir yerlerde başka mahkemeler mi kuruluyordu? Başka beraatlar mı veriliyordu? Galiba öyle, ne dersiniz?
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Zenginlerin suç işlediği ancak yoksulların yargılandığı bu düzeni tastamam nasıl anlatabiliriz? “İlk taşı en günahsız atsın” dendiğinde en günahkârın kürsüye oturduğu bu mahkemenin hükmünü şimdiden nasıl söyleyebiliriz?
“Kendinize bir bakın,” dedi sonunda. “Küçümsemek istemiyorum ama lütfen gidin bir bakın kendinize! Yumuşak ve gevşek bir maddeden üretilmişsiniz, güçsüz ve dayanıksızsınız, ihtiyacınız olan enerjiyi, organik maddeleri verimsiz yöntemlerle okside ederek kazanıyorsunuz. Mesela şöyle...” Kınayan bir tavırla Donovan’ın sandviçinden geriye kalanları gösterdi. “Düzenli aralıklarla komaya giriyorsunuz ve sıcaklık, hava basıncı, nem, ya da radyasyon yoğunluğundaki en ufak bir değişim, etkinliğinize darbe vuruyor. Derme çatma varlıklarsınız.”
Uluslararası finansal kurumların ve iktisatçıların desteklediği 1990’lı yılların ekonomik reformları piyasaları serbest bırakmayı ve devletin ekonomideki rolünü azaltmayı hedefliyordu. Dünyanın her yerinde bu tür reformların temel prensini devlete ait mal varlıklarının özelleştirilmesidir. Meksika’daki özelleştirmenin sağladığı şey ise rekabeti artırmak yerine, Carlos Slim gibi siyasal bağlantıları olan işadamlarını zenginleştiren bir süreç sayesinde sadece devlet tekellerini özel tekellere dönüştürmek olmuştu. Mısır’da olan da tam tamına buydu. Rejimle bağlantılı işadamları Mısır’ın özelleştirme programının zengin iş çevrelerinin -ya da Mısırlıların tabiriyle “balinaların”- çıkarlarına uygun biçimde uygulanmasında son derece etkili oldular. Özelleştirmenin başladığı sıralarda ekonomi bu balinaların 32’sinin hakimiyetindeydi.
Sayfa 378Kitabı okudu
Artık orada olmayan bir şeyi özlemenin ani ıstırabı, insanın aniden elinden düşen bir kavanozun paramparça olması gibi. Tek başınıza parçaları topluyorsunuz, hangisinin nereye geleceğini buluyorsunuz, sonra da özenle hepsini teker teker birbirine yapıştırıyorsunuz. Sonunda kavanozun parçaları bir araya gelmiş oluyor ama kavanoz eskisi gibi olmuyor. Hem daha kusurlu hem de daha değerli oluyor. Ayrıldıktan sonra bellekte tutulan sevgili bir yerin ya da sevgili bir insanın imgesine de böyle bir şey olur.
Olmuş bir kişi bile yoktur şu hayatta. Herkes yapım aşamasındadır aslında.
Sayfa 826Kitabı okudu
75 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.