Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Suretin Ruha Tutkusu Evrende şaşkın ve mahzun bir o kadar da duyguların pençesinde kıvranan insanın buhranı, sahip olamadığı şeyledir. Sahip olamadığı yada sahip olmadığını düşündüğü şeyle olan ilişkisi İnsanı ruhundan uzaklaştırmıştır. Peki nedir sahip olmak istediği şey ? Bununla alakalı bir fikrinin olmadığıda açıktır çünkü uğruna çaresiz,
Rum Okullarının Türk Düşmanlığını Aşılaması
Rum okulları konusunda geniş bilgiler verdiği görülen Papa Eftim, bu okulların amacının çocuklara Türk düşmanlığı aşılamak olduğunu şu sözlerle ifade eder: "Okulların durumu başlı başına bir âlem... Buralarda tam kötü tohumlar yetişmesi, gelişmesi için gerekli bütün unsurlar hazır. Bakın, bir tek Rum, çocuğunu Türk okullarında okutmuş mudur?
Reklam
İçimin kaygıyla, stresle, bir türlü tam teslimiyete varamayışla dolu olduğunu hissediyorum. Biraz yol katetsem, bir şeyler oluyor ve yine kaos. Şu kapıdan çıkıp diğer insanların dünyalarıyla buluştuğumda ruhumun kirlendiğini hissediyorum. Uzak durmak yetmiyor, mecburiyetler var. Kibirden mi diye çok düşündüm. Yanılmıyorsam, değil. İnsanların
Nübüvvet Minhâcı üzere Hilâfet olacaktır..(Ahmed b.h.)
Dil, Irk ve Medeni Farklılıklardan Dolayı Bugün Hilafet'in Kurulması Mümkün Değildir, İddiası gerçekten trajikomiktir. Bu fikir tamamen ulus devlet anlayışına gark olmuş kişilerin hezeyanıdır. Evet, toplumlardaki gelişmişlik seviyesi farklıdır, anadillerinin ve ırklarının değişik olması da söz konusudur. Ancak böyle olması tek bir devlet
Ezan, bir simge, bir mazmun, bir motif ve bir kavram olarak Klasik Türk şiiri örneklerinden beri şiirimize dâhil olmuştur. Başlı başına bir manzumeye konu oluşu modern dönemin örneklerinde görülür. Tevfik Fikret, gençlik yıllarında "Sabah Ezanında" manzumesini yazmış, ulvi bir sessizliğin ortasında yükseliveren bu büyüleyici çağrının ruhundaki izlenimlerini dile getirmiştir. Ahmet Haşim'in “Allahuekber" manzumesi de benzer bir duyarlıkla yazılmıştır. Haşim, ezanı, sabahın sessizliğinde "asumanı titreten" bir seda olarak tavsif eder. Yahya Kemal'in anne yadigarı topraklara bir armağan olmak üzere söylediği "Ezan-ı Muhammedî" şiiri, şairin o çağlarında ruhunda deveran eden imanın en parlak şulesidir. Yahya Kemal, şiirinin en parıltılı yerinde, nice yüz bin minareden ezan kanatlanınca gök nura gark olur mealinde ölmez bir mısraa ruh vermiştir. Şair bir "kıta"sında da, Yüce Yaratıcı'yı "Tâ ki yükselsin zanlarla müeyyed nâmın" gibi şahane bir mısra ile tebcil edecektir. Daha sonraki yıllarda Mithat Cemal'in, Aka Gündüz'ün, Ziya Gökalp'in, Halide Nusret'in ezan konusunda manzumelerine şahit olmaktayız.
Sayfa 112
II. Sultan Kılıçarslan
II.SULTAN KILIÇ ARSLAN Anadolu Selçuklu Devletini İhtişamın Zirvesine Çıkaran İdareci Anadolu Selçuklu Devletini ihtişamın ziresine çıkaran ve Osmanlı Devletinden önce Anadolu'da kurulan ilk büyük İslâm Devletinin namım cihana yayan idareci Sultan II.Kılıç Arslan'ın tarihimizde müstesna ve mümtaz bir yeri vardır...Sultan olduğu
Reklam
Büyük Bir Aşkın Hikayesi
Osmanlı’nın son dönemlerindeki musikişinaslarından olan Kemani Tatyos Efendiden bahsetmek istiyorum size. Tüm şarkıların, tüm şiirlerin, tüm resimlerin; hasılı bilinsin veya bilinmesin tüm sanat eserlerinin bir hikayesi vardır. Her eser bir hikaye üzerine inşa edilir. Onların bu denli sahiplenilmeleri ve dillere destan olmaları da müessirin
Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O
Zavallı ruh!
Bazı acıların, öylesine içlerine işlemiş, öyle incelikleri vardır ki, ruhtan mı yoksa beden mi kaynaklanırlar, hayatın boşluğu karşısındaki rahatsızlığı mı yansıtırlar, yoksa karaciğer, mide ya da beyin gibi organik bir uçurumumuzun hastalanmasından mı kaynaklanırlar, anlayamayız. Kim bilir kaç kez, her zamanki özbilincimin, kaygılı bir durgunluğun karmaşık çökeltilerine karışarak karardığını hissetmişimdir! Kaç kez var olmak canımı yakmıştır, o derece anlaşılmaz bir bulantıdır ki bu, hayattan tiksinmekten mi ileri gelir, yoksa kusacağımın habercisi midir, ayırt edemem! Kim bilir kaç kez... Bugün ruhum, bedenime kadar ulaşan bir hüzne gark olmuş durumda. Belleğimi, gözlerimi, kollarımı, her yerimi acıtıyorum. Sanki olduğum şeye tamamen yayılmış bir romatizmaya yakalanmışım. Varlığım günün duru aydınlığından, masmavi gökyüzünden, tepede asılı, salkım saçak ışık dağıtan dalgadan etkilenmiyor. Bizi kuşatan havaya bir kişilik kazandıran, sanki hâlâ yaz ortasındaymışız gibi sonbaharı hatırlatan, hafif, serin meltem hiç neşe vermiyor bana. Hiç benim için hiç. Hüzünlüyüm, ama belirli – hatta belirsiz bir hüzün bile değil bu. Orada, dışarıda, çöp tenekeleriyle dolu sokakta yaşıyorum hüznü. Bu ifadeler ne hissettiğimi tam olarak tercüme edemiyor, zaten hiçbir şey hissettiklerimizi tam olarak tercüme edemez hiç kuşkusuz. Ama öyle ya da böyle hissettiklerimin etkisini başkalarına iletmeye çalışıyorum –
Ramazan aylarının ayrı bir büyüsü, ruhu, bereketi olduğuna inanırım. İster oruç tut ister tutma o maneviyat sanki bütün ülkeyi sarar. Bir de “Kim oruç tutuyor kim tutmuyor” diye ava çıkıp, “cık cık cık” diyerek kınamak isteyenler vardır ki bu Ramazan’ın mantığına, ruhuna hiiç uymaz.Umarım dilimizi kem sözden, kalbimizi fesat düşünceden, gözlerimizi kötülüklerden, kulaklarımızı gıybetten koruyabildiğimiz bir ay olur. Bu Ramazan-ı Şerif karnını doyurma derdine düşüp, ruhu aç kalanlardan olmamamız duası ile. Dilerim bu mübarek günler giderken bizden memnun olarak giderler ve beraberinde bir Mümine yakışmayan tüm hâllerimizi de götürürler.Bu Ramazan-ı Şerif affımıza vesile olsun.Gaflet uykusundan uyanışımıza, kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olsun. Ramazan’ı Şerif ayımız mübarek olsun. Rabbim Ümmeti Muhammed Muzaffer eylesin. Nice feyze ve berekete gark olan kullardan olmak duası ile.🌹🤲🏻 Her ramazan mottomuz oldu söyleyelim, hadi sakız çiğnemenin orucu bozduğunu unutma 😂
Reklam
Ramazan’ı Şerif ayımız mübarek olsun. Rabbim Ümmeti Muhammed Muzaffer eylesin. Nice feyze ve berekete gark olan kullardan olmak duası ile.🌹
Eli kalem tutan yazar olmuş ... İki kapak arasında yazılanlar hakikât barındırmıyorsa nefsi çeker. Nefis durulmaz ise bedbaht olunur . Bedbahtlık ise sonsuz bir azaba gark eder. Yazmak mârifet değil yazmak için yüreğine sığdıramadığın kadar çok okumak gerekir. Öyle dolman lazım ki taşmalı bilgilerin. Böylece mürekkebin yüreğinden taşanları yazsın. Sakın ben yazdım deme. Bilgi senin değil, hakikat sadece tektir ! Sen hakikati haykırmak için gönderildin. Gönlünü benliğinle kirletme ! Saf ve temiz ol. Emre itaat ile kalb mutmain olmak ister . Emir ise Oku! Kendini! Kainatı! Beni Oku der emir ! Göz, akıl, kalb, bütün duyularınla oku ! Bedeninde gezsin hakikat ! İliklerine kadar hisset ! Ve yaz ! Hakk'ı , hakikati yaz ! Sana ne emrediliyorsa... İlk önce aklına kalbine sonra kâğıda yaz ! . Vesselâm
449 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.