Biz kadınlar,
Camdan büyük bir fanusun içindeyiz
Korseden sütyene mahpus yaşarız
Namus diye biri karar verir;
başımızı örtmemize,
eteğimizin uzunluğuna.
Pantolon yasaktır bize
Tahrik edermiş erkekleri.
Kapitalist sistemin çalışanı Gregor Samsa'nın bir sabah böceğe dönüşmüş olarak uyanmasıyla başlıyor hikayemiz.
Ailenin birey üzerinde kurduğu mecburi borç yükü, yaşam amacının sadece para kazanmak olduğu, toplumsal baskı ve kendi içinde sıkışıp kalmanın insan zihninde verilen psikolojik savaşın dışarıya yansımasını görüyoruz.
Yaşadığımız dönemde bir çoğumuz George Samsayız. Ya üzerimize düşeni yaparak saygı görüyor ya da reddederek dışlanıyoruz. Ailenin maddi ve manevi sorumluluğunu üstlendiği için saygı gören Samsa, İstemediği bir hayattan kurtulmak için, yine istemediği bir başka hayata dönüşmek durumunda kalması... Böceğe dönüşmesi değil de işini kaybetme korkusu... Dönüşümden sonra değersizleşip, yok sayılmış, aşağılanmış, babası tarafından üzerine üç elma fırlatılmış ("Soraya'yı taşlamak"filmi geldi aklıma . )ve kurtulunması gereken "şey"olarak nitelendirilmiştir.
"Fakat o nasıl Gregor olabilir ki? Gregor olsaydı eğer, insanların böyle bir hayvanla birlikte yaşamalarının olanaksızlığını çoktan anlar ve kendiliğinden çıkıp giderdi…” (Aslında burda dönüşen sadece Samsa değil...)
Yazarın hayatını bilen bilir. Burada babasını anlatmış tamamen. Aile içi iletişim kopukluğu, babasının çalıştığı dönemi özlemle anması, kitap boyunca annesi ile hiç iletişim kurmamış olması ve temizlikçi kadının çıkarken o şeyi hallettim diyip gitmesi gibi bir çok detaya takıldım.
Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hayata farklı açılardan bakmamı sağladı.
21 Haziran 1905 yılında Paris' te doğan düşünür Jean Paul Sartre, aynı zamanda döneminin en iyi yazar, anlatıcı ve denemecisi olarakta da kabul görmüş, entellektüel bir aydındı. Ama Sartre' ı , Sartre yapan Varoluşçuluk felsefesinin mihenk taşı olmasıdır. Peki, Varoluşçuluk nedir?
Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm); kökü İlk Çağ (Antik Yunan) a
Kendi başına bırakılmış, deyim yerindeyse bu dünyaya fırlatılmış desteksiz, kendinden başka dayanağı olmayan bir insan. Böylesi bir insanın özgür olmaması mümkün müdür?