" Vakit gaflet uykusuna dalıp uyuma zamanı değil, cahillikten kurtulma, ilimle dirilme zamanıdır. Umursamazlık ve isteksizlik zamanı değil, çalışma, gayret gösterme, istiklal ve istikbal mücadelesi verme vaktidir. Düşmanın her geçen gün güçlendiği bir ortamda uyumak ölmek demektir.! "
Hayret edişim onu güldürdü: "Hep çocuksun Raif!" dedi. "Önüne geçmek mümkün olmayan işlerde telaş ve heyecan göstermek çocukluktur."
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
272 syf.
10/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Hatırlı satırlar, İbnu'l Cevzi (rahimehullah)'ın hatıralarını ve nasihatlerini içermektedir. Oğlunu, ilim öğrenme yolunda gayret etmekten bir çeşit usanma ve tembellik emaresi görününce bu kitabı yazmış. Onu ve bizi teşvik etmek, ilim öğrenme yolunda izlenebilecek yolun görülmesini sağlamak, yegâne muvaffakiyet veren ALLAH'a nasıl iltica edeceğini göstermek için. Kitabı okuyan kişi öyle olaylar görecek ki; dinini ve dünyasını onarıp ıslah edecek Biiznillah. Şunu da söylemeliyim sanki bazı yerleri oğluna değil bana yazmış, benim için yazmış okurken gözyaşlarımı tutamadığım bölümler oldu. Onun kalemini, anlatmak istediği meseleleri o kadar çok hissettim ki kesinlikle evet işte burda düşüp burda debeleniyoruz dedim. ALLAH azze ve celle razı olsun.
Hatırlı Satırlar
Hatırlı Satırlarİbnü`l-Cevzi · Tahlil Yayınları · 2011471 okunma
Eşyânın îcâdı, ya ademden olur veya terkîb sûretinde sâir anâsırdan ve mevcûdâttan toplanır. Eğer bir tek zâta verilse, o vakit her halde o zâtın, her şeye muhît bir ilmi ve her şeye müstevlî bir kudreti bulunacak. Ve bu sûrette onun ilminde sûretleri ve vücûd-u ilmîleri bulunan eşyâya vücûd-u hâricî vermek ve zâhirî bir ademden çıkarmak ise, bir kibrit çakar gibi veya göze görünmeyen bir yazı ile yazılan bir hattı, göze göstermek için gösterici bir maddeyi üstüne geçirmek ve sürmek gibi veya fotoğraf makinesinin aynasındaki sûreti kâğıt üstüne nakleden kolay ameliyat gibi, gayet kolay bir sûrette Sâni‘in ilminde planları ve programları ve ma‘nevî mikdarları bulunan eşyâyı, emr-i künfeyekûn ile adem-i zâhirîden vücûd-u hâricîye çıkarır.
Eğer Allah bütün insanları aynı yaratmak isteseydi öyle yapardı mutlaka. Pembe, O'nun takdirine güveniyordu. Insanları oldukları gibi kabul etmek O'nun kutsal düzenine saygı göstermek demekti. Doğrusu, doğuştan gelen farklılıklara karşı gayet hoşgörü- lüydü.
Dünyada üç kuruşluk menfaat için saatlerce çalışırken , neden ebedi hayatı için aynı gayreti göstermez insan?
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.