Ve Ede Balı.. Ede Bali değil, Domaniç'teki, Sivrika ya'daki ses konuşmaya başlıyor:
"Ey Osmancık; Tanrı gözünü, gönlünü ve yolunu ışıtsın; bileğinin, yüreğinin gücünü pekiştirsin; haktan, adaletten, merhametten, azimden, sebattan garib komasın
"Ey Osmancık; beğsin. Beğliğini bil, beğliğini unutma
"Ey Osmancık; beğsin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; suçlama bizde katlanma sende; bundan böyle, yanılgı bize, hoşgörmei sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar bize, adâlet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana.
"Ey Osmancık; bundan böyle, bölmek bize, bütünlemek sana; üşengenlik bize, gayret sana; uyuşukluk bize rahat bize, uyarmak, şevklendirmek, gayretlendirmek sana.
"Ey Osmancık; yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı Tanrı yardımcın olsun; beğliğini kutlu kılsın; hak yoluna yararlı kılsın; ışığını parıldatsın, uzaklara iletsin; sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürtmeyecek akıl versin.
Bütün başlar eğikti. Osman ayakta idi, dimdik duruyordu, yontma taş gibiydi.
Neden sonra, Ertuğrul Beğ Gazi'ye doğru adım adım yürüyen Osman, diz çöktü el öptü. Ertuğrul Beğ Gazi de öbür elini onun omuz ardına koydu: -
"Ey Osmancık, oğul; kıvancımdın, övüncüm ol:
sevincimdin, güvencim ol. Var şimdi ananın duasını dile.