İlk kez 1907 yılında kitap haline getirilen, 100 yılı aşkın bir süredir hala her yaştan insan tarafından- özellikle çocuklar tarafından- okunan bu kitabı okumak için ne kadar da geç kalmışım...
Çoğunlukla çocuklar tarafından okunuyor dediysem de bu kitap Küçük Prens gibi biz büyüklerin de birçok ders çıkarabileceği nitelikte.
Kitapta ; Budapeştenin yoksul bir sokağında evler arasında kalmış boş bir yere "Arsa" adını veren Pál Sokağı Çocukları ile diğer mahallede bulunan ve kendine oyun alanı arayan diğer grup çocuklar arasındaki tabiri caizse savaş anlatılıyor.Ama bu bildiğimiz savaşlardan değil...
Arsayı vatanı bellemiş olan Pal Sokağı çocuklarının gruplaşmalarına ,kurallarına, strajilerine hayran kalacak savaşta dahi olsa her iki grubun da oyunu kurallara göre oynamasına tanık olacaksınız.Bunun yanında; azmi, ihaneti , affetmeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, hüznü, çaresizliğı ve şuan aklıma gelmeyen birçok duyguyu hissedecek sonuna doğru yere batsın yoksulluk da diyeceksiniz...
Kitap okumayı çok seviyor ve kitabı bitirip kapattığımda ayrı bir mutluluk duyuyorum.Lakin bu kitabı kapattığımda Uçurtma Avcısı,Çizgili Pijamalı Çocuk, Beyaz Gemi, Sadako kitaplarında hissettiğim gibi buruk kapattım.. Çocuklar hep mutlu olsa , hep gülse, hep şeker yiyip oyunlar oynasa keşke...
Benim için geç kalınmış ama belki de iyiki bu yaşımda okumuşum dediğim kitabı siz de hala okumadıysanız geç kalmayın derim...