Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kader, kaprisli bir demiryolu makasçısı gibi. İnsanları bir araya getirip sonra ayırıyor. Canı isterse onları yeniden karşılaştırıyor. Üstelik bu karşılaşmanın yollarını insan en çılgın fantezilerinde bile hayal edemiyor.
Yeri geliyor ürküyorsunuz, yeri geliyor şaşırıyor, yeri geliyor merak ediyorsunuz fakat kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Wulf bu işi gerçekten iyi yapıyor. Kaleminin hiç susmasını istemediğim yazarlardan birisi.
Son zamanlarda okuduğum en sürükleyici kitaptı. Kendimi devamlı karakterin yerine koyup "bu adam bunu niye yapıyor ki" diye sordum kendime. Yazarın asıl anlatmak istediği elinizdekilerin kıymetini bilin, zamanı öldürmeyin teması çokca dile getirilse de keyifle okunuyor. Tabi sonunda farkettim ki kitap bir seriymiş ve ben çok yanlış kitaptan başlamışım. Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım mutlaka.
King insanı gerçekten de nasıl heyecanlandırabileceğini, sayfaları nasıl hızlıca çevirtebileceğini çok iyi biliyor, her romanında beceremese de bu kitapta iyi bildiğini göstermiş. Bu eserinde de okurlarını 1216 sayfa boyunca bir kere bile "kuolrofobi" nin adını anmadan bu fobi sınıfında korkusu olanların belki kitabını okumalarını
Wulf Dorn'un bütün kitaplarını okudum. Bu da diğerleri gibi çok akıcı bir dile sahip, heyecanı ve merakı çokça hissettiren bir kitaptı. Kısa sürede bitirdim bu yüzden.
Wulf Dorn'la ilgili en sevdiğim şey eski bir karakteri aniden karşına çıkarması. Eski bir dostla karşılaşmış gibi hissettiriyor. Bu kitapta Psikiyatrist kitabından tanıdıgımız Mark Behrendt karşımıza çıkıyor. Mark'ın Lara'dan sonra neler yaşadıgını anlatmak istemiş. Ama bana kalırsa Mark'ın neler yaşadıgını pek iyi anlatamadı. Kafamda kocaman bir soru işareti kaldı onunla ilgili. Umarım yeni bir kitabında bu soru işaretini giderir çünkü karaktere haksızlık gibi geliyor bana bu.
Gelelim kitabın asıl olayına. Sarah bir gece, iş seyahatindeki kocasının erken geldiğini düşünerek mutfaga indiğinde, kocası gibi giyinen, kocası gibi davranan, yaralı suratlı bir yabancı ile karşılaşır. Yabancı ısrarla kocası gibi davranmaya devam edince Sarah, üst katta uyuyan oğlu Harvey'i korumak için oyununa ayak uydurur. Olaylar böyle başlıyor ve hızla ilerliyor. Sarah kocasına ne oldugunu, yabancının ondan ne istediğini, çocukluk arkadaşı Mark ile birlikte çözmeye çalışıyor.
Bence kitap çok güzeldi. Mark yan karakter gibi olmuş diyenler var ama buna katılmıyorum. Mark olayın çözülmesinde büyük anahtar bence.
Yazarın diğer kitaplarına kıyasla gerilimi daha az olsada keyifle okunulabilecek bir kitap.
Sarah, mutlu bir evliliği ve Harvey adında bir oğlu olan kendi korkularından dolayı evinde editörlük çalışmalarını sürdürmekte olan bir kadındır. Eşi Stephen ise sık sık mesleği gereği iş seyahatlerine çıkmaktadır...
Sarah bir gece oğlunun korkusu ile yüzleşmek zorunda kalır. Evinde eşi gibi davranan bir adam vardır. Yüzü tanınmayacak durumda olan bu yabancı, ona bilmemesi gerekenleri söyleyerek kendini ve oğlunu nasıl koruması gerektiği ile karşı karşıya gelmesini sağlar...
Sarah, yaşadığı olayı polislere anlattığında ona ne kadar inandıklarını kestirememektedir. Çocukluk yıllarını beraber geçirdiği arkadaşı psikiyatr olan Mark ise bir cenaze merasimi için tekrar Londra'ya geleceği için ondan destek istemekte bir sakınca görmemektedir...
Sarah, Mark'ın yaşadığı travmanın derinliğini bilmese de ona her zaman destek olacağından emin olarak evlerine giren yabancıyı araştırma konusunda ondan yardım alacağına emindir...
Araştırmalar derinleştikçe Sarah'ın yüzleşmesi gereken korkuların boyutu da değişmeye başlar. Bir yanda kayıp kocası ile ilgili öğrendiği gerçekler bir yanda kendi korkuları...
Mark ise kendi kayıplarını bir tarafa bırakarak bu zor süreçte hem kendi yaşamını hem de Sarah'ın yaşamını bir doktor ve bir dost olarak iyileştirebilecek mi sorusunun cevabını aramaktadır...
Yazarın, Psikiyatrist adlı eserini devamı olan bu kitabı da psikolojik gerilim eserler arasında yine en iyilerden bir tanesi...
Çocukluk travmaları, fobi ve takıntıların insanları nasıl çaresizliğe düşürecek boyutlara ulaşabileceğini anlatan psikolojik bir öykü. Okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum.
