Allah suyun önemini ve mahiyetini, Furkan suresi, 48,49'uncu âyetlerde vurgulayarak, şöyle buyurmuştur: "Biz, ölü olan toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanların ve nice insanların susuzluğunu gidermek için gökten tertemiz su indirdik."
Bir zamanlar yaşanan ve Dünya'nın birçok bölgesini etkileyen iki büyük doğal afetten söz etmeyen
ulus ya da kavim yok gibidir. Dünya üzerinde birbirlerinden çok farklı bölgelerde yaşamış olan tüm
eski ulusların mitolojilerinde ve dinlerinde bu trajedik anıya yer verilmiştir.
Yaşanan bu felâketler, dinlerde (özellikle de son üç dinde)
O, (yağmur) rahmetinin önünde bir müjdeci olarak rüzgarları gönderendir. Onunla ölü (kupkuru) bir bölgeye can verelim, hem de yarattığımız nice hayvanları ve insanları onunla sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik.
(Melekler, İsa hakkındaki sözlerine devam ederek: "Allah) ona (İsa'ya) kitabı (okuma yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretecek."
O İsrailoğulları'na (gönderilen) bir Resûl olarak şöyle diyecektir: "Hakikaten ben Rabbinizden size bir âyet (mucize) ile geldim ki size çamuru kuş şeklinde yapar, ona üflerim. (0 da) Allah'ın izniyle, hemen (canlanıp) bir kuş oluverir. Anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiririm, hatta Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim, evlerinizde yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer (Allah'a) iman edenlerdenseniz, elbette bunda sizin için
(benim peygamberliğimi gösteren) kat'i bir delil vardır."
Âl-i İmrân 48-49.
Allah suyun önemini ve mahiyetini, Furkan suresi, 48,49'uncu âyetlerde vurgulayarak, şöyle buyurmuştur: "Biz, ölü olan toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanların ve nice insanların susuzluğunu gidermek için gökten tertemiz su indirdik
48-) Rüzgarları gönderen Allah’tır. Onlar, (yağmur yüklü) bir bulutu kaldırıp yürütür. Derken (Allah) gökte onu dilediği gibi yayar, parça parça eder. Sonuçta onun arasından yağmur tanelerinin çıktığını görürsün. Artık onu dilediği kullarına ulaştırınca, derhal onları bir sevinç alır.
49-) Halbuki onlar, daha önce o (yağmur), kendilerine indirilmezden evvel ümitlerini kesmişlerdi.
“Ve in kânû”, “Ve kad kânû” anlamında tefsir edilmiştir. Diğer mâna şöyledir: “Gerçi onlar, o (yağmur) kendilerine indirilmezden evvel ümitlerini kesmiş iseler de.”
50-) İşte şimdi bak, Allah’ın rahmetinin eserlerine! Yeri, ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ki O, ölüleri de diriltecektir. O her şeye kâdirdir.