Machiaveli diyor ki "yarı eğitimli kişiler farklı düşünseler de yönetim biçimlerinin hiç önemi yoktur. Devlet sanatının büyük hedefi kalıcılık olmalıdır, özgürlük olarak çok daha değerli olduğundan geri kalan her şeye ağır basar bu."
“Kutsal kitaplarda çokça adı geçen 'şeytan', gerçek dünyada size ahlak dersi veren bir yobazdan başka bir şey değildir." diyor ve ekliyor: "Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.'”
Gerçeklik bize büyüleyici bir tip zenginliğini, geçici bir biçim oyunu ve değişimi bolluğunu gösteriyor: köşesinde oturan zavallı ahlakçının biri de diyor ki: "Hayır! insan başka türlü olmalıydı"?.. Hatta biliyor da, nasıl olması gerektiğini, bu sefil yobaz, duvara çiziyor kendini ve "ecce homo!" diyor... Ama, ahlakçı salt bir bireye yönelse ve ona "sen şöyle ve şöyle olmalıydın!" dese bile, gülünç duruma düşmekten kurtulamaz. Birey bir parça yazgıdır, önden ve arkadan, gelecek ve olacak olan her şey için fazladan bir yasa, fazladan bir zorunluluktur. Ona "kendini değiştir" demek, her şeyin değişmesini istemektir, geriye yönelik olarak bile...