"Bazen benim de hayal kurabileceğimi kabul etmelisin."
"Ama hayalinde bana yer vermedin."
Keyifle güldü.
"Ben sana bütün hayallerimde yer veriyorum, Portuga. Tom Mix ve Fred Thompson'la yemyeşil geniş çayırlara doğru yola çıktığımızda, fazla yorulmadan yolculuk edebilmen için sana bir posta arabası tuttum. Gittiğim bütün yerlerde sen varsın. Zaman zaman, okulda kapıya bakıyorum ve senin görünüp bana günaydın diyeceğini düşünüyorum..."
Tombul kadın, "Sıra sende, Fred," dedi.
"Fred değilim ben, George'um," dedi çocuk. "Bir de kalkmış, annemiz olduğunu söylüyorsun! Daha adımı bile bilmiyorsun!"
"Özür dilerim, George."
"Şaka ediyordum, ben Fred'im," dedi çocuk, o da gitti.
Bir seri katilin kendini unutturduktan yıllar sonra yeniden eyleme geçmesiyle başlayıp yakalanmasıyla sonlanan, Fransa'dan Kanada'ya taşan müthiş bir gerilim ve polisiye. Polisiye sevenlerin mutlaka okumasını tavsiye ederim. İlk yüz sayfadan sonra müthiş bir akıcılığı var. Kitap okuma rekorum bir gece de 270 sayfayla bu kitaptadır. Yazarın Türkçeye çevrilmiş başka kitabı var mı bilmiyorum. Varsa mutlaka bulmam lazım.
Aile bu odada toplanırdı. Akşamlan yemekten sonra Fred Amca Nine ile bulmaca yapardı.
«Hazır mısın, Anne? N ile başlıyor V ile bitiyor,
altı harf, Siamlı bir memur.»
«Ne dedin? M ile başlıyor V ile mi bitiyor?»
-Bir gün öcünü almak zorundasın.
-Evet, alacağım öcümü. Tom Mix'ten tabancasını, Fred Thompson'dan Ayışığı'nı alıp bir alayda Komançi Kızılderilisi toplayacağım. Günün birinde sana, onun bir bambunun ucunda sallanan saçlarını getireceğim.