Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Churchill, Avam Kamarası’nda konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili olan Lady Astor, Churchill’e kızgın bir şekilde şöyle seslenir: “Eğer eşiniz olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştı­rırdım!” Churchill oldukça sakin, kadına döner ve “Hanıme­fendi, eğer eşim siz olsaydınız” der, “O kahveyi seve seve içerdim”
Perde açılıyor. Güzel bir gün. Kadının sesi bu. Kuşlar ötüyor bak. Duvarın ortasında bir pencere beliriyor, beyaz boşluğun içinde yeşil lekeler kımıldıyor. Bu görüntüyü bulandıran kadına bakıyorum: Tıraş olmalıyım! Adem gelecek bugün. Kadın bir şeyler söylüyor ama sözler hızla geri dönüyor çıktıkları yere. Yüzü bir karınca yuvası. Ağzından, burun deliklerinden içeri kaçıyorlar. Ne dediği anlaşılmıyor! Kadın perdeyi sonuna kadar açıyor. Tiyatro bu, çok iyi bilmiyorum şimdi, kalın tozlu kadife perde, bordo. Gıcırdayan tahta döşeme. Gemide geçen bir oyun. Tek seyirci ben miyim? Hayır. Sahne burası. Tek kişilik bir oyun ben.
Reklam
Düdükler iniltili, gemi ağlamaklıdır Teknemiz rıhtımdan koparken ağır ağır Bilirim, artık yuvam denizdir benim Yine de yaşla dolar gözlerim Ayrılırken dostlarım, ayrılırken Mutlu yaşadığım o liman kentinden Denizle ilgili bu şarkı Mişima'nın Denizi Yitiren Denizci romanındaki İkinci Kaptan Tyuji Tsukazaki'nin en sevdiği şarkıdır. Gemiler de AĞlarmış yayımlandıktan çok sonra okudum bu kitabı. Ayrıntılarında bulduğum bağlar, uzak denizlerin birbirinden habersiz ama birbirine benzer adacıkları gibiydi. Mişima da geminin ağlayan yüzünü görüp göstermek istemişti. O da denizi " sonsuz miktardaki su" diye tanımlamıştı: "Altınızdan akıp geçen sonsuz miktardaki bu su, susuzluğunuzu gideremez"(s.41) Mişima her iki tarafın, kara ile denizin birbirine bakışını anlatıyordu. İkinci Kaptan Ryuji, denizi bir kadına benzetiyor, "Tanrı'nın günü çelik bir gemide kapalı kalan bizler için, deniz tıpkı bir kadın gibidir," diyordu. "Durgunluğu ve fırtınalarıyla, kaprisleriyle, batan güneşi yansıtan göğsünün güzelliğiyle bu benzerlik ortadır. Daha da ötesi, denizin üzerinde uzanan ve denizin üzerinde gidip gelen, yine de denizin kendini vermeyi reddettiği bir geminin içindesiniz"(s.41) Mişima'nın gemicisinin denize yüklediği anlam, karaya bağlanma arzusuyla ilgilidir.
ÇOK GÜZEL BİR AŞK HİKAYESİ KESİNLİKLE OKUNMALI.... Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti
Sayfa 190Kitabı okudu
"O gözlerde gördüğüm her şeyi açıklıyordu.Neden uzak durduğunu , neden veda etmeye geldiğini.Sadece bende uyandırdıklarını açıklayabilirim.Her kadına yaşamında en az bir kez böyle bakılmalı.Baskı altında tutulan bir arzuyla , biçim değiştirdiği ve okuduğu şiirlerde mısralarda olduğu gibi bir armağan bir bağış halinde eridiği için saf duyguların ötesine geçen bir aşkla.Yüzümün kızardığını hissettim ; bu ima dolu bakışlar dalga dalga bedenimin her gözeneğini , her hücresini kapladı.Seviliyordum.Güzelliği hissettim o ana kadar farkında olmadığım , etrafımdaki güzelliğin içimdeki her şeyi canlandırmasıyla aniden su yüzüne çıkan kendi güzelliğimi..."
-Aşk acısı acıların içinde en fasulyeden olanı... -Nasıl yani? -Sen anneni kaybettin mi? -Aman Allah korusun. -Değil mi? Allah korusun. Peki sana şöyle sorsaydım: Irmak seni hiç terk etti mi? Aman Allah korusun demezdin. -Hiç bir şey anlamıyorum. Fazla kaçırdın rakıyı... -Rakıyla alakası yok insanların hayatındaki insanları hep yanlış
Eylülde çıkacak olan kitaptan alıntıdır.
Reklam
"Bir erkek kafede otururken geçen bir çift görür. Kadını çekici bulur ve onu seyreder. Fakat aynı konumdaki bir kadın pekala farklı davranabilir. Erkeği çekici bulabilir ancak yine de yanındaki kadına bakarken daha çok zaman harcar. Başka bir deyişle onun ilgisini çeken erkek ya da kadından çok aralarındaki ilişkidir. Kadında, bu erkeğin partneri olmasını sağlayan ne vardır?"
... yanından geçen kadına döndü: - Merhaba, dedi. Der demez pişman oldu. Kadın durmuş ona bakıyordu. Sol elini cebinden çıkarıp kulağını kaşıdı. Kadın, - Sizi tanımıyorum, dedi. Buna verilecek karşılık belliydi: “Öyleyse tanışalım” deyip kadının koluna girmesi, “Ne soğuk. Sıcak bir yere girip bir şeyler içsek.” demesi gerekiyordu. Kolaylıklardı bunlar. Kadın bunları bekliyordu ondan. Oysa; - Ben de, dedi.
Geri181
1.224 öğeden 1.216 ile 1.224 arasındakiler gösteriliyor.